Pekçok insanın aklından geçeni deneyimli spor hukukçusu Kemal Kapulluoğlu seslendirdi.
“Kurunun yanında yaş da yanmasın” derken, niyetinin herhangi bir kulübün küme düşmesini engellemek değil, Türk futbolunun şike soruşturması sürecini en az zararla atlatmasına katkı sağlamak olduğunu söyledi.
Şiddet Yasası çıktıktan sonra Futbol Disiplin Talimatları’nda yapılması gereken düzenlemelerin geciktiğine dikkat çekti.
“Suçlulardan ziyade masum insanlar ve kurumlar cezalandırılmasın” uyarısında bulundu.
Bu öneriye sağduyulu yaklaşanlar da oldu, “Falanca takımı mı kurtarmaya çalışıyorsunuz?” eleştirisi yöneltenler de!
Ne dedi Kapulluoğlu?
“Disiplin talimatının küme düşürmeyle ilgili 55. maddesi ‘Şike ve teşvik olayına karışan kulüplere eksi puandan başlamak üzere, küme düşürmeye değin bir dizi yaptırım uygulanır’ diye düzenlensin.”
Mucize gibi görünen turu geçebilmek için yapılmaması gereken ilk şey neydi? Gol yememek. Trabzonspor ne yaptı? Benfica gibi hızlı hücumu seven bir takım karşısında daha ilk dakikalardan itibaren alarm veren savunmasında gerekli önlemleri almakta gecikti. Önce Saviola, ardından Witsel denedi, nihayetinde 19. dakikada Nolito cezayı kesti. Böyle bir maçta taç atışından gol yiyorsanız vay halinize!
Şenol Güneş “hem defansif hem de ofansif oynayacağız” derken herhalde bunu kastetmemişti!
Bordo-mavili takımın göze batan en büyük sorunu savunmadan çıkarken kaptırdığı toplardı kuşkusuz. Rakibin bu bölgede yaptığı baskı karşısında Zokora ve Colman’ın, arkadaşlarına yardıma gelmeyişi sayısız top kaybına yol açtı. Dolayısıyla temsilcimizin her atak başlangıcı Benfica için kolay elde edilmiş hücum organizasyonlarına dönüştü.
Savunma ile orta alan arasındaki derin boşluk hücumda da istediklerini yapmasını engelledi Trabzonspor’un. Oysa birden fazla gole ihtiyaç duyan bir takımın topa daha çok hükmetmesi ve kanatları etkili kullanması gerekiyordu. Serkan bu anlamda istekliydi.
Gol için Burak’ın yanı sıra Henrique’yi de rakip savunmanın arasına yollayan Şenol Güneş, Powel Brozek ile
Trabzonspor açısından oldukça zor bir sınav. Gol için acele etmek, bordo-mavili takımın erken havlu atmasına yol açabilir. İlk maçta da görüldü ki, Benfica oyuna istediği tempoyu verebilen, hücuma hızlı ve çok adamla çıkabilen bir rakip.
Dolayısıyla Trabzonspor savunma güvenliğini asla riske etmemek durumunda. En azından ilk yarıyı gol yemeden bitirmek zorunda. Bu karşılaşmada en önemli görev orta alanın olacak. Colman’ın yükünü hafifletmek Adrian ve Zokora’ya düşecek. Bu bölgede top mümkün olduğu kadar bizde kalmalı.
Şenol Güneş’in gol planları her ne kadar Burak’ın üzerine kurulsa da Henrique’nin bu kez inisiyatif alması şart. Kontrollü oyunda Serkan’ın sağ kanattan yapacağı bindirmeler ve Celustka’nın Henrique’nin kullandığı koridora atacağı toplar önemli. Alanzinho bireysel yeteneklerini kullanarak hücuma katkı sağlayabilir. Benfica’nın Burak’a özel önlem alacağı kesin. Golcü oyuncu enerjisini doksan dakikaya yaymalı. O yorulursa, Trabzonspor için şampiyonlar liginde yola devam etmek hayal olur. Tur için anahtar sözcükler, sabır ve minimum hata.
Türkiye bir aydır şike ile yatıp, teşvik ile kalkıyor. Her gün yeni bir iddia, her hafta sürpriz gözaltılar.
Bu günlerde komşu da aynı dertten şikayetçi.
Ancak tepki vermekte daha hızlı.
Top yekün iflastan Alman ağabeyin son andaki müdahalesi ile kurtulan Yunanistan, şike konusunda hayli cesur.
