İktidarla muhafet arasında önümüzdeki yerel seçimlerde İzmir’i almak bir rövanşa dönüşünce, bahtımız açıldı. İzmir için birçok proje ortaya atıldı ve bu projelerin büyük bölümü kentin geleceğine dair.
Ancak bugünü kurtarmak da önemli.
Ekonomide çarklar keyifsiz dönüyor. Birçok önemli şirket ayakta kalma mücadelesi içerisinde.
Özellikle rakiplerle teknoloji farkı hızlı büyüyor. Bu farkı kapatmak zorunda olan şirketler de, teknolojik yabancı bilgiye yani “know how”a her geçen gün daha pahalıya ulaşıyor.
Bugüne kadar İzmirli şirketler, KOBİ’ler bu tür destekleri hep Ankara’dan devletin çok sınırlı imkanlarından ya da AB’nden alabiliyordu.
* * *
Genel seçimlerin hemen öncesiydi.
Bir grup İzmirli gazeteci, o zaman İzmir milletvekili adayı da olan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’la, Gaziantep’e Zeugma Müzesi’ni görmeye gittik.
Her yerde iyi ağırlandık, özel misafirperverlik gördük.
Bu ilginin ilk nedeni tabii ki Bakan’ın konuğu olmamızdı.
İkinci neden ise bizlere eşlik eden, kısa boylu, narin, yerinde duramayan, gördüğü her esnafla vatandaşla sıcacık diyolog kuran bir kadındı...
Esnafa bir yandan bizi tanıtıyor, bir yandan hızlı hızlı konuşup ailelerinin hatırını soruyor, bir yandan da ayaküstü öğütler vermeyi de ihmal etmiyordu; ‘Dükkanın şurasını şöyle yap daha iyi olur’ gibilerinden...
Gaziantep milletvekilli Fatma Şahin’le hemen tanıştık, kaynaştık.
Acı azalmadı ve dün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne, yine bir kadının yakınları tarafından öldürülmesiyle başladık.
Neden ??
Neden çok...
Önceki gün rakamlarla ortaya koydum ki bırakın ülkenin doğu kentlerini, İzmir’de dahi, kadınlar yeterli eğitim alamıyor.
İş bulma imkanları, “imkansızlığa” doğru gidiyor.
Kadınların bulabildikleri işlerin çoğu asgari ücret ve bir çocuğun kreş masrafını karşılayamıyor.
Bu şartlarda bağımlılık artıyor, bağımlılık arttıkça ilişkiler karmaşıklaşıyor. Bunun ardına yüzlerce neden sıralamak mümkün.
Son günlerde harıl harıl eğitim sisteminde getirilmek istenen 4+ 4+ 4 formülünü tartışıyoruz.
Daha doğrusu bizler tartışıyoruz Hükümetse bu konuda hayli kararlı görünüyor. Ve bu yeni sistemin özellikle kız çocuklarının okuldan ayrılmalarına yol açacağı endişeleri gülümseyerek karşılanıyor: “Bu zamanda mı?” Öyle ya, çağ bilgisayar çağı, dünyanın en büyük ekonomilerindeniz, okuma yazma oranımız artıyor, akıllı tablet dönemini de başlattık.
Daha ne isteriz...
Sahi nedir bizim gerçeğimiz ?
8 Mart Kadınlar günü bana göre en çok bu işe yarıyor. Kadınlar hayatta ne kadar önemlidir, nasıl da ezilmektedir gibi beylik cümlelerin arasında bunalan benim için, bir durum tespit günüdür.
* * *
Üniversite bitmek üzere... Bir tesadüfle, ilk işime başlıyorum. İşin kendisi de yeni. Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Tanzim Satış Mağazaları şirketleşerek TANSAŞ olmuş, ben de birkaç yılın ardından basın departmanında işe başlamış toy bir gazeteciyim.
Ama görüyorum ki, farklı bir yerdeyim. Çalıştığım kuruluş, Türkiye’nin en büyük zincir mağazaları oluşturmak gibi büyük bir iddia ile İzmirliye en ucuz ürünü sunma misyonunu taşıyor. Başarılıyor da, özellikle dar ve orta gelirliler TANSAŞ’a akın ediyor.
O zamanlar belediye başkanı, Burhan Özfatura, kurduğu TANSAŞ’lara gözü gibi bakıyor. Haliyle bizlere de gece gündüz koşturmak düşüyor.
Sonrasında da halk konserleri, halka yönelik çalışmalar derken arkadaşlarla birlikte kendimizi TANSAŞ’ın sahibi gibi hissetmeye başlıyoruz. Rahmetli Başkan Ahmet Piriştina’nın genel müdürlüğü ile tempo daha da artıyor.
Bir gün rüyamda Tansaş’lar kapanıyor diye görüyorum hıçkırarak uyanıyorum. Abartmıyorum, o kadar...
