En iyi maçıydı

23 Kasım 2011

Maç öncesi Moskova’dan gelen tatsız haber, Trabzonspor için bir gerçeğe işaret ediyordu. Avrupa’da yola devam edeceksen, artık kendi göbeğini kendin keseceksin. CSKA’nın kendi sahasında Lille’ye yenilmesi tüm hesapları alt üst ederken, Trabzonspor'un son iki maçtan puan çıkaramaması, bırakın Şampiyonlar Ligi'ni, UEFA Avrupa Ligi'ne de veda etmesi anlamına gelecekti ki, Inter galibiyetiyle başlayan maceranın kabusa dönüşme olasılığı hiç de az değildi.
Avni Aker’deki sınav öncesi grupta üç takımın 5’er puana ulaşması, bir anlamda Trabzonspor için bir baskı unsuru, stres ve gerilim demekti. Üstelik rakip, temsilcimize kaybettiği o maçtan sonra üst üste 3 galibiyet alarak sıkıntılı günleri geride bırakmış ve gruptaki diğer takımlara göre son derece rahat bir konuma gelmişti.
Trabzonspor böyle bir atmosferde gerçekten beklenenin çok üzerinde bir performans sergiledi. Şampiyonlar Ligi'nde şu ana kadar oynadığı en iyi maçtı.
Takım halinde iyi mücadele etti, oyunun genelinde disiplinli ve kontrollü idi. Yediği erken gole karşın motivasyonunu kaybetmemesinin karşılığını almakta gecikmedi. Halil’in eşitlik sayısı sonrası daha dirençli ve dişli rakibiyle başa baş savaşan bir takım

Yazının Devamı

Futbolun sesi Silivri’den duyulur mu?

19 Kasım 2011

Kabul edelim, Şiddet yasasıyla şikeye öngörülen cezalar abartılı idi. Her ne kadar şu an cezaevinde tutuklu bulunan bazı kulüp yöneticileri yasa hazırlanırken aktif rol oynayıp sınırları belirlemiş olsa da, kaderin cilvesine bakın, kapısı ilk çalınan yine onlar oldu.
Sporda şikeye, şiddete ve ayrımcılığa karşıyız.
Lakin bu ülkede tezgahtan baklava aşıran çocuğa 20 yıl hapis cezası isteniyor.
Düşünce özgürlüğü hiçe sayılıyor, insanlar yıllarca demir parmaklıklar arkasında yargılanacakları günü bekliyor.
Adalet sisteminin toptan sorgulanması gereken böyle bir süreçte, geçici çözümler üreterek bazı insanları imtiyazlı konuma getirmeye çalışmak ise vicdanları yaralıyor.
Gelin görün ki, futbol denen oyun geçmişte yaşanan onca kavga ve gürültüye karşın gerektiğinde düşmanları bile aynı safta toplayıp ortak hareket ederek siyaseti zorlayabiliyor. Altı ay önce altına imza koydukları yaptırımların hafifletilmesi için baskı unsuru oluşturabiliyor.
Eee, kaz gelecek yerden tavuğu esirgemeyen siyasetçiler de “istemem yan cebime koy” misali önce burun kıvırıyor, ardından önemli bir oy potansiyeli olarak gördükleri futbol üzerinden geleceğe yatırım yapıyorlar. Alan memnun, satan

