Sessiz Devrim: Türkiye Varlık Fonu

7 Şubat 2017

Bu haftaya Varlık Fonu’nu tartışarak başladık. Kökleri Cumhuriyet öncesine uzanan Ziraat Bankası’nın hisseleri dahil olmak üzere, Türkiye’nin Halk Bankası, THY gibi çok önemli markalaşmış değerlerinin kamuya ait hisseleri de Türkiye Varlık Fonu (TVF) yönetimine geçti. Türkiye’nin, en önemli iktisadi değerlerini çatısı altında toplayarak yola çıkan TVF, öyle anlaşılıyor ki dünyadaki en iddialı ve en yenilikçi devlet fonlarından biri olacak.

Türkiye Varlık Fonu’nun, daha önce çeşitli ülkelerde kurulmuş olan devlet fonlarından hem vizyon hem de işleyiş olarak farklı olacağını biliyorduk. Dolayısıyla, Türkiye Varlık Fonu’nun, Norveç ya da Körfez ekonomileri gibi bir doğal kaynak fazlasını yönetecek klasik fon ya da bütçe fazlası olan ülkelerde olduğu gibi bütçe fazlasını yöneten fonların geleneksel anlayışından farklı bir yol izleyeceğini daha önce de anlatmaya çalıştık. TVF, uluslararası ismi ile klasik bir devlet refah fonu (Sovereign Wealth Funds) değil.

Özelleştirme...

Esasında TVF, adeta bir soygun mekanizmasına dönüşen yanlış ve piyasa işleyişine de aykırı vahşi özelleştirme anlayışını aşan ancak öte yandan bunu yaparken de çağ dışı devletçilik yoluna sapmayan,

Yazının Devamı

Sosyal bilimler ve iktisat “öğrenimi”

2 Şubat 2017

Dün Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ödüllerini kazanan bilim insanları belli oldu. Sosyal ve Beşeri Bilimler kategorisinde Prof. Dr. Şerif Mardin din ve modernleşme, sivil toplum üzerine yaptığı çalışmalar nedeniyle ödüle layık görüldü. Mardin’in yıllardır süren çalışmaları nihayet bu önemli ödülle taçlandırıldı. Türkiye’nin sosyal bilimlerde Mardin gibi değerli araştırmacıları yetiştirmesi, bizim bu değerleri ve onların çalışmalarını tanıtmamızdan, genç kuşaklara öğretmemizden geçer. Sosyal bilimleri ezberlenecek zorunlu sıkıcı metinler olarak belleten bir eğitim sisteminin sancılarını şimdi çekiyoruz.

Analiz-sentez yeteneğinden yoksun kuşakların nasıl robotlaşacağını, insanlıktan çıkmış mankurtlara nasıl dönüştüğünü FETÖ’de gördük. Şerif Mardin’lerin, Mehmet Genç’lerin, İdris Küçükömer’lerin olmadığı ezberci bir eğitim sistemini, çarpık sınav müessesesini de ele geçiren FETÖ yıllardır kullandı. 15 Temmuz, aynı zamanda, bu eğitim sisteminin de sonucudur.

Şerif Mardin gibi çok değerli bir bilim insanı -tarihçi- olan Mehmet Genç’i de bu toplum çok geç tanımış ve yazdıklarını tartışma fırsatı bulmuştur.

Ortaöğretim sosyoloji ve tarih ders müfredatlarında kitaplarında Mardin ve

Yazının Devamı

“Dengeler” bozulurken: Vesayetten egemenliğe...

31 Ocak 2017

Geçen hafta derecelen-dirme kuruluşu Fitch’in Türkiye değerlendirmesini beklerken, diğer derecelendirme kuruluşu Standard & Poors (S&P) Türkiye’nin not görünümünü düşürdü. Sonra da beklenen Fitch’in not indirimi geldi.

Yaklaşık iki aydır TL’nin hızlı değer yitirmesi üzerinden Türkiye ekonomisiyle ilgili derin kriz analizi (!) yapanlar sanıyorum çok keyifli bir hafta sonu geçirdiler. Ancak pazartesi günü pek bekledikleri olmadı. Haftaya TL değerlenerek başladı. Borsa da buraya yükselişle eşlik etti.

Her iki derecelendirme kuruluşunun not indirme gerekçelerinin çok çarpıcı olduğunu ama not indirimlerinin olumsuz etkisinin, marjinal bile denemeyecek kadar, olmamasının da çok öğretici olduğunu söylememiz gerekiyor.

