TFF’nin geçmişte büyük eleştirilere hedef olan kurullar konusunda “ince eleyip sık dokuma” politikasına katılıyorum. Sütten ağızı yanmadan yoğurdu üfleyerek yemek de bir tercihtir. Ancak özellikle Merkez Hakem Kurulu’nun oluşumu sürecinin çok uzadığını düşünüyorum.
Bu da kaçınılmaz olarak bazı sorunları beraberinde getirecek. Yeni MHK Başkanı Sabri Çelik ve ekibinin işi zor. Ligin başlamasına bir aydan az süre kaldı. Araya 10 günlük bayram tatili girdi. MHK’nin de iki ayağı bir pabuca.
TFF; “gözlemci ve hakem klasmanlarına geçici çözüm bulup”, Dünya Kupası arasına dek mevcut kadrolarla devam dedi. Zaten yenisi yapma gibi bir şansları yoktu.
Lakin; bu işin eğitimi, testleri, en önemlisi moral motivasyon bölümü var. Kırgınlıkları gidermek için harcanacak enerji de cabası. Zaman az, sorun fazla. Kimsenin elinde sihirli değnek yok, mucize beklemeyin.
Beş yardımcı hakem!
Yeni MHK’nin oluşumuna gelince... Belki de tarihinde ilk kez bir MHK’de 5 yardımcı hakem yer alacak. Sürhat
Sorunları belirlemek, hızlı karar almak, çözüm üretmek ve uygulamak devlet bürokrasisinde önemlidir.
Futbolda da öyle. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin 15 günlük icraatlerine baktığım vakit, bunların çoğunu görebiliyorum. TFF eski Başkanı rahmetli Hasan Doğan’ın reflekslerini ve kararlı duruşunu anımsatıyor bana...
Evet; “kulüplerin federasyonu” söylemine katılıyorum. Onların talepleri, şikayetleri önemli. Ancak bazen öyle abuk sabuk isteklerlere çıkıyorlar ki ortaya. Birini kabul etsen, öteki savaş ilan ediyor. Orta yolu bulmaya çalışsan, kimseyi memnun edemiyorsun.
Bazen düşünüyorum da, futboldan çok anlayan veya ahkam kesenler yerine, çalışma hayatındaki prensiplerinden vazgeçmeyen ve koyduğu kuralları taviz vermeden uygulayan yöneticiler gerekiyor.
Neler yapıldı?
Peki neler oldu bu kısacık süreçte? Bana göre en değerlisi, deplasman yasağının kalkması. Hazımsızlık ve düşmanca duygular tavan yapsa da, bir gün aynı statta beraber maç izlemeyi
Siyasetten, ekonomiden, futboldan, ofsayttan, VAR’dan ve günlük sıkıntılardan, kaçıp soluğu kısa bir mola için sevdamızın adı Ekincik koyunda aldık.
Yurdumun bakir kalabilmiş ender köşelerinden biri burası. Hâlâ insan zulmüne direnmeye çalışıyor. Berrak denizi, üç yanı ormanlarla çevrili doğası ile cennetin Ege kıyılarındaki mucize köşesi Ekincik.
Huzur dedim ya.. Bir türlü bulamıyoruz. Her gelişimizde, “vandalların” yarattığı tahribata tanıklık ediyoruz. Carettaların doğal yaşam alanına verdiğimiz zarar, onların üremelerine engel olmakla kalmıyor, doğanın içine sindiremediği manzaralar yaratıyor. Gecenin bir vakti yumurtadan çıkan yavrularını tek tek toplayıp denize bıraktığımız bu sevimli canlılar, başka diyarlara, uzak ülkelere kaçıyor, nesillerini sürdürebilecekleri yeni vatan arıyorlar bucaksız mavi sularda.
Aynı coğrafyada yaşıyoruz. İnancı, dünya görüşü ne olursa olsun, sahip olduğumuz güzellikleri korumak yurttaşlık görevimiz. Yeter ki insanlığımızı unutmayalım, ardımıza dönüp baktığımızda,
Futbolda “patron” sözcüğünü kullanmayı sevmem. Biri patron ise, diğerleri çalışanı gibi gelir bana. Oysa başarı için ekip ruhu, paylaşmak, birbirinin deneyimlerinden yararlanmak şarttır.
Nihat Özdemir’in istifasından sonra 4 yıllık sürenin tamamlanması için hafta içinde Futbol Federasyonu genel kurulu olağanüstü toplandı.
Tek aday olarak kabul gören Mehmet Büyükekşi, 2023 haziran ayına kadar başkan seçildi. Umarım kendini “patron” olarak görmez. Vaatlerini yerine getirebilmesi için futbolun tüm kesimlerinin desteğine ihtiyacı olacak.
Özerk futbol yasasının yürürlüğü girdiği ve Şenes Erzik’in başkan seçildiği 1994 yılından bu yana TFF genel kurullarını takip ederim. Bu kadar heyecansızını az gördüm. Katılım düşüktü. Kulüpler ilgisiz, delegeler bitse de gitsek havasında idi. Salona geldiği halde sandığı görmeyenler vardı. Geçersiz oyların yüksekliği dikkat çekti.
Başkan adaylığı için 234 imza topladığını beyan eden Büyükekşi’ye 158 oy
Ali Koç 2018’den beri Fenerbahçe kulübü başkanı. En büyük ideali gelecek sezon takımını şampiyon yapmak.
