Hamilelik ve emzirme dönemi kadınlar için en özel, en kıymetli dönemlerden biri. Öyle ki bu dönemde annenin beslenmesi bebeği doğrudan etkiliyor. Annenin hem fiziksel hem de beslenme davranışlarının çocuklarını etkilediğine dair pek çok çalışma var. Örneğin yapılan bir çalışma anne ve babadan birinin obez olmasının çocuğun obez olma riskini yüzde 40, ikisinin obez olma durumunda ise yüzde 80 arttırdığını belirtiyor. British Medical Journal’da yayınlanan bir diğer çalışmada ise doğum öncesi dönemdeki kriterler değerlendirilmiş. Bu dönemde beş önemli kritere uyan annelerin çocuklarının, kriterleri karşılamayanlara göre obez olma riski yüzde 75 daha az bulunmuş. Bu kriterler ise;
1 Sağlıklı yeme alışkanlığı,
2 Düzenli egzersiz,
3 Sağlıklı vücut ağırlığını
koruma,
4 Sigara kullanmama,
5 Alkol kullanmama veya ılımlı ölçüde kullanma.
Tüm bunlar aynı zamanda yetişkin dönemdeki hastalık riskini azaltma ile de ilişkili bulunmuş.
Bölgesel zayıflama mümkün mü? Nasıl beslenirsem bel çevresi veya kalça bölgemden yağ kaybederim? Beslenme ve egzersiz ikilisiyle ilgili en çok bu sorular geliyor. Aslında yanıtı sizde. Hangi bölgedeki depo yağların yakılacağına genetik şifreniz karar veriyor.
Egzersizin iyi yaşamın vazgeçilmezlerinden olduğunu hepimiz biliyoruz, fakat onu hayatımızın bir parçası haline getirmek söz konusu olduğunda soru işaretleri de beraberinde geliyor. Siz de kendinize en uygun egzersiz türünü arıyor olabilirsiniz. Bu arayışta ise akıllara ilk olarak yağ yakma meselesi geliyor. “Ne kadar egzersiz yaparsan o kadar yağ yakarsın” düşüncesiyle metabolizmanızı zorlamak, bu noktada maalesef doğru bir adım değil! Egzersiz sırasında yağ yakımı bireyler arasında büyük farklılıklar gösterebiliyor. Nutrition, Metabolism and Cardiovascular Disease dergisinde yayımlanan bir çalışmada, egzersiz için daha kişiselleştirilmiş bir yaklaşıma duyulan ihtiyacı vurguluyor. Yani beslenme nasıl parmak izi gibi kişiye özel ise egzersiz de öyle demek mümkün.
Vü
Yeni bir güne başlarken en zorlayıcı şeylerden biri şüphesiz ki yorgun ve halsiz uyanmak oluyor. Uyandığınızda sanki hiç uyumamış gibi hissettiğiniz günler geçiriyor olabilirsiniz. Peki bu şikayetlerinizin arkasında bağırsaklarınızdaki bakteriler yer alıyor olabilir mi? Son zamanlarda bağırsak sağlığı hakkında çok daha fazla şey duyuyorsanız, yalnız değilsiniz. Bağırsak florasının diyabetten kalp hastalıklarına; anksiyeteden depresyon ve birçok psikolojik durum üzerinde etkisi var. Bunlara bir de düzenli uykuyu eklemek gerekiyor. Yapılan pek çok çalışma bu ilişkiyi doğruluyor. Aslında bağırsak sağlığı ile iyi uyku arasında çift yönlü bir ilişkiden bahsetmek mümkün. Örneğin konu ile ilgili yapılan bir çalışmada bağırsağınızdaki mikrobiyom çeşitliliğinin uyku kalitenizle doğrudan ilişkili olduğu belirtiliyor. Çalışmada bağırsak mikrobiyomu çeşitliliği, toplam uyku süresi ve verimli uyku ile pozitif ilişkili bulunmuş. Bu nedenle bağırsak sağlığınızı desteklemek çok kıymetli.
Sosyal jet-lag yaşıyor musunuz?
Yapılan çok yeni bir çalışma
Bitkisel beslenme yüzünden ölümler, ünlüler söz konusu olduğunda daha çok gündeme geliyor. Fenomen Zhanna Samsonova’nın ölümü üzerine bu konuyu yeniden masaya yatırıyoruz. Bir uzman olarak diyorum ki; her şeyin başı yeterli ve dengeli beslenmek…
Vegan influencer Zhanna Samsonova’nın ölümü, geçen hafta gündem oluşturdu ve birçok soruyu beraberinde getirdi. Pek çok sosyal medya hesabında ve yazılı basında, “Vegan diyetiyle açlıktan öldü” manşetleriyle haberler yayımlandı. Maalesef bu üzücü haberin altında başka bir gerçek yatıyor. Yaklaşık 30 senedir insan sağlığı ve beslenmesi adına çalışan bir uzman olarak bu genç kadının ölüm sebebinin tek başına vegan beslenme olmadığını net bir şekilde söyleyebilirim.