Zaman geçiyor ve bu kuruluşu artık uzaktan izlemeye başlıyorum.
Aslında karşı karşıya gelmez diyeceğim iki isim yaklaşık iki ay önce, Hatay semtinin kaldırımlarında tartışmalı sözcüklerle buluştu.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile Hatay’da kaldırım taşlarını döşeyen İZKA AŞ’nin Yönetim Kurulu Başkanı Azat Yeşil’den söz ediyorum.
Başkan Kocaoğlu’nun Hatay İnönü Caddesi’nin 6 kilometre gidiş 6 kilometre geliş olmak üzere toplam 12 kilometre olan kaldırım işini, 16 milyon TL’ye üstlenen tanınmış firmalardan İZKA ile ilgili söyledikleri, kent gündemini belirleyen konulardan olmuştu.
“Sözün bittiği noktadayız” diyen Başkan Kocaoğlu, İZKA ‘yı eleştirerek, “Belediyenin yaptığı ihaleye giriyor ve alıyor. İzmir’in hatırı sayılır, önde gelen müteahhitlerden birisi. Herkese saygı duyduğum gibi mesleğine de saygı duyuyorum.
Ama bordürleri ve taşları üst üste, yan yana koyup düzgün bir işçilik gösterip kaldırım yapamadı, yapamıyor. Bu ne biçim yaman çelişkidir, bende anlamış değilim. İzmir’deki bir büyük firmanın bir kaldırım yapamaması ile karşı karşıyayız. “ diye sert konuşmuştu.
İzmir’de yaklaşık 20 yıldır önemli projelere imza atan İZKA İnşaat’ın sahibi Azat Yeşil ise “Gecikmenin sorumlusu biz değil, altyapı
Bu hafta ekonomi sohbetinde, herşeyden önce farklı bir yaşam öyküsü ve eşsiz bir tecrübe var. İzmir’in önde gelen işadamlarından olmasına rağmen, adı son yıllarda öne çıkan Nail Özkardeş ve üç oğlu Ahmet Oğuz, Ediz, Deniz Özkardeş’le biraraya geldik. Konu, ailenin İzmir’in dört yanında çeşitli yatırımlara hazırlanması...
Ama biz bu konuya girinceye kadar baba Nail Özkardeş’le uzun uzun geçmiş yıllara gidiyoruz.
Gidilmeyecek gibi değil...
Doğrusu bugünü konuşacaktık ama o anlattıkça ben de geçmişi keyifle dinliyorum... Özkardeş, Denizli’de manifaturacı babasının yanında çırak olarak 1950’lerde başlıyor ticarete. Daha sonra babasına bir otomotiv bayi teklifi geliyor. Yaşı genç olmasına rağmen ısrar ediyor ve manifatura mağazasının yanında bayii açılıyor. Gençliğin verdiği hırsla otomotiv işinin başına geçen Özkardeş, bayilikte hem başarılı oluyor hem de Koç Grubu, Anadolu Grubu’yla tanışıyor. 60’lı yıllarla birlikte Anadolu Grubuyla ticaret de başlıyor. Skoda otomobıl, motosıklet satarken Kamil Yazıcı ve Tuncay Özilhan’ın babası İzzet Özilhan’la dostluklar ilerliyor.
İnciraltı’nın planlanması için ‘Özel Yasa’ çıkarılmasına ramak kaldı. EXPO heyeti bu konuda Ankara’nın tam desteğini almış görünüyor.
Kangren haline gelen bir konu da bu sayede, çözüme yaklaşıyor.
Gerek Bakan Ertuğrul Günay, gerek Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, bu alanda çözüme hiçbir zaman bu kadar yaklaşamayacaklarını bildikleri için ısrarlı. Kanun, EXPO’ya yönelik çıkartılacak gibi görünse de, İnciraltı’nın tümünün planlaması, bu yasayla bir zırha bürünmüş olacak.
* * *
Aziz Başkanın verdiği bilgiye göre EXPO için maksimum 150 hektar ayrılacak. Ancak planla 469 hektarlık alana formül getiriliyor. Bakan Günay ise doğru bir planlama yaptıkları konusunda ısrarlı. Bakan, “Hem arazi sahiplerini hem yeşil dokuyu koruduk” diyor. Buna örnek olarak da 0,80 emsal verdiklerini ve ağaç boyunu geçmeyecek şekilde, yapılaşmayı dört katla sınırladıklarını öne sürüyor.
Planlamada, alanın önemli kısmı kentsel park ve turizm tesis alanıolarak ayrılmış durumda. Bir bölüm ise konut, avm olacak “tercihli kullanım”a bırakıldı.
Biz sonuca gelelim. Bakan da, Başkan da bu özel yasayı bölgeye düzen getirmenin tek yolu olarak görünüyor. Olacak mı gerçekten?