Altı muhalefet partisi genel başkanının 12 Şubat’taki Ahlatlıbel Zirvesi’ne dair olumlu, olumsuz sarf edilmedik söz, yapılmadık yorum neredeyse kalmadı. Cumhur İttifakı ortaklarının ve altılı masada olmayan diğer siyasi partilerin yaptıkları değerlendirmeleri burada tekrar etmeye gerek yok. En nihayetinde, ‘politika’ yapıyorlar. Dolayısıyla, tespitleri ve benzetmeleri, ortaya attıkları tezler ve iddialar siyaset denilen şeyin sonucu/gereği.
Altı siyasi parti liderinin verdiği bu ilk birliktelik fotoğrafının her birinin kendi tabanına, birbirlerinin tabanlarına, kararsızlara ya da başka bir bloktan kopma arifesindeki seçmenlere ve tüm bunların dışında kalanlara anlattıkları, düşündürdükleri de var. Mesela kimilerine göre, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem konusunda mutabık olduklarını göstermek için bir araya gelen altı lider aynı zamanda Millet İttifakı’nın yeni halinin fotoğrafını verdi.
Gerçekten öyle mi?
CHP’lilere bakarsanız kesinlikle öyle...Ancak teknik açıdan öyle değil. Çünkü bu resmen ilan edilmedi. Belki şöyle demek daha doğru, hâlâ bırakılan bir marj var.
Peki sistem konusunda mutabakat sağlayan altı parti ittifak kurmayabilir mi?
Henüz cevabı yok. Büyük olasılıkla kuracaklar. İşaretler bunu gösteriyor. Misal, altı partinin liderlerinden sonra Ankara il başkanları da aynı formatta bir araya geldi, düzenli olarak devam edeceklerini söyledi. Ama bu mevcut durumu değiştirmiyor, henüz altılı ittifak kurulmuş değil.
Ne zaman netleşecek?
Siyasi Partiler ve Seçim Kanunlarında yapılması beklenen değişiklikler son halini alana kadar netleşmesi beklenmiyor. Bir kaç hafta önceki yazımda, Millet İttifakı’nın nihai halinin kısmen Cumhur İttifakı’na bağlı olduğunu belirtmiş ve şöyle demiştim:
“Daha çok barajın yüzde 10’dan 7’ye indirilmesi açısından tartışılan kanun değişikliğinde muhalefet partileri, iktidar kanadının ittifakların yapısını etkileyecek bir sürpriz yapabileceği ihtimaline karşı temkinli. Bu nedenle de düzenleme son halini almadan, ittifaklara da son şekli vermenin mümkün olmadığı belirtiyor. Bu da yeni ittifak tablosunu, Cumhur İttifakı’na bağlı kılıyor.”
Bu iki kanun ne zaman Meclis gündemine gelecek?
AK Parti ve MHP kurmayları Mart ayını telaffuz ediyor.
Cumhurbaşkanı adayı ne zaman belirlenecek?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu daha önce kendisine sorduğum bu soruya ‘seçim tarihi resmen açıklanınca’ cevabını vermişti. Ama belki de soru aday değil, adaylar şeklinde sorulmak zorunda olacak. Bundan önce ittifak ya da ittifaklar son halini almalı, ittifakın tek adayla cumhurbaşkanlığı seçimine girip girmeyeceği ve o kişinin kim olacağı netleşmeli.
28 Şubat’ta ne olacak?
Şu an için bilinen 22 sayfalık parlamenter sistem mutabakat metni açıklanacak ve ikinci biraradalık fotoğrafı verilecek.
Sonra?
Altı parti parlamenter sisteme geçişin yol haritası üzerinde çalışmaya başlayacak. Yani geçiş nasıl yönetilecek önceden belirlenecek ve takvime bağlanacak. Hangi yapılar, komisyonlar vb. oluşturulacak, nasıl çalışacak tespit edilecek.
Sadece seçim sonrası mı planlanacak?
Hayır. Seçime kadar ortaklaşa yapılacaklar / yapılmayacaklar da belirlenecek. Ortak söylem, iletişim dili, programlar gibi konular belirli kurallara, prensip kararlarına bağlanacak.
Bugüne kadar alınan yanıtların toparlaması böyle.
Ama asıl, Ahlatlıbel Zirvesi’nden önce sorulmaya başlanan, buluşmadan sonra ise sıklaştığını, çeşitlendiğini ve ‘hemen cevaplanması’ talebinin arttığı gözlemlenen sorular var. Örneğin, “Altı parti parlamenter sistem gibi mutabık kaldıkları bir ekonomik program, sosyal politika ve dış politika metni de açıklayacak mı?” gibi. Geçen gün bir yorumcu, “Bu 6 parti Mavi Vatan konusunda ne diyor bilmek istiyorum” diyordu mesela.
Sorular partilerden beklentiyi ortaya koymaları açısından kuşkusuz önemli ve gerekli. Çünkü sorulara verilecek cevaba göre söylenenlerin tutarlılığı, doğruluğu, yanlışlığı tartılacak, ona göre kararlar verilecek. Ancak sorun şu ki, bir yandan kendi tekil politikalarını çalışmaya devam ederken, öte yandan parlamenter sistem dışında başka ortak zeminleri yoklayan partiler de bunun cevabını henüz bilmiyor. Tek başına sözler vermenin, garantiler sunmanın sonucunda ne olduğu da malûm...Ayrıca, verilecek cevaplar ve süreçler konusunda liderlerin tepede mutabık olması yeterli olmuyor. Daha önce Cumhur İttifakı örneğinde de bunu gördük. Asıl mesele, özellikle de fiili seçim atmosferinde, alt kadroların söylemde ve eylemde ortaklığa sadakati olacak.
Ayrıca soruların çok çeşitlenmesi mümkün:
- Millet İttifakı altı partiden oluşmaz da, birliktelik iki ayrı ittifak şeklini alırsa ne olacak?
- İttifak altı parti olarak kuruldu ama sonra ters düşüldü. Bir veya daha fazla parti ittifaktan ayrılırsa ne olacak? Seçime kadar bir sessizlik yemini olacak mı?
- CHP’nin içinden çıkan Memleket Partisi, İYİ Parti’nin içinden çıkan Zafer Partisi’nin ittifaka davet edilmesi söz konusu mu?
- HDP cumhurbaşkanlığı seçiminde ortak adaya, kendisi ile kamuoyuna açık doğrudan müzakere yürütülmesi halinde sıcak olduğunu tekrarlıyor. Bu yapılacak mı? İYİ Parti olmaz derse ne olacak?
- Parlamenter sisteme geçebilmek için hem cumhurbaşkanlığı seçiminin hem de Meclis çoğunluğunun (en az 400 milletvekili) kazanılması gerek. Cumhurbaşkanlığı seçimini Cumhur İttifakı’nın kazanması, Meclis’te muhalefetin çoğunluğu halinde ne olacak? Bu olasılığa dair bir plan yol haritasında olacak mı? (Ankara’da şu anda üzerinde kafa yorulan olasılıklardan biri burada bu notunu da ekleyerek)
- Cumhurbaşkanlığını muhalefetin kazanması ama Meclis’te çoğunluğu elde edememesi halinde ne olacak?