Elitist üniversite modelinin işlemediğini belirten YÖK Başkanı Erol Özvar, üniversiteye giriş sınavını, baraj sınavı yerine puan üstünlüğü sınavına getirdiklerini ve sonuç olarak açıköğretim puanlarının bile yükseldiğini kaydetti.
Hacettepe Üniversitesi yerleşkesindeki Beyaz Ev’de dün bir araya geldiğimiz Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar, üniversite sınavında barajın kaldırılmasının ardından elde edilen kazanımlardan denklik sorununa kadar birçok konuda açıklamada bulundu. Üniversiteleri üç ayrı tipte farklılaştırdıklarını vurgulayan Özvar, üniversite denkliği konusunda da özellikle aracı şirketlere karşı “Sınavsız sadece parayla kayıt yaptıran öğrenciler var. A üniversitesine kaydolmuştur ama o okulu Türkiye tanımıyordur. Çocuklara her seneki çağrım, girin sisteme Türkiye’de hangi okulların diplomaları tanınıyor, bir bakın. Ne yazık ki Türkiye’de ve dünyada aracı gruplar var; çocukları suiistimal ediyorlar, paralarını alıyorlar,
Rusya’nın KKTC’ye direkt uçma talebinin bir benzerinin Kırgızistan’dan da geldiğini açıklayan Bakan Karaismailoğlu, “Kıbrıs’a turizm nedeniyle özellikle Kazakistan’dan çok müthiş bir trafik var şu anda” dedi... Karadeniz kıyısında çok büyük bir lojistik liman yapılacağını belirten Karaismailoğlu, “Karadeniz’de çok büyük bir hareketlilik var. Karadeniz’e kıyısı olan tüm ülkeler limanlarına yatırım yapıyor” ifadelerini kullandı...
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, bir zamanlar terör nedeniyle ikindi vakti kapatılmak zorunda kalan, sürekli heyelan ve darlığı nedeniyle araçların birbirine yol vererek ilerlemek zorunda kaldığı Siirt ile Bitlis arasındaki yola yapılan Bitlis Çayı Viyadüğü Birleştirme Segmenti Kaynak Töreni ile Bitlis Çevre Yolu ve Kavşağı açılış töreninin ardından bir grup gazeteci ile sohbet etti. Bakan Karaismailoğlu özetle şunları söyledi:
KKTC’YE DİREKT UÇUŞLAR: (Rusya’nın KKTC’ye uçuş talebi) Talep şifahen geldi,
Tarım ve Orman Bakanı Kirişci’ye göre kırsala dönüşün dinamosu kadınlar ve gençler olacak. Kırsalın yeniden dizayn edileceğini söyleyen Kirişci, “Köyler yaşam merkezi haline getirilemezse, uzaktan kumanda ile üretim yapılmaz” dedi. 76 ilden, 270 bin araçla İstanbul’a sebze ve meyve taşındığını, 140 bin kilometre yol kat edilirken de 117 bin ton karbondioksit salındığını belirten Bakan Kirişci, “1 kilo domates için 800 km yürümek mi lazım?” diye konuştu.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’ye göre kırsala dönüşün dinamosu kadınlar ve gençler olacak. Kırsalın yeniden dizayn edileceğini söyleyen Kirişci, “Köyler yaşam merkezi haline getirilemezse, uzaktan kumanda ile üretim yapılmaz” dedi. 76 ilden, 270 bin araçla İstanbul’a sebze ve meyve taşındığını, 140 bin kilometre yol kat edilirken de 117 bin ton karbondioksit salındığını belirten Kirişci, “1 kilo domates için 800 km yürümek mi lazım? İstanbul’u da, Erzurum’u da kurtaracak olan kent tarımı” diye
Türkiye’de kurallı tarım dönemi başlıyor. Tarım ve Orman Bakanı Kirişci, ihtiyaçlara ve kaynaklara bakarak planlı üretim yapılacağını vurgulayarak, “Başıboşluk bize bir şey kazandırmadı” diye konuştu.
Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci planlı tarım ve hayvancılığın köşe taşlarından birini oluşturacak sözleşmeli üretim modelinin ilk örneği sözleşmeli besiciliği başlatmak için gittiği Erzurum’da sorularımı yanıtladı.
- Bütün tarım alanlarında planlı üretime geçilmesi gerektiğini söylüyorsunuz. Erzurum’da üreticilerle buluşmanızda “Dünyanın hiçbir yerinde ister üretirim, ister üretmem, onu üretirim, bunu üretmem gibi bir şey yok” dediniz.