Geride bıraktığı dönemde taraftarın beklentilerini karşılamaktan uzak kaldı. Hayal kırıklığı yaşattı. Teknik direktör seçimleri, transferde yaptığı yanlışlar ve zaman zaman söylemleri nedeniyle eleştirildi.
Ali Koç başkan iken süper ligde kimler şampiyon oldu? Sırasıyla Galatasaray, Başakşehir, Beşiktaş ve Trabzonspor.
Siz Koç’un Trabzonspor dışındaki rakipleri hakkında sürekli konuştuğunu ve eleştiri yaptığını işittiniz mi? Örneğin Galatasaray’ın şampiyonluğuna kulp taktı mı? Başakşehir’in başarısını küçümsedi mi? Ya da Beşiktaş’ı yerdi mi? Hayır.
Peki neden hemen her platformda diline Trabzonspor’u doluyor? Niçin sürekli göndermede bulunuyor? Ligin en iyi futbolunu Trabzonspor’un oynadığını itiraf ettikten sonra, hangi amaçla sürekli bordo-mavili ekibi hedefe koyuyor?
Kimse 2010-11 sezonuna atıfta bulunduğunu söylemesin. Üzerinden yıllar geçti. Herkes kendi cephesinden bakınca haklı. Lakin
Elimde 31.05.2022 tarihli bir doktor raporu var. Numarası 4523804314. İstanbul Acıbadem hastanesi ana bilim dalı başkanı Prof. Dr. Banu Coşar imzalı. Süper Lig hakemi Yaşar Kemal Uğurlu’nun “renk körü” olmadığına dair tespit. Testte 20’de 20 başarılı. Belki de kendini ispiyonlayandan daha sağlıklı! Nereden geldik buraya? Hep derim, gazeteci bir iddiada bulunuyorsa kanıtlamakla yükümlüdür. Elinde bilgi, belge var ise ortaya koyar, arkasında durur. Dedikodu, fısıltı ile konuşmaz! Ya hakem camiası? O kadar perişan, o kadar kötü ve parçalanmış durumda ki! Uğurlu’yu renk körü diye “ihbar” eden hakem arkadaşı ve onun sözünün peşinde gidenler, ne düşünüyor şimdi, merak ediyorum? Kimseden “tık” yok! Çamur at, izi kalsın. O iddianın arkasında duramayan ve gerçekleri gizleyenlerin, suçladıkları insana ve ailesine özür borçları var. Dilerler mi? Sanmıyorum. Vurun birbirinize! Hakemin en büyük düşmanı hakemdir bu ülkede. Camiayı zavallı hale getiren, aralarındaki husumettir. Yönetici,
Lig bitti, futbolda başkanlık seçimi için geri sayım başladı.
Haziran ayının ortasında yeni yönetim belirlenecek. Türkiye Futbol Federasyonu’nun özerk olduğu günden bu yana genel kurulları takip ederim. Seçim demek; birden fazla adayın yarışması, dolayısıyla delegelere plan-projeler sunması ve demokratik hakların sandıkta kullanılması demek.
Şimdilerde ortalık sütliman. Mevcut başkan Servet Yardımcı’dan hamle yok, beklemede... Bir süre önce adı medyada gündeme gelmesine rağmen sessizliğini koruyan Gaziantep eski Başkanı Mehmet Büyükekşi, aday olacağının sinyalini verdi. Futbolla ilişkisi bu düzeyde olsa da iş insanı kimliği ile önemli görevleri var.
İki gün önce TFF Başkanlığı için nabız yoklamaya başlayan Büyükekşi’nin açıklaması dikkatimi çekti; “Her kulüp başkanının düşüncelerine fevkalade önem vermem sebebiyle önce Süper Lig kulüp başkanlarıyla istişare etmek, onların fikir ve görüşlerini, talep ve önerilerini dinlemek için randevu talep ettim. Daha sonra da 1’inci,
Sevseniz de, sevmeseniz de Cüneyt Çakır düne kadar dünyanın en iyi beş hakemi arasında yer alıyordu.
Tek hayali vardı, üçüncü kez dünya kupasında görev yapmak, Katar’da düdük çalmak. A Milli Takımımızın yer almadığı bir organizasyonda, ülkemiz adına büyük onur ve gurur olacaktı.
8 Mart’ta Türk hakemliğinin fişini çekenler, bu operasyonun gerekçesini dürüstçe açıklamadığı takdirde, yaşamları boyunca bu sorumluluğun altında ezilecekler.
Neden yaptınız? Bu hakemler maç mı sattı, bahis mi oynadı, herhangi bir kulüp başkanı ile iş mi tuttu, elinizde yasal olmayan telefon görüşmeleri mi var, çıkın söyleyin. Hangi kulüpler, hangi hakemler için sizden talepte bulundu, açıklayın. Çakır’ı bitirmek için neden sezon ortası operasyon yaptınız, anlatın!
İçeride hasım var da dışarıda yok mu? Olmaz mı? Hafızalarda yer eden Slovenya- Avusturya maçı. UEFA Başkanı kim? Aleksander Ceferin. Ülkesi, Slovenya. Ne alaka değil mi? Çakır’ın yönettiği