Yazının Devamı

Kaybedene yazık olurdu

19 Kasım 2011

İlk 25 dakika Mersin kalesine tek şut bile atamayan Trabzonspor, ilk yarı boyunca kendi düşündüklerini yapmaktan çok rakibin etkili oyununa önlem almaya çalıştı. Önde Nobre’nın çabukluğu ve Moritz’in fırsatçılığından yararlanmak isteyen, sağ kanattan Ben Yahia ve Erhan’ın bindirmeleri ile ceza alanı içinde pozisyon üretmeyi planlayan ev sahibi takım, çeyrek saatlik bölümde çok ciddi iki tehlike yarattı. Kaleyi gördüğü anda topu hedefe nişanlayan Moritz’in vuruşlarında Tolga’nın kritik müdahaleleri Trabzonspor’un kâbus görmesini engelledi.
Mersin’in orta alanı hızlı geçip topu rakip yarı alana taşırken hiçbir dirençle karşılaşmaması ilginçti.
Pres yapmayı sevmeyen, istese de beceremeyen Alanzinho ve Colman’ın bu bölümdeki performansının yanı sıra, Zokora’nın pas hataları bordo-mavililerin hücum düşüncesine sekte vuran faktörler oldu. Buna karşın Serkan’ın ofansif oyunu, zaman zaman Celutska’nın çizgiden getirdiği toplar Trabzonspor’u ileri doğru itmeye yetmedi. Tabii en önemlisi, Burak’ın başında sürekli iki savunmacının olması ve golcü futbolcunun istediği pozisyonları bulamaması idi. Yaptığı birkaç boş koşunun yanında iki kez topla buluşan ve şut denemelerinden sonuç

Yazının Devamı

Özerklik mi dediniz Sayın Kılıç?

12 Kasım 2011

Kitabına bakarak konuşursak, Bakan Suat Kılıç haklı. Lakin teori ile pratik farklı.
Gençlik ve Spor Devlet Bakanı Suat Kılıç, Cumhuriyet Halk Partisi'nin şike olaylarıyla ilgili verdiği soru önergesini yanıtlarken, federasyonun özerkliğine vurgu yapıp o klasik cümlenin altını çizmiş;
"Futbol Federasyonu özel hukuk hükümlerine tabi, tüzel kişiliğe sahip özerk bir kurumdur. TFF kararları üzerinde siyasi iradenin hiçbir şekilde tasarrufu söz konusu değildir."
Sayın Bakan sporla yeni haşır neşir olmaya başladığı için geçmişle pek ilgilenmemiş olabilir.
Özerk olduğu iddia edilen bu federasyonun hangi süreçlerden nasıl geçtiğini, siyasi otoritenin aba altından sopa göstererek kimleri federasyon başkanlığına getirdiğini, istemediği isimleri nasıl saf dışı bıraktığını Sayın Kılıç anımsayamayabilir.
Hiç uzağa gitmeden ve hafızaları fazla zorlamadan birkaç örnek verelim.
Üniversite mezunu olmayanlara kapatılan federasyon başkanlığı yolunun, ancak Anayasa Mahkemesi kararı ile açıldığı tek ülke Türkiye'dir.

Yazının Devamı

Tarihi fark kaçtı

7 Kasım 2011

Beşiktaş ile birlikte en yoğun maç trafiği yaşayan ikinci takım Trabzonspor. Lige iyi başlangıç yapamamasına karşın, son yedi haftadaki performansı bir hayli dikkat çekici bordo-mavili ekibin. Neredeyse üç günde bir maç oynayarak bu periyotta 17 puan toplamak ve yarışın içinde kalmak, küçümsenecek başarı değil.
CSKA Moskova önünde bir hayli yıpranmasını da göz önüne alırsak, dün Kayserispor’dan alınan üç puan bu nedenle daha anlam kazandı diyebiliriz.
Trabzonspor’un işini kolaylaştıran en önemli faktör, rakibin oyun sistemi idi. Şota’nın öğrencileri ofansif futbolu benimserken, savunmayı ihmal edince Trabzonspor’a tarihi bir skor yakalama şansı doğdu. Hiçbir dirençle karşılaşmayan Alanzinho, Colman ve Zokora orta alanda cirit attı. Celustka soldan, Serkan ve Halil sağ kanattan yaptığı bindirmelerde isabetli toplar kesmelerine karşın, bitirici vuruşu yapma becerisindeki noksanlık Trabzonspor’un oyununun karşılığını almasını geciktirdi.
Ev sahibinin 28. dakikada bulduğu gole değin sayısız fırsattan yararlanamaması, ancak konsantrasyon bozukluğuna bağlanabilirdi. Burak’ın ilk golünde yardımcı hakem Cem Satman’ın pozisyonu devam ettirmesi örnek karardı. Devamında CSKA

Yazının Devamı

Alex, Dürüst ve Balıkesirsporlu garibim Onur!

