Geçen haftanın gündem maddelerinden biri "Millet İttifakı'nda anlaşmazlık" iddiasıydı. Ortak bir güçlendirilmiş parlamenter sistem önerisi için bir araya gelen 6 partinin temsilcilerinin üst üste iki haftadır toplanmıyor olması da bunun kanıtı olarak gösteriliyordu. Parti temsilcilerinin nabzını tuttuğunuzda, toplanmamanın altında çalışmaya dair bir sorun olmadığı tüm taraflarca teyit ediliyor ama yine de 'evet bir sıkıntı var' izlenimi veriliyordu. Bu arada Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu'nun önce İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener sonra da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile baş başa görüşmesi, sorunun 'Gelecek' ile ilgili olduğu söylentisini güçlendiriyordu.
Tüm tarafların en baştaki ketum tavrı zamanla gevşedi ve ortaya çıktı ki, 4 Ocak'ta bir televizyon programına 6 partiden sadece 3'ünün davet edilmesi ve davetlilerin de bunu kabul etmesi sorun olmuştu. Sitemkâr taraf, Gelecek Partisi'ydi. CHP ve İYİ Parti liderlerine ve hatta program yapımcısına daha program başlamadan ulaşıldığı söyleniyor. Sonrasında işte o hem gönül alma, hem de 'ittifakın yeni şekli' içerikli önce ikili sonra üçlü görüşmeler gerçekleşiyor.
6 partinin aynı masaya oturmasını sağlayan, hepsinin parlamenter sisteme tekrar dönülmesini savunması. Gelecek Partisi, bunlar arasında 'Tam Demokrasi için Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem' adlı çalışmasını, Kasım 2020'de ilk açıklayan. Dolayısıyla anlaşılıyor ki, bunun göz ardı edilmesini istemiyor. Ayrıca bir süredir, diğer partilerin, özellikle de CHP ve İYİ Parti'nin, DEVA Partisi'ni tercih ettiği gibi bir izlenim verilmesinden rahatsız olduğu konuşuluyor. Davutoğlu partisi adına bir 'düzeltme' hareketi yapıyor denilebilir. Ancak şunu da aktarmak gerekir ki, Gelecek bu düzeltmeyi yaparken, diğer partiler de, "Gelecek ya da DEVA kurulmamış olsaydı, diğer muhalefet partileri parlamenter sisteme dönülmesini savunmayacak mıydı?, CHP ve İYİ Parti bunun için çalışmayacak mıydı?" sorusunu "şimdilik" daha alçak bir sesle dillendiriyor. Anlaşılan yukarıdaki örnekte, kurulmaya çalışılan yeni birliğin baştan zedelenmemesi için taraflar alttan almayı tercih ediyor.
Kılıçdaroğlu Babacan’a ‘jest’ mi yaptı?
Aslında bu olay muhalefet tarafındaki test sürecinin devam ettiğine ve nereye varacağının belli olmadığına da bir kanıt. Daha DEVA'dan yaşanan olaya ilişkin bir yorum yansımadı. Mutlaka not edilmiştir. Belki, 6 parti arasında bugün gerçekleşecek Kılıçdaroğlu - Babacan görüşmesinin ardından formata kavuşması beklenen, 'ittifakın yeni şekli görüşmelerinde' DEVA yaklaşımını kayda geçirebilir.
Bugünkü görüşmede, 'ittifakın ekonomi programının ne olacağının' da ayrı bir başlık olması bekleniyor. Kılıçdaroğlu'nun AB Büyükelçileriyle toplantısında, 'ekonomi programınız ne olacak?' sorusunu, DEVA Partisi'nin hazırlığını işaret ederek yanıtlaması dikkat çekti. Kimilerinin, "kendi partisinin kurmaylarına güvenmiyor" eleştirisine yol açsa ve belki diğer partileri rahatsız etse de, bu "jest"in DEVA'yı memnun ettiğine şüphe yok. Öte yandan asıl akılda tutulması gereken, DEVA'ya yapılan atfın aslında Babacan olarak okunması ve "yabancılara" karşı sarf edilmesi olmalı. Kılıçdaroğlu, kendi partisi tarafından da eleştirilmek pahasına, bir "dış piyasalara güven" stratejisi izliyor gibi.
Kısa bir hatırlatma da DEVA'nın konu edilen ekonomi hazırlığı konusunda yapalım. 13 politika başkanlığınca, 20 eylem planı hazırlığındaki parti, şimdiye kadar 5'ini açıkladı. Kısa süre önce akademisyenlerle, 'ekonomi ve finans' konulu olan için de gözden geçirme toplantısı yapıldı. Denildiğine göre aslında plan çoktan bitti ama bir yandan da diğer 6 parti ile istişare süreci devam ettiği için, açıklanması 'nezaketen' ertelendi. Kılıçdaroğlu ziyareti sonrasında toplanacak DEVA'nın Başkanlık Divanı'nda bu konuda bir karar verilebilir.
İttifak takvimi seçim kanununa bağlı
Gelelim 6'lı ittifakın olup olmayacağını belirleyecek bir diğer etkene... Gelecek ve DEVA Partilerinin kuruluşlarından bu yana, Millet İttifakı içinde yer alıp almayacakları bir tartışma konusu. Yakın zamana kadar bir başka olasılık olarak Saadet - Gelecek ve DEVA'nın üçlü bir ittifak oluşturması gündemdeydi. En azından bir parti bu konuda girişimlerde bulundu. Ama ilerleme sağlanamadı. Öte yandan, CHP ve İYİ Parti en başından bu yana konuya Millet İttifak'ının genişlemesi olarak yaklaşır ve konu kamuoyunda bu bağlamda ele alınırken, özellikle rüştlerini ispat etmek isteyen, yeni partiler mevcut bir ittifaka eklemlenme görüntüsü vermek istemediler. Bu en başından beri böyleydi. Hatta yeni bir ittifak olursa adı "Demokrasi İttifakı" mı olsun, "Türkiye İttifakı" mı olsun, yoksa "Millet ve ..... İttifakı" mı olsun alıştırmaları dahi yapıldı. İşte yeni işleyecek süreç, bu 6 partinin seçim öncesi ve sonrası ortak bir yol haritası, iletişim dili ve cumhurbaşkanı adayı konusunda hemfikir olmalarına bağlı olarak, yeni bir ittifakın şekillenip şekillenmeyeceğini belirleyecek.
Ama aynı zamanda bunun takviminde, partilerin anlaşma süreçleri kadar, Seçim ve Siyasi Partiler Kanunu'nda yapılacak düzenleme ve zamanlaması da etkili olacak. Daha çok barajın yüzde 10'dan 7'ye indirilmesi açısından tartışılan kanun değişikliğinde muhalefet partileri, iktidar kanadının ittifakların yapısını etkileyecek bir sürpriz yapabileceği ihtimaline karşı temkinli. Bu nedenle de düzenleme son halini almadan, ittifaklara da son şekli vermenin mümkün olmadığı belirtiyor. Bu da yeni ittifak tablosunu, Cumhur İttifakı'na bağlı kılıyor.