Her iki derecelendirme kuruluşu da küresel piyasa çevrelerine merkez bankasını şikayet ediyor. Merkez Bankası’nın attığı adımların TL’nin değer kaybına cevap olamayacağını söylüyorlar. Bunlara bilmiyorum TCMB’sının 16 yıldır dalgalı kur rejimi uyguladığını ve buna bağlı olarak bir kur hedefinin olmaması gerektiğini söylemek yeterli olur mu? Ama zaten sorun bu tür teknik meseleler de değil.

Bunun böyle olmadığını Fitch zaten ilgili açıklamasında itiraf ediyor. Fitch’in baklayı

Yazının Devamı

ABD ve Türkiye’de yeni dönemin dinamikleri...

26 Ocak 2017

ABD Başkanı Donald Trump göreve başladı. Trump’ın ilk imzalarından biri de Asya-Pasifik bölgesinde toplam 12 ülkenin dahil olduğu TPP anlaşmasından ABD’nin çekilmesini onaylamak için oldu.

TPP anlaşması ABD’nin eski başkanı Barack Obama tarafından iki yıl boyunca müzakere edilmiş, ancak ABD Kongresi tarafından onaylanmamıştı.

Trump, Trans Pasifik Anlaşması’nın yanı sıra, ABD-AB arasında yeni bir dış ticaret düzeni öngören Trans Atlantik Anlaşması’na da karşı. Trump’ın en çarpıcı iddialarından biri de ABD’de istihdamı en çok artıran başkan olarak tarihe geçmek.

Trump çelişkileri...

Bu iddia ve korumacılık söylemleri hem ABD hem de dünya için yeni bir ticaret düzenine geçişin ilk adımları olarak okunabilir mi? Şüphesiz küreselleşmenin bu aşamasında dünya ticaret hacmi, kriz dolayısıyla daralsa da korumacılığın baskın bir ticaret biçimi olarak öne çıkacağını söylemek zor. Çünkü Trump, korumacılık yaparım diyor ama ayrı zamanda, doların değerli hale geldiğini ve bunun ABD’nin ihracatını aşağıya çekeceğini söylüyor. Demek ki ABD ekonomisinin ayağa kalkması için ABD’nin diğer ülkelere ihracatı önemli. Bu, Trump’ın birinci çelişkisi. Trump, kurumlar vergisini düşüreceğini ve özel sektör

Yazının Devamı

24 Ocak 1980 ve TCMB’nin kararı...

24 Ocak 2017

Bugün Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) kararı vesilesiyle ekonomiyi tartışacağız. Ancak bu iyi bir tesadüf de oldu; çünkü 24 Ocak 1980 tarihi Türkiye iktisat tarihinde çok önemli bir yol ayrımı da aynı zamanda...

İşin “tarihi” kısmına başlamadan önce Merkez Bankası hatta merkez bankaları üzerinden yapılan şu güncel tartışmalara değinmek istiyorum.

Bugün hem Türkiye’de hem de dünyanın herhangi bir ülkesinde, yalnız merkez bankasının para politikasına bağlı bir çözüm yoktur. Ancak sorunların ağırlıkla merkez bankaları ya da para politikası çerçevesine sıkıştırılarak tartışılması seksenlerden itibaren güncel iktisat teorisini belirleyen neoliberal ideolojinin doğrudan hakimiyetine bağlıdır.

Neoliberal hâkim anlayış, enflasyon, işsizlik, büyüme gibi temel iktisadi sorunları para politikasının, ağırlıklı olarak, çözeceği dinamikler olarak tarif etti.

Böyle de olması gerekiyordu çünkü yetmişlerde başlayan kâr oranlarının hızlı düşüşü, büyük kriz sürecini başlatmıştı ve krizin gelmesi ancak palyatif para politikaları ve Keynesyen politikaların hızlı tasfiyesiyle geciktirebilirdi. Şili’de darbeci general Pinochet’nin danışmanı olan parasal politikaların