5 Kasım 2011

Bağıranın hakkını aldığı, güçlünün sözünü geçirdiği, garibanın ezildiği bir futbol ülkesinde yaşıyoruz.
Kurallar, adamına göre uygulanıyor.
Cezalar, karşındaki kulübün büyüklüğüne göre biçiliyor.
Dolayısıyla adalet terazisi zaman zaman şaşıyor, şaşırtıyor!
Dün de böyle idi, bugün de... Yarın farklı mı olacak? Hiç sanmam.
İşte son dönemlerde tanık olduğumuz üç olay, üç karar.
Galatasaray ikinci başkanı Ali Dürüst, Gaziantepspor maçından sonra hakem Abdullah Yılmaz’ı ve MHK’yi hedef alan çok ağır açıklamalar yaptı.

Yazının Devamı

Kötünün iyisi

3 Kasım 2011

Sahadaki ve kulübedekilerle birlikte Trabzonspor’un maksimum düzeyde verim alabileceği oyunculardan kurulu bir kadro vardı Avni Aker’de.
İlk kez sakat, cezalı ve formsuz gibi mazeretleri yoktu temsilcimizin. 15 gün önce Moskova’da aldığı yenilginin rövanşı öncesi eşitlenen gruba adeta yeniden başlayan Trabzonspor açısından kuşkusuz önemli bir avantajdı bu tablo.
İlk maçtan çıkarılacak ders belliydi. Canımızı fena halde yakan Doumbia ve Vagner’i ne pahasına olursa olsun durdurmak. Yani mümkün olduğu kadar bu ikilinin topla buluşmalarına engel olmak.
Tabii bu arada araya koşular yapan Dzagoev’i de unutmamak.
Trabzonspor’un önceliği gol yememek olduğu için 90 dakika disiplinli oynamak ve Şampiyonlar Ligi’nde ilk defa forma giyecek Burak’a güvenmek zorundaydı. Orta alanda Colman’ın yanı sıra Serkan’ın pres yapması CSKA’nın hücumcuları ile bağlantısını kesmek adına önemliydi. Bu iş bölümü Zokora’nın da yükünü hafifletecek, Halil ve Adrian’ın ofansif yönünü güçlendirecekti. İlk yarı boyunca Trabzonspor savunması Doumbia ve Vagner’i birer kez kaçırdı. İlkinde Giray, ikincisinde kaleci Tolga’nın müdahaleleri çok kritikti. Buna karşın temsilcimizin tek ciddi atağında Burak’ın

Yazının Devamı

Yaşasın Cumhuriyet!

30 Ekim 2011

Bugün (dün) Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 88. yıldönümü. Son dönemlerdeki terör saldırıları, Van’daki deprem felaketi derken, en anlamlı bayramımızın coşkusunu, ilk kez doyasıya yaşayamadık. Resmi törenler iptal edildi. Kutlamalar da ha keza. Oysa en gereksinim duyduğumuz günlerde ulusça bütünleşmek için ne kadar anlamlı bir fırsattı!..
Hadi devlet büyüklerimiz böyle buyurdu. Peki ya Futbol Federasyonu?.. Gaziantepspor Kulübü?.. Trabzonsporlu yöneticiler?.. Çok mu zordu sahaya “Yaşasın Cumhuriyet” yazılı pankart ile çıkmak? Veya hakemin düdüğünden önce statta bir kutlama anonsu yapmak? Polis haftasını, Dil Kurumu’nun yıldönümünü, Esnaf Derneği’nin kongresini unutmayanlara sözümüz. Ayıp ettiniz! Sorarım size; başka hangi günü anımsayacaksınız?

Güneş’in tercihleri
Şenol Güneş’in Burak ve Volkan Şen’i Gaziantep’e getirmeme kararına saygı duymak gerek. Demek ki hocanın önceliği ligimiz değilmiş. Bu iki oyuncunun yokluğuna cezalı Zokora’yı da ekleyince, kağıt üzerinde favori görünen takım, hafta içinde Galatasaray’ın fiyakasını bozan Gaziantepspor oluyordu kuşkusuz. Kanatları iyi kullanan, önde Muhammed - Olcan uyumuyla her an golü koklayabilen, orta alandan kaptığı

Yazının Devamı