Dünyada sağlıklı ve uzun yaşayan insanların bir arada yaşadıkları “Mavi Bölge”lerin ortak özellikleri neler? Fiziksel olarak aktif olmaları, stressiz bir yaşam sürmeleri, enerji yoğunluğu düşük beslenmeleri ve bitki bazlı bir beslenme planına sahip olmaları. Siz de kendi “Mavi Bölge”nizi yaratabilirsiniz
Mutlu ve uzun yaşamın sırrı bulundu desem inanır mıydınız? Tek bir formül olsa hem uzun yaşasak hem de hastalıklardan korunsak! Ne güzel olurdu değil mi? Uzun ve sağlıklı bir yaşam herkesin ortak arzusu. Zamana meydan okumak, her daim genç ve sağlıklı kalmak isteyenlere sesleniyorum; ilk kural yaşlanmak ve yaş almak arasında farkı hatırlamak. Tüm bunların ışığında sağlıklı yaş almak isteyenler, “Mavi Bölge”yi daha önce duydunuz mu? Mavi Bölge (Blue Zone) sağlıklı ve uzun yaşayan insanların bir arada yaşadıkları bölgeler olarak tanımlanabilir. Frontiers in Genetics’te yer alan makaleye göre, daha uzun yaşayan bazı insanlar, yaşamlarının büyük bölümünde kronik hastalıklara sahipken, Mavi Bölge’dekiler yalnızca uzun yaşamıyor, aynı zamanda 90’lı yaşlarına kadar sağlık problemiyle de karşılaşmıyor.
Nasıl mı? 2004 yılından bu yana uzun bir yaşamın daha yoğun olarak görüldüğü, ortalama yaşam beklentisinin yüksek olduğu bölgeler araştırmacılar tarafından inceleniyor.
Blue Zone araştırmaları şu an için 5 bölgeyi kapsıyor. Ikarya, Sardinya, Nikoya, Loma Linda, Okinawa. İlk olarak İtalya’nın Sardinya Adası’ndaki 100 yaşının üstünde insan sayısının çok fazla olduğu fark ediliyor. Bu bölgeleri belirleyen ve yaptıkları demografik araştırmalar ile Mavi Bölge terimini ilk oluşturanlar ise bilim insanları Gianni Pes, Michel Poulain ve Dan Buettner. Araştırmacılardan Dan Buetnerr, geçtiğimiz günlerde verdiği bir röportajda, 100 yılı aşkın 263 kişiyle konuştuğunu söylüyor.
Doğdukları yerde doyuyorlar
Gelelim bu bölgede yaşayan insanların ortak özelliklerine. İlki bulundukları coğrafyanın çok fazla dışına çıkmamaları. Evet, doğru duydunuz, bu insanlar doğdukları yerde doyuyor. Her zaman yerel ve mevsiminde beslenmenin önemini vurguluyorum. Aslında sağlıklı ve uzun yaşamın sırrı çok uzaklarda değil, tabağınızda gökkuşağı barındırmaktan geçiyor. Bu insanların ortak özellikleri aynı zamanda fiziksel olarak aktif olmaları, stressiz bir yaşam sürmeleri, enerji yoğunluğu düşük beslenmeleri ve bitki bazlı bir beslenme planına sahip olmaları. Gelin tüm bu adımları detaylarıyla inceleyelim.
Ortak özellikleri bitki bazı beslenme
Araştırmalar bitki bazlı beslenmenin diyabetten kardiyovasküler hastalıklara pek çok fayda sağladığını gösteriyor. Bu durum uzun ve sağlıklı yaşam ile de doğrudan ilişkili. Mavi Bölge’de yaşayan bireylerin ortak özellikleri bitki temelli beslenmeleri. Araştırmalar başta mercimek olmak üzere baklagillerin bu insanların beslenmesinin temel taşı olduğunu belirtiyor. Bu bölgelerde kırmızı et ise ayda ortalama 4-5 kez ve yaklaşık 80-100 g olarak tüketiliyor.
Harekete geçmek için fırsat yaratın
Dünyanın en uzun ömürlü insanları kendilerini sürekli hareket etmeye iten ortamlarda yaşıyor. Bu insanların çoğunun küçük de olsa bir bahçesi olduğu ve bahçecilik işleriyle vakit geçirdikleri de bilinenler arasında. Siz de kendinize küçük zaman dilimleri yaratın ve hareketsiz yaşama karşı koyun. Sadece masanızdan kalkıp her saat başı evin içinde beş dakikalık bir yürüyüşle daha aktif hâle gelebilirsiniz. Özellikle kadınlarda hareketsiz kalmak doğrudan karın bölgesinin yağlanmasına sebep oluyor. 1 saati aşan süreyi oturarak geçirenlerde bel bölgesinin yağlandığı görülüyor.
