Trabzonspor tüm dikkatini kupaya çevirmek zorunda. Avrupa’ya giden en kestirme yolu kullanırken de çok daha dikkatli olmalı
Trabzonspor son haftalarda belirgin bir düşüş yaşıyor. Bursaspor ve Belediyespor beraberliğinden sonra dün akşam Antalyaspor karşısındaki alınan sonuç, bordo-mavili ekibin zirve yarışındaki iddiasını oldukça zayıflattı.
Peki ne oldu da Şenol Güneş ile gelen bahar havası yerini karamsarlığa bıraktı? Aslında deneyimli teknik adamın kazandıkları her maçtan sonra söylemek istediği şey de buydu;
“Ayaklarınız yere sağlam bassın, işinizi aynı ciddiyetle yapın.”
Galiba Güneş’in işler yolunda giderken yaptığı uyarı, Trabzonsporlu futbolcular tarafından doğru algılanamamış, mesajın satır araları iyi okunamamış. Colman ve son haftaların formda oyuncusu Ömer Aysan’ın yokluğu takımın kimyasını bu kadar bozuyorsa, sorun sistemde değil o sisteme ayak uyduramayan futbolcularda demektir. Keza Antalyaspor’un da ciddi eksiklerinin bulunduğu göz önüne alınırsa, özellikle ilk yarıdaki tablo Trabzonspor açısından hiç de iç açıcı değildi.
Trabzonspor ligdeki galibiyet serisini bu maçta da sürdürebilirdi. Hatta son yirmi dakikada bulduğu pozisyonları gole çevirebilse fark bile yapabilirdi.
Ancak bu kez karşısında kalesinde devleşen bir isim, Hasagiç vardı. Biraz şansının yardımı, çokca deneyimini konuşturan Boşnak file bekçisi, Trabzonspor’a uzun bir aradan sonra çıktığı Avni Aker’de sevinme şansı tanımadı. Hasagiç, bordo-mavili takımın müthiş bir baskı kurduğu bu bölümde inanılmaz kurtarışlar yaptı. Bu kadar çabanın yanında talih de yanındaydı Belediyespor’un. Uzatma dakikalarında Giray’ın yakın mesafeden kaleye gönderdiği topun önüne kendini atan Hasagiç, kafasını kullandı, takımına puan kazandırdı!
Trabzonspor yine disiplinli, orta alanı iyi kullanan bir görüntü çizdi. Fakat kanat organizasyonlarında eksik kaldı. İlk yarıda Ömer ve Serkan’ın kullandığı sağ kanat, ikinci yarıda işlemez oldu. Solda Cale pek fazla ileri çıkmadı. Önündeki Engin zaman zaman içeriye kaçıp boş alan bırakmak istedi ama Hırvat oyuncunun gitmeye pek niyeti yoktu.
Umut’un kalabalık savunma arasında kaybolmasına çözüm üretmek için ikinci yarıya Teofilo ile başlayan Şenol Güneş yine istediği verimi alamadı. Kolombiyalı bir forvet değil de
Baştan belirtelim, futbolcu adının ve kulübün önemi yok.
Konumuz Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu’nun, hakemin bir oyuncunun ihracı ile ilgili verdiği kararını değiştirerek, cezada indirime gitmesi.
Mehmet Topuz’un Diyarbakırspor maçındaki kırmızı kartını anımsayalım.
Topuz oyunun durduğu anda rakibin boğazını sıktığı için, hakem Koray Gençerler tarafından ihraç edildi.
Disiplin kurulu Topuz’a iki maç ceza verdi.
Ardından sarı-lacivertli kulüp Tahkim Kurulu’na itiraz etti.
Tahkim Kurulu da geçen hafta Topuz’un cezasını 1 maç olarak değiştirdi.
Doğrusu hem rakibin gücü, hem de ikinci yarıdaki yenilmezlik unvanının getireceği baskının Trabzonspor’un işini güçleştireceğini düşünüyordum. Ancak bordo-mavili ekibin mücadeleci kimliği, hırsı ve skoru son ana kadar kovalama çabası, bunca emeğin karşılıksız kalmasını engelledi.
Bursaspor bu sezon Süper Lig’in yeni tadı. Trabzonspor da son dönemlerdeki çıkışıyla çorbada tuzu olan bir takım. Dolayısıyla futbol adına beklentiler yüksekti dün akşamki maçta. İki takım da beklentileri boşa çıkarmadı. Temposu yüksek, pozisyonu bol bir karşılaşma vardı sahada.
Ev sahibi ekip seyircisinin müthiş desteği ile oyunun ilk bölümünde üstünlüğünü kabul ettirmek için her yolu denedi. Sol kanattan Ali Tandoğan ve Turgay ile yaptığı bindirmeler Trabzonspor kalesi için tehlike yaratsa da, İglesias’ın gol bölgesinde yalnız kalması Bursaspor’un istediği pozisyonları bulmasına yetmedi. Ömer Aysan’ın sakatlığı nedeniyle Şenol Güneş zorunlu olarak Song’u savunmasının sağına çekerken, belli ki Serkan’ın son dönemlerde orta alanda gösterdiği performansını bozmak istememişti. Ancak özellikle ikinci yarıda Bursaspor’un sol kulvarı kullanması Trabzonspor’un zaman zaman sıkıntıya girmesine yol açtı. Nitekim
Kim bilir, belki bir gün MHK Başkanı Oğuz Sarvan da oturup kitap yazar.
