PEYGAMBERLER VE SAHABE DIYARI DIYARBAKIR

7 Mayıs 2019

Aylardan 11 Ayın Sultanı Ramazan olunca, dokuz Peygamber kabri,
üç Peygamber makamıyla sahabe kabirleriyle bir peygamberler ve sahabe şehri olan Diyarbakır’ı anmamak olmazdı. Dolayısıyla
bu güzel şehri, nebileri ve sahabeleriyle konuk
eyledik köşemize...
Resul ve nebi
Kur’an-ı Kerim’de 25 peygamberin adı geçerken, hadis-i şeriflerde
124 bin nebi ve 315 resulden bahsedilir. Nebi ve resul eş anlamlı ifadeler olup, ikisi de peygamber anlamına gelir. “Aralarındaki fark nedir?” derseniz, kendisine

Yazının Devamı

Mahşerin 7 kilisesi

30 Nisan 2019

Anadolu! Her şeyin başladığı, herkesin tanıdığı ama bundan haberleri olmadığı, Batı’nın ‘Küçük Asya’ dediği, bereketli, kültür ve sanatın beşiği, dinlerin birbirinin içine geçtiği, peygamberler diyarı, dünyanın en güçlü imparatorluklarının ev sahibi, Doğu ile Batı’nın birbirine karıştığı topraklar…
Filozoflar var mesela, Miletli Thales, Urlalı Anaksagoras, Sinoplu Diyojen gibi... Savaşçı kadınlar var, Samsunlu Amazonlar gibi...
Matematikçiler var dünyanın tanıdığı... Ama sor İzmirliler Theon’un, Kadıköylüler Xenocrates’in hemşehrisi olduklarını bilmezler.
Antik Çağ’ın sanatçı cennetidir, ‘İyonya Dionysos Sanatçılar Birliği’ adıyla dünyanın ilk sanatçılar birliği Teos’ta bugünkü Seferihisar’da kurulmuştur; dünyayı bırak, yurdum insanı bilmez!
Dünyanın en önemli eserlerini inşa eden mimarlar bu topraklardan çıkar, Miletli İsidoros, Aydınlı Anthemion, Kayserili Sinan gibi...
Dinlerin beşiğidir; üç büyük dinin de tanıdığı Hz. İbrahim başta olmak üzere, peygamberler diyarıdır, dinlerin birbirine karıştığı yerdir.
İlk yedi cemaat

Yazının Devamı

Sıra dışı bir tatil: Tren turları

16 Nisan 2019

Geçtiğimiz hafta sonu bir kez daha Selçuklular’ın başkenti Konya’daydım. Otobüs yerine treni tercih ettiğimiz gezide, Çatalhöyük’ten Mevlana’ya, Selçuklu’dan Osmanlı’ya kadar Konya’yı anlattım tarih ve kültür meraklısı konuklarıma ve keyfini çıkardık beraberce dayanılmaz Konya mutfağının...
Çocukluğumun tatil anılarında başrolde hep rahmetli anneannem Necmiye Hanım’la yaptığımız tren yolculukları var. Vapurla Bandırma’ya geçip, bindiğimiz İzmir trenini ve istasyona yürürken aldığımız çöp şişleri unutmam mümkün değil. Ama nedense o kara trenlerin torunu olan yüksek hızlı trenlerde aynı tadı ve samimiyeti bulamıyorum bir türlü...
Konya yollarında o neşe dolu yolculukları düşünüp, kahvemi yudumlarken, sunduğu rahatlık ve konfor nedeniyle dünyanın en lüks ve unutulmaz tur programları arasında liste başı olan, amma velakin ülkemizde henüz önemi ve potansiyeli kavranamamış tren turları geldi aklıma. “Bizde de var ama...” dediğinizi duyar gibiyim. Treile yolculuk değil; aynı otobüs gibi sadece bir gruba ait bir trenle tur yapmak benim bahsettiğim.
Hafızalardan silinmiyor
Bir Alman tur operatörünün İstanbul-Şam arasında 2007’ye kadar düzenlediği ve rehberliğini yaptığım 12 gün süren

