İddiaya göre Melih Gökçek ve bazı kulüp başkanları seçimden bir gece önce konuşup anlaştı.
Ankaraspor’un tescili silinmeyecek, 12 milyon lira vergi borcu üstlenilecek, başkent ekibi Bank Asya 1. ligi’nden yola devam edecek.
Bir başka kulis daha var.
Gökçek davalarını geri çekecek, ancak yönetim Kurulu üyesi Yunus Egemenoğlu listede yer almayacak, 12 milyon artı 10 milyon lira daha tazminat ödenecek.
Seçim sabahı kahvaltı salonunda hummalı bir faaliyet gözleniyor.
Divan başkanlığına verilmek üzere hazırlanan önerge elden ele dolaşıyor.
Önergeyi dolaştıran şahıs fısıldıyor:
Kulüpler Birliği Vakfı toplantısından bir gün önceydi. Birlik, Mehmet Ali Aydınlar’ın Futbol Federasyonu başkan adaylığını görüşecek ve büyük olasılıkla destek kararı çıkacaktı.
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ile sohbet ediyoruz:
“Son anda bir krizi önlediniz. Göksel Gümüşdağ adaylıktan feragat etmese birlik dağılacaktı.”
“Böyle gerekiyordu. Göksel bey doğrusunu yaptı.”
“Nasıl görüyorsunuz yeni oluşumun geleceğini?”
“Hayırlı olur inşallah...”
“Aydınlar’ın başarılı olacağına inanıyor musunuz? Bir sıkıntı yaşanır mı?”
Olağanüstü bir gelişme yaşanmazsa, 29 Haziran’da Futbol Federasyonu Başkanlığı koltuğuna Mehmet Ali Aydınlar oturacak.
Aydınlar, kişiliği ve prensipleriyle başarısını kanıtlamış bir spor adamı.
4 yıla yakın bir süre Mahmut Özgener’in ekibinde yer aldı. Sevildi, saygı duyuldu.
Adaylık önerisini düşünmeden kabul etmesinin nedeni, iş yaşamı ve Fenerbahçe yönetim kurulu üyeliği sırasında ortaya koyduğu performanstı.
Gel gelelim, Türkiye’de gün geçtikçe büyüyen dev bir sektörü yönetmek, her kesime eşit mesafede kalabilmek ve en radikal kararları sadece futbolun çıkarlarını gözeterek alabilmek çok kolay değil.
Aydınlar’ın son 3.5 yıl içerisinde federasyon yönetim kurulu toplantılarının müdavimi olmadığını bilmeyen yok.
Gerek iş temposu, gerek yaşadığı özel sıkıntılar nedeniyle, tam mesai veremedi.
Üç büyük kulübün Futbol Federasyonu Başkan adayı gösterdiği Mehmet Ali Aydınlar ilk resmi görüşmesini, Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ile yapacak.
Geçen hafta sonunda Beşiktaş, Galatasaray, Gaziantepspor ile Trabzonspor kulüp temsilcileriyle bir araya gelerek adaylık teklifini kabul eden Aydınlar, salı veya çarşamba günü Aziz Yıldırım’ı ziyaret ederek destek isteyecek. Mehmet Ali Aydınlar genel kurul delegesi olduğu sarı-lacivertli kulübün 29 Haziran’daki seçimde kendisinin yanında olduğu mesajını vermesini talep edecek.
Yıldırım’dan randevu talep eden Aydınlar’ın daha sonra sırasıyla diğer Süper Lig kulüp başkanlarıyla temasa geçeceği bildirildi.
Kritik toplantı
Aydınlar’ın yanı sıra başkan adaya olacağını ifade eden Göksel Gümüşdağ’ın da Süper Lig dışındaki kulüp temsilcileriyle temasının sürdüğü, taban birlikleriyle de bir araya geleceği kaydedildi. Gümüşdağ ve Aydınlar’ın cuma günü İstanbul’da yapılacak Kulüpler Birliği Vakfı toplantısına katılarak projelerini ve planlarını paylaşacağı öğrenildi. Ancak vakıf toplantısından tek bir adayın adının çıkma olasılığının düşük olduğu, bu nedenle ortak bir karar alınmasının mümkün görünmediği ileri sürüldü.
Özgener
Açık söyleyeyim, Mahmut Özgener’in Futbol Federasyonu Başkanlığı’na aday olmama eğiliminin ailevi nedenlerden kaynaklandığına inanmıyorum.
