Didem Özel Tümer

Didem Özel Tümer

didem.tumer@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Milli Eğitim Bakanı (MEB) Mahmut Özer, eğitim sisteminde sürekli reform yerine, sürekli iyileştirme kültürüne ihtiyaç olduğunu söyledi. Eğitimde fırsat eşitliği için üç öncelik belirlediklerini belirten Özer, bakanlığın ücretsiz olarak 18 milyon öğrenciye dağıtacağı yardımcı kaynaklar konusunda da iddialı konuştu. “Bizden daha iyi yardımcı kaynak hazırlayabilecek bir yer var mı? 1.2 milyon öğretmenin tamamı bende, istediğim üniversite ile çalışabilme imkanım var. Özel öğretim kurumları bile bizim gönderdiğimiz yardımcı kaynakları basmışlar ve öğrencilerine dağıtmışlar” diyen Özer “mış gibi” yapmayacaklarını söyledi. Özer, aralarında Milliyet’in de bulunduğu bir grup gazetecinin sorularını yanıtladı. Özer, özetle şunları söyledi:

Haberin Devamı

Sürekli iyileştirme: Eğitimde reform bir veya iki defa yapılır. Her bakanla reform yapılmaz veya sık sık reform yapılmaz. Yapılan reformların süreçlerinin nasıl ilerlediğini gözlemlemek gerekiyor. Onun sonuçlarını almadan yeni bir değişiklik, farklı travmalara yol açar. Benim birinci önceliğim, eğitim süreçlerimizin tamamını sürekli iyileştirme kültürünü enjekte etmek. En büyük eksikliğimiz o.

ABD’de okulların yüzde 2’si kapalı: (Okul kayıtlarında azalma oldu mu?) Geçen sene göstergelerde hep düşüş vardı. Okul öncesi eğitim geçen sene Kovid sürecinden çok etkilenmişti. Bu yıl ise okula devam oranı da çok yüksek, yüzde 95’in üzerinde. Temel eğitimde okula devam durumu, Kovid öncesi döneme göre inanılmaz yükselmiş. Kovid ortada yokken görülen durumdan daha iyi bir noktaya geldik. Bugün itibariyle (dün) 850 bin sınıftan, 2151’i kapalı. ABD’de ise okulların yüzde 2’si kapalıydı. 

Kronik sorunlardan: Eğitim sistemimizin en kronik problemlerinden biri deneyimsiz öğretmenlerin dezavantajlı bölgelere gönderilmesi. Uluslararası Matematik ve Fen Eğilimleri Araştırma (TIMMS) sonuçlarından bir tanesi, ‘20 yıl ve üzeri deneyime sahip öğretmenlerin öğrenci başarısına etkisi ne, 5 yıl ve altı deneyimli öğretmenlerin etkisi ne?’. Türkiye’deki fark kıdemli öğretmenin lehine 60-70 puan. Finlandiya’da bu fark bir iki puan. TIMMS ortalaması 5-6 puan. Bu, yeni mezun öğretmenlerin istenilen yeterlilikle mezun olmadığını gösteriyor. Yani, eğitim sisteminin içine girdikten sonra öğretmenlik mesleğinin formasyonunu öğrendiklerini gösteriyor. Öğretmen, kıdem yılı arttıkça çok daha nitelikli hale geliyor. Biz ise bunları en dezavantajlı bölgeye gönderiyoruz.

Haberin Devamı

‘Okula devam oranı yüzde 95’in üzerinde’

Yeni öğretmenlere 3 aşamalı plan: Eğitimde fırsat eşitliğini artırma ile ilgili yaklaşımımızda birinci ayak okul öncesi ve temel eğitime ağırlık verirken, ikinci ayak öğretmen eğitimlerine kapsayıcı bir şekilde destek sunmak. Kıdem yılı 5 yıl ve altında olan öğretmenlerin eğitimine ağırlık vereceğiz. Çok hızlı bir şekilde bu öğretmenlere takviye yapılması gerekiyor. İkincisi, yeni alınan öğretmenlerin-büyük olasılıkla öğretmenlik meslek kanunu yürürlüğe girdikten sonra- hemen öğretmenliğe geçmemesi, en az üç aylık bir eğitimden geçerek okullarıyla buluşmalarını sağlamak. Üçüncüsü, genç öğretmenlerin kıdemli öğretmenlerin olduğu okullarda göreve başlaması ve kıdemli öğretmenlerin de mümkün olduğu kadar dezavantajlı bölgelerde öğretmenlik yapmaları için teşvik mekanizmalarının oluşturulması.  