Yazının Devamı

BÜYÜLÜ BİR DENEYİM: MARAKEŞ

2 Nisan 2019

Öyle bir coğrafya ki, inanılmaz... Bir tarafta Atlas Okyanusu, Cebeli Tarık Boğazı ve Akdeniz kıyıları; diğer tarafta Atlas Dağları ve Batı Sahra. Akdeniz iklimi de var, çöl iklimi de...
Batının Morocco, bizimse Fas dediğimiz ülkenin, Arapça’da tam adı ‘El-Memleke El-Mağribiyye’, yani Batı Krallığı... “Morocco nereden çıkmış?” diyorsanız, Latince’de Marakeş’e verilen isim olan ‘Morroch’ kelimesinden. “Peki Marakeş’in anlamı nedir?” derseniz, Berberice’de Tanrı’nın Toprakları anlamına gelen Mur-Akush kelimesinden geldiğine inanılıyor.
Marakeş, ülkenin ilk başkenti. ‘Kızıl şehir’ diye anılan ülkenin ortasındaki kent, Arap mimarisinin, çöl kültürüyle buluştuğu yer diye tanımlanıyor. Sokakları, meydanları, çarşıları, sarayları, camileri, evleri ve kültürüyle, Fas’ın en ilginç kentlerinden biri...
Görülmesi gereken yerler
Egzotik Marakeş, sıradışı bir deneyim sunuyor gezmeyi ve farklı kültürleri sevenlere... “Şehirde nereleri listemize alalım?” diyenler için seçtiklerim ise aşağıda:
Bahiye Sarayı: 19’uncu yüzyıldan kalma ve manzarası, mimarisi ve süslemeleriyle mutlaka görülmeli.
Ali Bin Yusuf Medresesi: Yapıldığı zamanın en büyüklerden biri olan medresenin bugünkü hali, 16’ncı

Yazının Devamı

DÖRDÜNCÜ TEPEDEKİ KADİM SEMT: FATİH

26 Mart 2019

İstanbul dipsiz bir kuyu, sonsuz bir derya... Bir rehber olarak, 30 senedir turlarda misafirlerime, gazetede okurlarıma, üniversitede öğrencilerime anlatıyorum ama bitmiyor. “Neden?” derseniz, her yürüyüşte yeni bir hazine buluyor gözlerim, her kitapta, her sohbette yeni bir detay... Kısaca mümkün değil sevdiceğim İstanbul’un tüm sırlarına vakıf olmak. “Peki ne kadarını biliyorsun?” diye sorduklarındaysa, okyanusta bir nokta kadar diyorum, hepsi o...
Dolayısıyla da konusu İstanbul olan her daveti, sohbeti ve turu kaçırmamaya, fırsat buldukça ara sokaklarda kaybolmaya çalışıyor ve her gün birer birer yok olan geçmişin izlerini belleğime kaydedip, fotoğraf karelerinde ölümsüzleştirmeye çalışıyorum.
İstanbul Erkek Lisesi’nden arkadaşım Sevgili Tamer Balkanlı, geçtiğimiz hafta arayıp, “Fatih’i geziyoruz bu pazar, geliyorsun değil mi?” diye sorunca, doğal olarak, “Gelmem mi?” dedim. Bir taşla iki kuş, hem Şehr-i İstanbul’u arşınlayacağız hem de Sarı Siyah’lı kardeşlerimle hasret gidereceğim.
Ve düştük yollara bir kez daha, güneşli ama serin bir pazar sabahı İstanbul’da...
Fatih neresi?
Bugünkü Fatih, 2009’da Eminönü ve Fatih ilçelerinin birleştirilmesiyle oluşturulan bir ilçe. Bu

