Kazakistan Büyükelçisi Abzal Saparbekuly Milliyet’e ülkesindeki olayları anlattı.
Sadece birkaç hafta önce bağımsızlığının 30. yıldönümünü kutlayan Kazakistan, bugünlerde çatışma ortamına dönüştü. Ülkenin Büyükelçisi Abzal Saparbekuly, protestoların barışçıl ve haklı taleplerle başladığını ancak 4 Ocak itibariyle provokasyon halini aldığını söyledi. Kazakistan’daki gelişmeleri konuştuğum Saparbekuly, yaşananların soruşturulacağının altını çizdi ancak bir fırsatın beklendiği, önceden hazırlığı yapılmış bir durumun olduğunu söyledi. Saparbekuly'un sözleri şöyle:
BARIŞÇIL BİR GÖSTERİ DEGİL: Bu artık barışçıl bir gösteri değil. Emniyet mensuplarının darp edilmesi, sokaklarda çıplak dolaştırılması, bazı taciz olaylarının yaşanması olayların farklı bir yere gittiğini gösterdi. Önemli devlet güvenlik binalarına saldırılar başladı. Cumhurbaşkanımız, 'Gençler eve dönsün, talepler duyuldu. Adımlar atılacak' dedi. Bu artık sınırını aşmış bir eylem. Şu tespit edildi: Bu tamamen planlı, organize bir grubun arkasında olduğu ve silahlı saldırı yapanların yurt dışında eğitim aldığı görülen... İnsanlar da elinde silahlarla gezenlerin, Kazak'lara benzemediğini gördü zaten...
Kim bunlar?
BİR FIRSAT KOLLANMIŞ: Şu an birini işaret etmek zor. Olayın faillerinin bulunması, soruşturulması gerekiyor. Bunlar soruşturma çerçevesinde açığa çıkacak. Şu açık ki; çok önceden planlanmış, hazırlıklı, bir fırsatı kollayan bir şeye denk gelindi.
SURİYE'DE GÖRDÜK: Hala stratejik noktaları, büyük binaları tutan gruplar var. Grupların içinde hem terör örgütü mensupları var, hem provakatif, haydut, yağmacı insanlar var, hem de sıradan insanlar var. Bunların nokta atışıyla tespit edilip kontrol altına alınması gerekiyor. Şu da çok korkutucu. Çatışmalarda bazı güvenlik güçlerimizin kafası kesildi. Bu tür insanlık dışı işleri daha önce Suriye'de de gördük. Bunların, açık bir şekilde, aşırı terör örgütü olduğu kesindir. Cumhurbaşkanımızın da açıkladığı gibi hem içten hem dışarıdan destek alan bir ortamla karşı karşıyayız.
TESPİT ETME GÖREVİ KOLLUĞUN: Cumhurbaşkanımızın, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'ne (KGAÖ) destek çağrı tamamiyle uluslararası bir anlaşma ve hukuk zemininde yapılmakta. Bu teşkilatın doğal, kurucu üyesiyiz. Teşkilatın asıl hedefi, iç ve dış terör saldırıları dahil olmak üzere, bunlara müdahale etmek, birbirimize destek olmak ve yardım etmek. Şunu da ifade etmek isterim ki; şehirdeki bu temizleme, tespit etme, kontrol altına alma tamamiyle Kazakistan kolluk kuvvetleri tarafından yapılmakta.
Kolektifin askerleri ne görev yapacak?
Görev alanları belli, görev süreleri de olaylar çerçevesinde belli olacak. Ne kadar hızlı bir şekilde kontrol altına alabilirsek o kadar hızlı bir şekilde biter. Destek kuvvetlerinin asıl amacı, önemli şehirlerdeki stratejik noktaları koruma altına almak. Bu sırada da kendi kuvvetlerimiz anti terör operasyonlarını yapabilmesi.
Olayların ardında, Türk Devletleri Teşkilatı’ndan rahatsızlık duyanların olabileceği yorumları için ne diyorsunuz?
