YOZGAT - 2023 seçimlerine doğru yol alırken ilk miting izlenimi ve sohbet daveti DEVA Partisi’nden geldi. Cumartesi günü, milliyetçi – muhafazakar seçmenin ağırlıkta olduğu, Cumhur İttifakı partilerinin kalesi Yozgat’ta yeni kurulan partinin meydan performansını yerinde izleme fırsatı buldum.
Yozgat Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen mitingde ilk dikkat çeken, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın konuşma yapacağı platformun hemen arkasındaki binaya asılan büyük boy Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Atatürk fotoğrafları ile Türk Bayrağıydı. DEVA Partisi yetkilileri bir aydır miting yapacakları bilinmesine rağmen AK Parti İl Teşkilatının fotoğrafı üç gün önce astığını ve defalarca rica etmelerine rağmen indirmediğini söyledi. DEVA’lılar da bunun üzerine bir vinçe astığı Türk bayrağını tam Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fotoğrafının üzerine denk getirmiş. Meydana tam cepheden bakan bir başka binada da AK Parti İl Teşkilatı vardı. DEVA’lılar o binanın önüne yerleştirdiği bir başka vinçin üzerine astığı Atatürk fotoğrafıyla da il başkanlığının tabelasını da, görüş açısını da kapatmaya çalışmıştı.
Bu durum, yeni kurulan siyasi partilerin AK Parti’den ama özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan beklentisini hatırlattı. Sahneye adım atan her parti, iktidar partisinin onların ya da liderlerinin adını anmasını deyim yerindeyse dört gözle bekler. Bir süre önce bir siyasetçi bunun tanınırlık / bilinirliğe büyük katkı sağladığını, Erdoğan’ın onlara bir karşılık vermesinin önemli olduğunu söylemişti. Çünkü bu muhatap alınmak demek. Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi partisinden kopanların başını çektiği iki partinin liderlerinin de, partilerin ismini de hâlâ anmıyor ama dolaylı göndermelerde bulunuyor. Gözlemim şu ki; yukarıdaki fotoğraf örneğinde olduğu gibi bu bile yeni partilere bir çeşit moral veriyor.
T – shirtlü lider mitingi
Yozgat’taki meydanda dikkat çeken bir başka şey ise, etrafı bariyerlerle çevrili alanın iç tarafında yeterince yer olmasına rağmen bazı kişilerin bariyer arkasında kalmayı tercih etmesiydi. Parti yetkilileri bu durum için “bariyerin içinde olmanın bir bedeli var” yorumunu yaptı ve bariyer arkasından bile olsa izlenmeye gelmelerinin “kıymetli” olduğunu söyledi. Meydanın hınca hınç dolu olduğunu söylemek zor ama bir gazeteciden ödünç alacağım tabirle “mahcup olmayacak kalabalık” da mevcuttu. Partililere göre, çevre illerden beklenen katılım daha fazlaydı ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan için aynı gün hemen yakındaki Çorum’da program organize edildiği için düşük kaldı.
Parti üst yönetiminin geniş katılım gösterdiği mitingde, Ali Babacan kürsüye eşi Zeynep Babacan ile birlikte ve spor bir kıyafetle çıktı. Yaz sıcağında liderlerin kürsüye kolları kıvrılmış bir gömlek ile çıktığına rastlanır ama Babacan kısa kollu bir t-shirt ve kanvas pantolonu tercih etmişti. Kıyafet seçiminde sanırım yaz sıcağının yanı sıra son dönem her yaştan liderde gördüğümüz ‘gençlere hitap eden, sportmen lider’ vurgusu da etkili oldu.
İki tereddüt ve ön koalisyon protokolü
Mitingin ardından gazetecilerle bir araya gelen Ali Babacan’ın sorulara verdiği yanıtlardan öne çıkanlar özetle şunlar oldu:
Cumhurbaşkanı adayının erken aşamada açıklanmasıyla ilgili iki önemli sorun görüyoruz. Birincisi; geçiş sürecinin yol haritası üzerinde siyasi partilerin mutabakatı önemli. Cumhurbaşkanı adayının da bu mutabakat içerisinde söz söylemesi, rol alması hatta bu mutabakatı mümkünse adayın açıklaması önemli. Kendi yetkilerini nasıl kullanacağıyla ilgili bir husus en nihayetinde. “Altı parti olarak hani biz senin yetkilerini şöyle tanımladık” demek başka, cumhurbaşkanı adayının çıkıp “Ben adayım ve yetkilerimi şu şu çerçevede paylaşacağım” demesi başka.
Aday belirlendiği anda her şeyi ona soracaklar. “Enflasyonu nasıl düşüreceksin? Suriyelilerle ilgili sorunu nasıl çözeceksin? Eğitimle ilgili neler yapacaksın?” Bunlar sorulmaya başladığı anda cumhurbaşkanı adayı kendi kafasına göre mi konuşacak? Aday bir partinin genel başkanıysa, kendi partisinin politikalarından mı konuşacak? Yoksa “Ben bilmem. Bir dakika altılı masaya sorayım. Oradan karar çıksın ondan sonra konuşayım” gibi bir şey mi diyecek? Dolayısıyla, cumhurbaşkanı adayının belirlenmesinden önce, bize göre bazı temel alanlarda ortak hedef ve ilke belirlenmesi çok önemli.
Her konuda ortak bir söylem notu üzerinde çalışmalıyız. Aksi halde yönetmesi zor bir tablo ortaya çıkar ve seçmene güven verme açısından arzu etmediğimiz bir tablo görülebilir. Bir noktada ortak söylem çalışmasına başlamamız gerekecek. Bunu biraz ön koalisyon protokolü gibi düşünmek gerek. Bundan korkmamamız gerektiğini düşünüyorum. Aksi halde işler karışabilir diye ciddi ciddi endişeliyim.
Adaylığın geyiği olmaz…
(Cumhurbaşkanı adaylığı) Hiçbir kanaat ifade etmiyoruz. Parti içinde de benim olduğum ortamlarda bu konunun konuşulmasına ben razı olmuyorum. Arkadaşlarımız kendi aralarında, muhabbet edebilirler. Ama ben olunca iş değişir. Bu işin geyiği olmaz. Zamanı geldiğinde kuşkusuz bunların hepsi konuşulur.
(Bürokrat hazırlığı) Her parti onu kendi içerisinde çalışmalı. Henüz partiler oturup beraber bir havuz oluşturmuş değil. Ama her partinin kendi hazırlığını şimdiden yapmaya başlamasında fayda var. Çünkü seçimden sonra zaman çok hızlı akıp gidecek.