Yazının Devamı

Trump ve dolar sorunu

19 Ocak 2017

ABD’nin yeni başkanı Donald Trump, yarından itibaren resmen göreve başlayacak. Trump seçildiğinden bu yana oldukça ilginç açıklamalar yaptı. Tabii ki bu açıklamalar resmi nitelikte değildi ancak ABD’nin yeni dönemi hakkında bize önemli ipuçlarını da verdi. Trump’ın korumacılık içeren demeçleri, istihdam yanlısı ve ekonomiyi kamu harcamalarıyla canlandırmaya dönük açıklamaları, küreselleşmenin şu aşamasında pek rasyonel olmayan, biraz abartılmış ısınma açıklamaları olarak nitelendirildi. Ancak şuna dikkat etmek gerekiyor; Trump’ın bütün bu açıklamaları, ABD’nin 2008 kriziyle açığa çıkan temel ekonomik sorunlarını karşılamaya dönük, üzerinde titizlikle çalışılmış, birbirini takip eden yapı taşları olarak öne çıkıyor.
Bugün ABD, sürekli istihdam oluşturan, tasarruf-yatırım dengesini ve buna bağlı olarak dış ve bütçe dengelerini sağlamış bir ekonomiye sahip değildir. ABD’nin devasa tasarruf-yatırım, bütçe ve dış ticaret açığı vardır. ABD, bu açıklarını siyasi hegemonyası sayesinde ayakta tuttuğu dünya rezerv parası dolar yoluyla finanse etmiştir.
Esasında Başkan Nixon’ın 1971 yılında dolar-altın bağlantısına son vermesiyle dolar, dolayısıyla 2. Dünya Savaşı sonrası ABD önderliğinde

Yazının Devamı

Soygun düzeni biterken...

18 Ocak 2017

Türkiye, Anayasa ile birlikte siyasi sistemini değiştiriyor. Anayasa değişikliği Meclis’ten sonra halktan da onay alırsa Türkiye’de yeni bir dönem başlayacak. Hiç şüphesiz ki bu değişim, siyasal sistemin niteliksel bir dönüşümü anlamına geliyor. Politik ve hukuki kurumların tümü yeniden yapılanacak, bunlara yeni kurumlar eklenecek, kurumlar arası iletişim mekanizması ve bürokrasi yeniden şekillenecek. Peki siyasal, idari ve hukuki alanlarda bu boyutta bir değişim olurken, Türkiye ekonomisinin bu niteliksel siyasi değişimden bağımsız eskisi gibi devam edeceğini savunabilir miyiz? Tabii ki hayır...

Ancak son günlerde şu kur meselesiyle ilgili olarak yapılan tartışmalara baktığımda “eski” düzenlerinin hiçbir şekilde bozulmamasını isteyenler ekonomide de hem kurumların hem de ekonomi yönetiminin temel ideolojisinin hiç değişmeyeceğini umuyorlar. Hatta ummaktan öte eski sistemin aynen devam etmesi için her türlü spekülasyonu-baskıyı yapıyorlar.

TCMB ne yaptı?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) geçtiğimiz hafta attığı ve devam ettirdiği adımlar, hiç şüphesiz ki eski ezberleri bozan, hatta birilerinin kurduğu ve uzun zamandır uyguladığı çıkar kovanına çomak sokan, burayı dağıtan

Yazının Devamı

Yeniden kur meselesi...

10 Ocak 2017

Şu kur sorunu üzerine, bu köşe dahil olmak üzere, kaç yazı yazdığımı hatırlamıyorum. Ancak teslim etmek gerekir ki devalüasyonlarla bir gecede biriktirdiklerinin yarısı buhar olmuş, soyulmuş, yoksullaştırılmış bir ülkede hızlı kur artışlarını kriz dışında bir kelimeyle ifade ettiğinizde bu hiç kimseyi kesmiyor. Döviz borcu olan olmayan herkes, bu ülkede hızlı kur artışını ekonomik krizle eş tutar. Ancak şu soruya sakince cevap arayalım: 2016 son çeyreğinde başlayan ve halen devam eden TL’nin hızlı değer yitirmesi, bugün reel sektör için bir krizin temel nedeni olabilir mi?

Öncelikle, gelişmekte olan ülkelerde yerel para birimlerinin, temel rezerv paralar (euro ve dolar) karşısında hızlı değer yitirmesi ya da sabit kur rejimi uygulanıyorsa devalüe edilmesi sonuçtur. Bu sonuç, eğer ülke sabit kur rejimi uyguluyorsa doğrudan bir reel sektör krizine bağlı olarak, dalgalı kur rejimi uygulanıyorsa, hızlı sermaye çıkışı ve küresel-yerel finansal beklentilerin önceden fiyatlanmasıyla ortaya çıkar. İkinci durum (sonuç) geçici olabilir ve bir reel sektör krizine tekabül etmeyebilir. Bizim buradaki iddiamız da budur...

ABD ne yapıyor?

ABD’nin bir müddettir yapmaya çalıştığı dolar üzerinden

Yazının Devamı