Doğruları adına mücadele etmekten yorgun düşmüş olabilir.
Dost bildiği insanların ihanetini görüp “Değmezmiş” diyebilir!
Takdir edilmek yerine, haksızlığa uğradığını düşünüp duygusal tepkiler verebilir.
Hatta bir hesap yapıp, istediklerini gerçekleştiremediği sonucuna bile varabilir.
Bunların hepsi kabul edilebilir.
Lakin bırakma gerekçesi asla ailesi değildir!
Disiplin Kurulu, Bochum ve Diyarbakır Savcılığı’nın soruşturmasında adı geçen 66 kişiden 34’üne Türk Futbol Tarihi’nin en ağır cezalarını verdi. Kurul, Fatih Akyel, Bilal Aziz, Celil Sağır ve Recep Öztürk gibi isimleri de cezalandırdı
Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu, Türk futbol tarihinin en büyük şike ve bahis organizasyonuna karışanlara acımadı. Disiplin Kurulu, Bochum Savcılığı ile Diyarbakır Savcılığı tarafından yürütülen ve İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşmaları görülen 66 kişiyle ilgili kararı dün gece açıkladı.
Savcılıklar ile mahkemeden edinilen bilgi ve belgeler doğrultusunda, aralarında futbolcu, yönetici ve menajerlerin de bulunduğu şahıslar hakkında yaklaşık 1 yıldır devam eden soruşturmayı tamamlayan PFDK, 66 sanıktan 34’üne toplam 156 yıl hak mahrumiyeti ve sürekli men cezası verilmesini kararlaştırdı.
Milliyet’in geçen yıl Bochum Savcılığı tarafından ortaya çıkarılan şike çetesi ve Diyarbakır Savcılığı’nca yürütülen operasyonla ilgili haberlerine konu alan isimlerin de ceza aldığı soruşturmada en dikkat çeken şahıslar, Kayserisporlu Bilal Aziz, eski futbolcu Celil Sağır, eski milli futbolcu Fatih Akyel, Recep Öztürk ve Ferdi Tatlı oldu.
Rekor
Futbol Federasyonu’nun geleceği, milli takımın ve Guus Hiddink’in kaderi Brüksel’deki doksan dakikanın sonucuna bağlanıyorsa vay halimize.
Efendim, Belçika maçını kaybedersek, Mahmut Özgener aday olmayacakmış.
2012 şansı ortadan kalkarsa, Hiddink yolcu imiş.
Başkan vekili Lutfi Arıboğan’a Galatasaray’dan gelen CEO’luk teklifi, bu federasyonun dağıldığının işareti imiş.
Adaylık için nabız yoklayan Mehmet Atalay da milli maçın sonucunu bekliyormuş.
Sanki futbolda müthiş bir kaos ve tedirgin edici bir belirsizlik hakim.
Aslına bakarsanız bunca dedikodu ve senaryonun yazılmasına yol açan tek kişi var...
Hiddink’in “Beraberlik bize yeter” açıklamaları sahaya sürdüğü kadroya da yansımıştı. Fikstür avantajını Belçika karşısında alacağı bir puanla sürdürmeyi planlayan Hiddink’in düşüncesi, orta alanı topa hükmetme becerisine sahip iki Selçuk ve Emre ile kontrol edip, ilk kez denediği yeni savunma kurgusunda birinci bölgenin yükünü hafifletmekti. Ancak maçın hemen başında yediğimiz gol ve 15 dakika içinde kalemizde yaşadığımız iki ciddi tehlike, kazanmayı bizden daha çok isteyen rakibin iştahını kabartmaya yetti. Bu süreçte özellikle duran ve yan toplar hesaplarımızı bozacak kadar tehlikeli oldu.
Kendi planlarımızı uygulamaya fırsat bulamadan maça yenik başlamak ve skoru istediğimiz noktaya getirmek için ekstra işlere ihtiyaç duyduğumuz anda, sahneye Arda çıktı. Leekens’in en çok çekindiği Arda, öyle kritik bir anda Burak’ı golle buluşturdu ki, hem takımının kırılma noktasındaki direncini geri çevirdi, hem rakibin kimyasını bozdu.
İstediğini yapamayan rakibin, özellikle orta alanda başvurduğu sertliğe, hırçınlığı ile ünlenen Emre, Sabri ve diğerlerinin aynı tarzda yanıt vermemesi, Hiddink’in ay-yıldızlı takıma kazandırdığı en önemli artı idi kuşkusuz.
İkinci yarı iki takım