Gerçi soruşturmada adı geçen kulüpler ve yöneticileri “çerez” sayılabilecek cinsten ama, olsun!
Önemli olan UEFA Başkanı Platini’nin anlamlı(!) ziyaretinden sonra gösterilen kararlılık ve sergilenen tavır!
Ne yaptı Yunan Futbol Federasyonu?
Öncelikle şunu söyleyelim. Haftalardır futbolun sevimsiz yüzünü konuştuktan sonra topun santraya konulması ve oyunun gerçek aktörlerinin sahne alması, gerçekten özlediğimiz bir keyifti. Maçın adı, nerede ve kiminle oynandığı hiç önemli değildi.
Ya, ortaya konan mücadele, skor ve umutlar? İnanın sahadaki alın terinin bir damlası bile, futbolun geleceğini karartan her türlü kirli senaryo ve iddianın üzerini örtecek kadar değerliydi.
Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme turunun en zor kuralarından birini çeken Trabzonspor da dün gece Benfica karşısında gücü ve kapasitesi oranında futbolun emeğe dayalı değerlerini ortaya koymaya çalıştı.
Yarıya yakını yenilenen kadrosu, uzun zamandır birlikte oynamanın sıkıntısını çekti. Değişen taşların uyumsuzluğu ön plana çıktı. Hele karşısında kısa sürede sonuca gitmeye odaklı, Portekiz liginin üst düzey takımlarından biri olunca, düşündüklerini yapmaktan çok rakibi engellemek gibi vazife çıkardı ki kendine, bu oyun tarzı tüm inisiyatifin Benfica’ya geçmesine yol açtı.
Umut Bulut’u arayacaklar
Rakip beklendiği gibi ilk dakikadan itibaren baskılı başladı oyuna. Perez ve Saviola ile kanatları etkili kullanıp, orta alanı çabuk ve kısa paslarla
Fenerbahçe, Futbol Federasyonu’na soruyor; “Süper kupa finalini hangi gerekçelerle ertelediniz? Yasal dayanağınız ne?”
Sarı-lacivertli kulübün iki amacı olabilir.
Bir; maçı oynamakta kendi açılarından sakınca olmadığı yolunda kamuoyu oluşturmak, federasyonu baskı altına almak.
İki; federasyonun talimatlara aykırı davrandığını gösterip, şike konusunda verilecek kararların sağlıksız ve hukuki temelden yoksun olacağı izlenimini yaratmak.
Varılmak istenen nokta her ne ise...
Karşımızda bir gerçek var.
Soruşturmada adı geçen kulüplerden Beşiktaş “aklanıncaya dek” kupasını iade etmiş.
Hadi biraz da şeytanın avukatlığına soyunalım. Şike ve teşvik soruşturmasında gizlilik kararı var ya!..
Diyelim ki, konunun tüm unsurları yasağa uydu. Basına en ufak bir bilgi sızmadı, gazeteler çarşaf çarşaf telefon konuşmalarını yayınlamadı, kimse kimsenin ne ile suçlandığını öğrenemedi! Polis ve savcılık ifadeleri alındı, mahkeme bazı zanlıları tutukladı, kusursuz gördüklerini serbest bıraktı.
İddianame aşamasına kadar herkes “gizlilik” ilkesine özen gösterdi.
Böyle bir ortamda eleştirilerin hedefi haline gelen Futbol Federasyonu, herhangi bir kulüp veya kişi ile ilgili karar verebilir miydi?
A takımını küme düşürüp, B kulübü başkanını futboldan men edebilir miydi?
Yanıt belli; hayır.
Peki, peşi sıra yeni şoklar yaşanırken, resmi kanallar tarafından açıklanmayan, ancak her nasılsa medyanın eline ulaşan bu bilgilerin doğruluğu nasıl teyit edilecek?
Beş sezon önce Denizli deplasmanında kaçan şampiyonluk ağır bir travmaya yol açmıştı Fenerbahçe camiasında.
Ardından Trabzonspor maçı ve trajik final.
Üçüncüsüne tahammülü yoktu Aziz Yıldırım’ın. Yoktu da, Trabzonspor’un dokuz puan gerisinden gelip ipi göğüslemek neredeyse mucizelere bağlıydı.
Bavulunu hazırlayan Aykut Kocaman ilk yarının son maçında Sivasspor’u yenmese, gitmişti. Alex ipleri koparma noktasına gelmiş, takım kupadan elenmiş, futbolcular arasındaki huzursuzluk had safhaya ulaşmıştı.