Yeterli ve dengeli beslenmenin önemini her fırsatta vurgulamanın yanı sıra beslenmede uçların ne kadar tehlikeli olduğuna da işaret ediyorum. Haberlere göre Zhanna, son yıllarda sadece meyve ve meyve sularından oluşan bir beslenme programı uyguluyormuş. Bu
Son günlerde balık tüketiminizi gözden geçirdiniz mi? Eğer balık tüketiminizin bu dönemlerde azaldığını düşünüyorsanız dikkat, sürdürülebilir balıkçılık yöntemiyle sofranızda balık her mevsimde yer alabilir. Balık tüketiminin ve yeterli omega-3 alımının tüm yaş grubundan bireyler, özellikle de büyüme dönemindeki çocuklar veya ileri yaştaki bireyler için önemli olduğunu her fırsatta vurguluyorum. Yetişkinler ve çocukların da hafıza ve zihinsel gelişimine yardımcı olduğu birçok araştırmada gösteriliyor. Ek olarak cilt ve saç sağlığı, eklem ağrısı ve sertliği, inflamasyon üzerinde de olumlu etkilerine işaret eden çalışmalar var. Bakın konu ile ilgili güncel çalışmalar neler söylüyor.
Akciğer sağlığında önemli
Temmuz ayında yayımlanan çok yeni bir çalışma ise omega-3 yağ asitlerinin akciğer sağlığı üzerinde önemli bir etkisi olduğunu söylüyor. 15 bin sağlıklı yetişkinin değerlendirildiği çalışma; kandaki daha yüksek omega-3 yağ asitleri seviyelerinin,
Günlük kalori tüketiminde dünyada 5’inciyiz. Aldığımız kalori, protein ultra işlenmiş veya fast food gıdalardan geldiğinde yeterli ve dengeli beslenme mümkün olmuyor. Sadece kalori hesabı yapmak yetmiyor, güvenilir gerçek gıdanın peşine düşmek gerek.
Kilo verme yolculuğunda kalori hesabı yapanlar burada mı? Diyet yapan birçok birey, tükettiği besinlerin enerjilerini tanımlamak için kullanılan birim olan kalori sayımına güvenir. Aslında bu sürecin altında bir matematik yatıyor. Aldığınız kaloriler, harcadığınızdan fazlaysa doğal olarak kilo alırsınız. Mantık basit gibi görünse de yıllar boyu edindiğim tecrübem gösteriyor ki, bu süreç sadece kalori ile ilgili değil. Danışanlarıma her zaman; kalorilerin yalnızca birer sayı olduğunu, onları saymak yerine alışkanlıkları değiştirmenin, güvenilir gerçek gıdanın peşine düşmenin daha faydalı olacağını söylerim.
Bu noktada geçtiğimiz günlerde yayımlanan endişe verici raporu sizlerle paylaşacağım.
Oxford Üniversitesi’nin hazırladığı listede Türkiye, günlük ortalama 3 bin
Son yıllarda ekran süresinin giderek artması, her yaşta bireyi doğrudan ilgilendiriyor. Araştırmalar ise özellikle çocukluk döneminde bu durumun artmasının, ilerleyen dönemlerde çok büyük bir halk sağlığı sorununa dönüşebileceğinin altını çiziyor. Televizyon ve reklamlar, çok uzun yıllardır hayatımızın içinde... Reklamların yeme davranışlarını etkilediği konusunda da pek çok araştırma var. Son günlerde okuduğum yeni bir çalışma, çocukluk döneminde başlayan televizyon bağımlılığının çok daha fazla sağlık problemine yol açabileceğini söylüyor.
Metabolik sendrom
Çocukluk döneminde televizyon karşısında geçirdiğiniz saatlerin, yetişkinlik döneminde kan parametrelerinizi bile etkileyebileceğini söylesem... Pediatris dergisinde geçtiğimiz günlerde yayımlanan araştırma, daha fazla televizyon izleyen çocukların yetişkinlik döneminde metabolik sendrom geliştirme olasılığının daha yüksek olduğunu belirtiyor. 879 bireyin değerlendirildiği çalışmada, 5 ile 15 yaşları arasında daha fazla televizyon
“Barbie” filmi, bu ikonik oyuncağın oluşturduğu evreni eleştirir bir tonda olsa da yeni tartışmalarla yine gündeme oturdu. Dünyayı pespembe gösteren Barbie’nin arkasında bıraktığı ize bakalım.
Sizin de son günlerde pembe görünce aklınıza tek bir şey mi geliyor? Bütün vitrinlerde ve sosyal medyada tüketim odaklı “Barbie” temaları birbirini kovalıyor, sokaklarda, mağazalarda, reklamlarda, vizyona yeni giren “Barbie” filmi önümüze çıkıyor. Bu kadar görünürlüğün altında filmin pazarlaması için 100 milyon dolarlık harcama var ama olay bundan ibaret değil!
Filmin duyurusu yapıldığında pek çok seyirci farklı motivasyonlarla heyecanlandı ve yüksek beklenti içine girdi. Benim en büyük beklentim ise filmde Greta Gerwig gibi yönetmenliği, senaryo yazarlığı ve oyunculuğu ile önemli bir kadının nasıl var olacağı konusuydu.
Filme ilk başladığınızda sizi pespembe bir dünya karşılıyor. Greta Gerwig, kadına yüklenen rolleri ve daima bir algıya yetme zorunluluğunu eleştiriyor. Bir yandan da ataerkillik