Yazının Devamı

ÜÇ ADIM ÖTEDEKİ CENNET: DEDEAĞAÇ

19 Mart 2019

Baharın ilk günleri geldi ve sohbetlerin ana konusu “Bu yaz nereye gidelim?” olmaya başladı bile...
İstanbul ahalisi, hemen yanı başındaki Kumburgaz, Silivri ve Selimpaşa gibi cennetleri beton ve lağımla hoyratça yok ettikten sonra, yaz aylarında yönünü güneye çevirdi. Bu da nereden baksanız, arabayla 800 küsür kilometre ve 10-12 saatlik yol demek. Otobüsle o yol çekilmez, uçak biletleriyse yazla birlikte utanmaz bir şekilde pahalılaşıyor. Kısaca gidip gelmesi dert, maliyetlerse yüksek.
Makul bir fiyata, kum, deniz
ve güneşin tadını çıkarmak, eğlence
ya da alışveriş için yok mu peki bir başka seçenek derseniz, tavsiyem hemen
yanı başımızdaki Dedeağaç.
Geçtiğimiz hafta sevgili Sırma; günübirliğine “Yasemin ile Alexandroupoli’ye gidiyoruz sen de gelsene” dedi. Sırma Belin ve Yasemin Toraman tecrübelerine şapka çıkardığım iki profesyonel turist rehberi meslektaşım.

Yazının Devamı

YEDİ TEPELİ ŞEHİR İSTANBUL

12 Mart 2019

İlginç ve gizemli bir sayıdır yedi. Başka sayılara benzemez nedense... Geçmişten bugüne tüm kültürlerde, inanışlarda ve efsanelerde yer almış ama hep korumuştur sırrını ve gizemini...
Üç vardır,
13 vardır, 40 vardır ama yedinin yeri bir başkadır her daim.
Sonsuzluğu, şan, şeref, başarıyı ifade eder, derler. Yedi ana renk, yedi nota, yüzümüzde dışa açılan yedi nokta , yedi kıta, haftanın yedi günü, antik dünyada yedi nehir, yedi şehir, yedi harika vardır.
Musa, Firavun’dan kaçtığında, çölde ona yedi çoban kız yardım eder, İrlandalılar yedi oğulun yedinci oğlunun sihirli güçlere sahip olduğuna inanır, çocukların yedi ayda süt dişlerini çıkar, yedi yaşında düşer, yeedi yıl sonra da ergen olurlar.
Türkler ve İslamiyet’te yedi
Kâinat yedi safhada yaratılır, Fâtihâ, yedi ayettir, Kâbe’nin etrafı yedi kere tavaf edilir. Eski Türkler’de mesela, Tanrı Ülgen’e ulaşmak için yedi engeli aşmak gerekir, Ülgen’in yedi oğlu, yedi kızı vardır, akıl tanrısı Mergen göğün yedinci katında oturur, ay tutulması yedi başlı dev yüzündendir, Büyük Ayı takımyıldızının adı yedi bekçidir.

Yazının Devamı

Kâinatın yaratılışının ilham kaynağı kadınlar...

5 Mart 2019

Her ne kadar belli günlerin sadece ticari nedenlerle öne çıkarıldığını düşünsem de, bunlar olmasa bazı şeylerin pek te hatırlanmayacağını ve gündeme gelmeyeceğini düşünüyorum.
8 Mart, benim önem verdiklerimden biri... Çıkarın kadınları yaşamdan, geriye hiçbir şey kalmaz. Kadınlar olmasa mesela yaşam sona erer dünyada. Amma velakin, erkekler olmasa, tıbbın bugün ulaştığı nokta yaşamın devam etmesinin mümkün olabileceğini gösteriyor.
Kadın egemen bir dünya, büyük bir olasılıkla bugünden daha güzel, estetik, verimli ve de barış dolu olurdu. Doğuştan gelen bir üstünlükleri var erkeklere karşı ve işte tam da bu nedenle bastırılmaya çalışılıyor sesleri kadınların din ya da siyaset bahane edilerek.
Oysa önce kadın vardı. Doğuştan getirdikleri özellikleryile anaerkil toplumları şekillendirdi yüzyıllar boyu. İlk inanılan tanrıçaydı adı Kibele olan ve Anadoluluydu. Onu diğerleri takip etti yüzyıllar içinde. Savaşçı Amazonlar vatanlarını korudular ellerinde kılıçları , oklarıyla, şehirler kurdular bu topraklarda Samsun’dan İzmir’e... Bilgeydi onlar, söz sahibi, kararları veren ve uygulayandı.
Türk Kadınları
Tarih sahnesinde boy gösterdiğimiz günden itibaren eşittir erkekle kadın.

Yazının Devamı