Bir dönemin karanlıkta kalan konularını en azından vicdanını rahatlatmak adına kaleme alır.
Yaptıklarını değil, neler yapamadıklarını kamuoyu ile paylaşır.
Şahsen merak ediyorum.
Oyunda dengeyi sağlamak kolay olmadı Trabzonspor’un adına. Turu geçmek için mutlaka gol atmaları gerektiğini bilen Abdullah Avcı’nın öğrencileri, çok etkili başladı maça. Karşılığını almaları ise bir parmak ucu mesafesi kadar yakındı. 7. dakikada Gökhan Süzen’in yaptığı sert vuruşta top kaleci Onur’un müdahalesini aşıp ikinci engel olarak direğe takılmasa, Belediyespor yolu yarılamıştı bile. Hemen ardından arka direkte unutulan Tevfik vurdu kafayı, ancak o da çerçeveyi bulamadı.
İlk maçtaki gerginlik yoktu rövanşta. Bu da doğal olarak Trabzonspor’un işine yaradı. Sert rakip karşısında oyun disiplinini koruyamayan bordo-mavililer, yarı alanından uzun paslarla çıkıp, topu orta alan kalabalığına sokmak istemeyen Belediyespor karşısında ilk gol pozisyonunu 22. dakikada bulabildi.
Belediyespor’un hızlı çıkışlarını önlemek için Serkan, Selçuk ve Umut’un ön tarafta yaptığı baskı sonuç getirince, oyun Trabzonspor’un istediği şekle büründü. Sağ kanatta Serkan ve Ömer’in bindirmeleri, solda Cale’nin etkili ortaları beklenen pozisyonu yaratmasa da, bir duran top organizasyonu beraberinde tur için yeterli olan golü getirdi. Giray, Song ve zaman zaman Egemen’in özellikle köşe atışları ve
Trabzon kazanmak için belki yakın geçmiştekinden fazla efor harcamıyor. Ancak basit oynayarak sonuca daha kolay gidiyor
Kötü giden işleri düzeltmek için takımı yeni teknik direktöre teslim ettiğiniz vakit ne dersiniz?
“Adamın elinde sihirli değnek yok ki? Biraz zaman lütfen.”
Evet, belki Şenol Güneş’in elinde sihirli değnek yok ama, geldiği günden bu yana Trabzonspor’da yaşanan olumlu gelişmeleri tanımlamak için bu deyimi bir defalığına kullanmak istiyorum ben.
Altı çizilmesi gereken konu şu; Güneş ile birlikte bordo-mavili ekip doğru işler yapmaya başladı. Kazanmak için belki yakın geçmiştekinden fazla efor harcamıyor. Ancak basit oynayarak sonuca daha kolay gidiyor. Orta alanı çabuk ve isabetli paslar ile geçerken, rakibin özelliğine göre kanat bindirmelerini rutin hale getiriyor. Serkan’ın son dönemlerdeki olağanüstü mücadelesi takımın hücum gücünü olumlu etkiliyor. İyi bir Colman, kuşkusuz Güneş’in en etkili silahlarından biri oluyor. Ceyhun yedek kulübesine sığmayacak kadar istekli. Attığı gol kadar ofansif yönüyle savunmasını rahatlatan bir isim.
Dünkü Manisaspor maçında ayrı bir yere koymamız gereken futbolcu ise Umut Bulut. Teofilo’nun gelişi belli ki Umut’u daha
Galatasaray taraftarı arasında bir anket yapılsa ve “Leo Franco mu, yoksa Nonda mı gitsin?” diye sorulsa, yanıtı büyük olasılıkla Nonda olmazdı.
Jo, Neill ve Dos Santos’un transferinden sonra yabancı kontenjanını boşaltmak için Nonda’yı gözden çıkaran sarı-kırmızılı yönetimin stratejik bir hata yaptığı ortada.
Bu kararı verenler, Jo’nun sakatlanmasından sonra hatalarını anlamış mıdır bilmem ama, görünen o ki Galatasaray takımı gol bölgelerinde birkaç hafta ciddi sıkıntılar yaşayacak.
Ne demek bu?
Sarı-kırmızılı ekip, şubat ayı içinde 5 önemli karşılaşma oynayacak.
Sırasıyla Kayserispor, Antalyaspor, Atletico Madrid, Beşiktaş ve UEFA Avrupa Ligi rövanş maçları var.
Ziraat Türkiye Kupası’nda Antalyaspor ve Avrupa Ligi’nde Atletico Madrid müsabakaları telafisi olmayan sınavlar.