RAHATSIZ OLANLAR MUTLAKA VARDIR: Bu birçok uluslararası gücün dikkatini çekmedi desek yalan olur. Hem Türkiye'nin gücü hem Kazakistan'ın bölgesindeki ağırlığı, yeni kalkınmaya başlayan Özbekistan olsun, Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü sağlaması olsun... Bunların hepsini bir araya topladığınızda bölgede büyük bir iş birliği platformu oluşuyor. Bundan rahatsız olanlar mutlaka vardır. Bizim iş birliğimiz tamamen tarihi bağları olan, hem geçmişe yönelik ortaklık hem de geleceğe dönük ortaklıklar içeriyor. Bunu anlayan da var anlamayan da ama şu an bu iş birliğini dağıtmaya yönelik bir düşüncesi olup da bunu gerçeğe dönüştürmeye çalışabileceğini zannetmiyorum.
SIKINTI EŞİTSİZLİK: Şunu da belirtmek isterim; mesela bir Kazak'ı yurtdışında bakıcı, araba tamircisi olarak göremezsiniz. Kazakistan'da ekonomik-sosyal durum nispeten iyi. Devlet elinden geldiği kadar destek veriyor. 2000'li yıllardan itibaren Kazakistan çok zengileşti, refah düzeyi arttı. 1991'de 600 dolardan, günümüzde 9 bin 300 dolara gelen bir refah seviyesi. Burada bütün devletlerin ve bizim de karşılaştığımız sıkıntı: Eşitsizlik. Bunu Cumhurbaşkanımız da görüyor ve gelir dağılımında eşitliliği sağlamak için birçok reform da açıkladı.
Türkiye kamuoyuna mesajınız var mı?
SİLAHLI KUVVETLERİMİZİN GÜCÜ VAR: Türk kamuoyundan, Türk devletinden moral desteklerini alıyoruz. Şu ana kadar Kazakistan'ın Türkiye'den ya da Türk Devletleri Teşkilatı’ndan resmi destek talebi (askeri olarak) yok. Ülkelerden destek istenmesi için bir anlaşma zemini olması gerekiyor. Yoksa 'şunu çağırdın da niye beni çağırmadın' denilebilir. Şunu ifade etmek istiyorum; bizim silahlı kuvvetlerin olayları kontrol altına alacak gücü var. KGAÖ için bir barış gücü niteliğinde diyebiliriz. Yarın bazıları, 'bunu Kazakistan silahlı kuvvetleri kendi başına yaptı' diyebilir. Biz; 'Terör olayı var mı? Var. Ortak bir askeri operasyon yaptık mı? Yaptık' diyoruz. Bu tamamiyle Kazakistan'ın yürüttüğü bölgesel ve uluslararası anlamda işbirliği zemini. Böyle bir işbirliği zemini varsa niye kullanmayalım?
ZOR GÜNLERDE DESTEK BEKLİYORUZ: Türk kardeşlerimize mesajımız; bize bu zor günlerde destek olması. Bu durumda Kazakistan'ın aldığı radikal kararlara köstek olmamak, bilgi kirliliği içinde bazı manipülatif haberlere yönelmemek, 'Kazakistan'ı Rus askerleri işgal ediyormuş'; Rusya askerleri değil ki burada bir koalisyon çerçevesinde hareket ediyoruz. Kazakistan'ın Uzay Üssü'nü Rusya Federasyonu işletiyor, orada Rusya işgali mi var? Tamamiyle farkında olmadan yapılan yorumlar...
DUYGUSAL YAKLAŞILDIĞINI GÖRÜYORUM: Türkiye'de bazı milliyetçilerin konuya duygusal yaklaştığını görüyorum ama daha rasyonaliteye ihtiyaç var. Dışarıdan düşman aramadan, daha iş birlikçi bir yere getirirsek hem bizim için daha yardımcı olur; çünkü, Kazakistan'ın en uzun sınırı Rusya ile. En önemli ticaret ortağımız Rusya, iki ülkenin birbiri içinde ciddi bir nüfusu var.