Tarımsal üretimde de ülkenin kaynaklarını etkin ve verimli kullanmak zorundayız. 2002’de iktidar olduğumuzda 65 milyon nüfusumuz vardı, bugün 85 milyon. Geçici mülteci statüsüyle, koruma altında olan 4-4,5 milyonu üzerine koyduğunuzda 90 milyon. 2053 hedeflerimize ulaşmak için 31 yılımız var. 2053’de
İsrail’den Cumhurbaşkanı ve Dışişleri Bakanları düzeyindeki ziyaretleri, Ekonomi ve Sanayi Bakanı Barbivai’nin Ankara temasları izledi. Sanayi ve Ticaret Bakanlarının yanı sıra TOBB Başkanı ile de görüşen Barbivai, “İsrail, Türkiye ile ilişkilerini sıkılaştırmak ve bölgenin önde gelen iki ülkesi olarak hak ettiği yere geri getirmek istiyor. Mevcut küresel zorluklar, bölgesel ve küresel dönüşümler ve Türkiye ile İsrail’in bölgedeki mevcut durumu, bence, pratikte iki ülkenin tamamlayıcı yeteneklerini kanıtlamak için bir fırsat oluşturuyor. Doğu’dan tedarik zincirleri tıkandığında ve Avrupa’da bir savaş patlak verdiğinde, İsrail ve Türk kapasitelerinin birleşimi, ülkeler arasındaki ticari ve ekonomik işbirliği potansiyelini en üst düzeye çıkarabilir” dedi.
İki ülke arasındaki ilişkileri normalleştirme çabasında İsrail’den Türkiye’ye ziyarete gelen üçüncü isim Ekonomi ve Sanayi Bakanı Orna Barbivai oldu. İsrail Ordusu’nun ilk kadın Tümgenerali olan Barbivai siyasete
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir süredir tüm konuşmalarında en az bir kez ‘Türkiye Yüzyılı’ ifadesini kullanıyor. Örneğin, Çanakkale Ayvacık-Küçükkuyu Yolu Assos ve Troya Tünelleri Açılış Töreni’ndeki konuşmasında, “Cumhuriyetimizin yüzüncü yaşını, sıradan bir yıldönümü kutlamasının çok ötesine geçen ‘Türkiye Yüzyılı’ atılımı ile karşılamaya hazırlanıyoruz” dedi. Kutlamanın başlangıcı, 28 Ekim’de Ankara Arena’daki Vizyon Belgesi açıklaması olacak. Kazakistan dönüşü uçakta kendisine yöneltilen “vizyon belgesinde neler var?” sorusuna Cumhurbaşkanı, “Her şeyden önce, iddiası olmayan müddei olamaz. Önce iddianız olacak ki müddei olasınız. Biz, iddia sahibiyiz, öyle çıktık yola. O gün de orada çok farklı bir sunumla inşallah tüm ülkemize hitap edeceğiz.” yanıtını vererek, belgeye ilişkin merakı biraz daha kamçıladı.
Her ne kadar vizyon belgesi ifadesi ilk
Cumhurbaşkanı adaylığı konusunda CHP ile İYİ Parti arasında baş gösteren gerilimin yatışması için altılı masa üyelerinin 2 Ekim buluşmasından sonra el birliği ile çaba gösterdiğini yazmıştım (Altılı masada toparla(n)ma haftası). Verilen ortak mesaj, adaylık meselesinin, geçiş süreci yol haritası ve temel politikalar belgeleri üzerindeki mutabakata kadar ertelendiği idi. Ama bu karar elbette, o zamana kadar partilerin adaylık konusunda kendi stratejilerine şekil vermeyeceği anlamına gelmiyor...
Ne demek istediğimi açayım...
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener Sözcü Gazetesi’nde cuma günü yer alan demecinde başörtüsü meselesine ilişkin Kılıçdaroğlu’nun çıkışına ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşı restine yönelik, “Kapanmış yaraların üzerine konuşmayı doğru bulmadığımı ifade etmek isterim” diyordu. Türkiye’de çok fazla kanayan yara olduğunu, “derin yoksulluk içindeki evleri gezdiğini” belirterek, konuyu ekonomiye getiriyordu. Kılıçdaroğlu’na yöneltilen. “Nereden çıktı şimdi bu,
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun kamuda çalışanlara başörtüsü güvencesi için yasa girişiminin zamanlaması bir kez daha ‘AK Parti’de sızıntı mı var?’ sorusunu gündeme getirdi.
Yakın dönemde KYK borçları ve araçlar için ÖTV düzenlemelerinde hükümetin kararları duyurmasından çok kısa süre önce Kılıçdaroğlu’nun erken davranarak açıklama yapması dikkat çekmişti. Bu iki örnek olaydan sonra ‘sızıntı mı var?’ sorusu gündeme gelmiş, Kılıçdaroğlu da kendisine devlet içinden bilgi ve belge geldiği, hatta bunun için bir ekip oluşturulduğunu söylemişti. Ancak bir süredir şüphe boyutunda olan sızıntı konusu AK Parti cephesinde başörtüsüne güvence açıklaması ile daha ete kemiğe büründü ve ciddi hale geldi. Çünkü Kılıçdaroğlu yine AK Parti’nin açıklama yapmaya hazırlandığı bir konu ile ilgili paylaşım yaptı. Kılıçdaroğlu 3 Ekim’de öğleden önce sosyal medya hesabından aynı