Her sabah uyanmak için bir sebep
Bu bireylerin en önemli özelliklerinden biri hayatları boyunca her sabah uyanmaları için bir sebepleri var. Araştırmalar “amaç” duygusunun yaşama yedi yıl kadar katkıda bulunabileceğini gösteriyor. Japonya’daki Okinawanlar buna ”ikigai” diyor. İkigai, doğrudan başka bir dile çevrilemeyen ancak yaşamda mutluluğu bulma fikri etrafında şekillenen bir felsefe olarak tanımlanabilir. Özetle bu bireyler sürekli bir yarış içinde değiller, uzun yaşama endişeleri yok fakat “iyi yaşam” peşindeler, tam tersine hayattan keyif almaya bakıyorlar.
Stressiz bir yaşam
MAVİ Bölge’deki insanlar da yaşa bağlı sağlık risk faktörlerini taşıyor. Sağlık sorunlarında karşımıza çıkan stres, bağışıklığı destekleyen hücrelerin azalmasına da etki ediyor. Academy of Sciences (PNAS) dergisindeki çalışma, stres seviyesi yüksek bireylerin bağışıklık hücrelerinin daha az olduğunu belirtiyor.
Yüzde 80 tokluk kuralı
Mavi Bölgelerdeki insanlar günün son öğününü akşamın erken saatlerinde yiyorlar ve günün geri kalanında yeme işlemini tamamlıyorlar. Araştırmalar bu insanların midelerinin yüzde 80’i dolduğunda yemeyi bıraktıklarını bildiriyor. Böylelikle, kilo alımına ve kronik hastalığa yol açabilecek aşırı enerji alımını önlemiş oluyorlar. Yapılan birçok çalışmanın yavaş yemenin hızlı yemeye kıyasla açlığı azaltabileceğini ve tokluk hissini artırabileceğini belirttiğini hatırlatmak istiyorum. Bunun nedeni, tokluk hormonlarının, yemekten 20 dakika sonra maksimum kan seviyelerine ulaşması. Bu nedenle besinleri sindire sindire ve sadece yüzde 80 tok hissedene kadar yiyerek daha az kalori alabilir ve daha uzun süre tok hissedebilirsiniz.
Sevdiklerinize sarılın
Yaşamınızın ilerleyen yıllarında iyi bir sosyal ağınız varsa daha gelişmiş bilişsel işleve sahip olacağınızı hatırlayın. Dünyanın en uzun ömürlü insanları, sağlıklı davranışları destekleyen sosyal çevreleri seçiyor veya doğrudan bu çevrelerin içinde doğmuşlar. Aynı zamanda Mavi Bölgelerdeki asırlık bu insanlar, birinci derece akrabaları ile aynı evde veya yakınlarında yaşıyor. Elbette bu kurallara uymak 100 yaşına geleceğinizi garanti etmiyor, ancak sosyal çevrenin etkisini göz ardı etmemek önemli.
Mavi Bölge’de oklar Akdeniz diyetinde
Bizim coğrafyamıza uygun beslenme modelini düşündüğümüzde ise akıllara bir kez daha Akdeniz diyeti geliyor. Akdeniz diyeti; “liften, zeytinyağından zengin, vitamin ve mineral kaynağının bol olduğu, ayrıca sebze ve meyvelerin bol tüketildiği bir beslenme şekli” olarak tanımlayabiliriz. Aynı zamanda kuru baklagiller ve tahıl çeşitleriyle birlikte, zeytinyağı ve bol balık tüketiminin de gerçekleştiği bir beslenme alışkanlığı. İngiliz Tıp dergisinde yayımlanan bir çalışma, Akdeniz diyetini uygulamanın hücre yaşlanmasını azaltmaya yardımcı olabileceğini vurguluyor. Çalışmada, Akdeniz diyetini düzenli uygulayanların daha uzun telomerlere sahip olduğu bulunmuş. Annals of Internal Medicine dergisinde yayımlanan bir çalışmaya göre ise Akdeniz diyetini uygulamak daha sağlıklı bir yaşlılık süreciyle ilişkili. Çalışmada yaş, ortalamaları 50 ve 60 olan 10 bin 670 sağlıklı kadına uygulanan beslenme sıklığı anketinin bilgileri incelenmiş. Araştırmacılar, Akdeniz Diyeti uygulayanların yüzde 40 oranla 70 yaşından daha fazla yaşadığı sonucunu bulmuş. Diyeti uygulamayanlardaysa çeşitli kanser hastalıklarını, Tip 2 diyabet ve parkinsonu da içeren 11 kronik hastalığın ortaya çıktığı gözlemlenmiş.