Haberin Devamı

Yaptırımla çözülebilseydi: (Okulların yardımcı kaynağa zorlaması) Biz kaynakları basıp, bastığımız kaynak Türkiye’de üretilen piyasadaki yardımcı kaynaklardan çok daha nitelikli oldukça ve bunun ücretsiz olarak tüm okullara sınıflara ulaştığını gösterdikçe, sistem kendi kendisini dengeye getirecek. Öğretmen bir kaynak için zorladığı zaman veli, ‘hayır, devlet veriyor’ diyecek, almayacak. Bazı şeyleri toplumsal dinamikleri gözönüne alarak çözebilmemiz lazım. Yoksa yaptırımlarla çözebilseydik çoktan çözülürdü.

Bizden iyisi var mı?: MEB çok ciddi şekilde tüm imkanlarını kullanarak her ayın ilk haftasında online olarak yardımcı kaynakları erişime açıyor. Bizden daha iyi yardımcı kaynak hazırlayabilecek bir yer var mı? 1.2 milyon öğretmenin tamamı bende, istediğim üniversite ile çalışabilme imkanım var. Özel öğretim kurumları bile bizim gönderdiğimiz yardımcı kaynakları basmışlar ve öğrencilerine dağıtmışlar. Bu hazırladığımız kaynakların ne kadar kaliteli olduğunu gösteriyor. ‘Mı’ş gibi yapmayacağız. Sahaya ciddi olarak girdik, yardımcı kaynakları hazırlayan sektör de ne yaptığımızın çok farkında. Nihai hedefimiz ikiliği ortadan kaldırmak. Yani önce bunları zenginleştireceğiz. Ondan sonra kitaplarla birleştirmeye başlayacağız. Kitap ayrı kaynak ayrı olmayacak. Kitabın içine derc etmeye başlayacağız. 

Okulların açılmasına karşı iki kesim: Okulların açılmasına direncin birçok nedeninin yanında iki nedeni daha vardı. Birincisi dijital içeriklere yatırım yapanlar okulların açılmasını istemiyorlar. İkincisi sistemde onlarca öğrencilere zoom ortamından ders verenler var. Yüz yüze eğitimle o ihtiyaç ortadan kalkıyor. Olay sadece eğitim meselesi değil. Birçok ekonomik dinamik var.

Genel iş birliğine gitmeyeceğiz: (MEB’in dernek ve vakıflarla imzaladığı protokollere dönük eleştiriler) Yasal tüm dernek ve vakıflarla eğitimin kalitesini artırmak için iş birliği yapabiliriz. Yıllardan beri yapıldığı gibi yapabiliriz. Burada kritik olan şey, MEB’in önceliklerini belirlemesidir. Biz genel iş birliklerine gitmeyeceğiz bu dönemde. Arkadaşlarımız onunla ilgili çalışıyor. Bizim öncelik verdiğimiz alanlara katkıları varsa iş birliği yapacağız, yoksa yapmayacağız. Eğitimde fırsat eşitliğinde üç önceliğimiz var. Bir, temel eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek; ikincisi, mesleki eğitimi güçlendirmek; üçüncüsü de öğretmenin mesleki gelişimini desteklemek. Her şeyi bu üç alanda yapacağız.  

Okul türünde ayrım yapmayacağız: (Belirli okul türlerine yönelim) Hiçbir okul türünü diğerinden ayırmıyoruz. Hangi okul türüne ihtiyaç varsa, onu da karşılamak bizim görevimiz. Ama bir okul türüne gitsin diye diğer okul türünün kapasitelerinde oynama diye bir şey kesinlikle yapmayacağız.