Londra’nın en yeni ve en havalı kulüp ve oteli The Ned’deyiz. Açılış gecesi, Sean Connery’nin başrolünde oynadığı en önemli Bond filmlerinden “Goldfinger”da James Bond’un kovalama sahnesine ilham
olan banka kasasının önünde uzun bir sıra var.
Böyle açılış görülmedi!
Önümüzde Owen Wilson bekliyor, o sırada içeriden York Düşesi Sarah Ferguson ve kızları Prenses Eugenie ve Beatrice çıkıyor, biraz ileride Net a Porter’nin kurucusu, şimdi Farfetch’in başına geçen Natalie Massenet fotoğraf çekiyor, görevini haziranda Edward Enninful’a devretmeye hazırlanan İngiliz Vogue dergisinin yayın yönetmeni Alexandra Shulman da o sırada çektiği fotoğrafı Instagram’da paylaşıyor. Sadece modadan değil, film dünyasından da yıldızlar dikkat çekiyor: Eddie Redmayne, Woody Harrelson, Stanley Tucci gibi.
Kapıda Soho House’ların kraliçesi Vanessa Xuereb karşılıyor, içeride Wallpaper
Nick Jones’un keşfi
Zaten son bir haftada Financial Times’dan Wall Street Journal’a, Wallpaper’dan İngiliz Vogue’e hangi uluslararası yayını sosyal medyada takip ederseniz edin, göreceksiniz, timeline’da tek bir mekanın adı geçiyor: The Ned. Soho House ve Sydell Group’un Londra’daki yeni projesi. Herkes hemfikir: Böyle otel açılışı görülmedi!
Bütün bunlar tesadüf eseri olmuyor tabii. Sir Edwin ‘Ned’ Lutyens imzalı, tarihi banka binasını önce Soho House’ların kurucusu Nick Jones keşfediyor, sonra Soho House’ların büyük yatırımcısı Ron Burkle’a projeyi götürüyor, Ron Burkle da yine büyük yatırımcısı olduğu Sydell Group’u ve CEO’su Andrew Zobler’ı projeye dahil ediyor. Zaten 12 katlı, dokuz restoranlı otelin büyüklüğünü görünce neden iki farklı grubun bir araya geldiğini daha iyi anlıyorsunuz. Boşuna Nick Jones, “Şimdiye kadar yaptıklarım sanat filmiydi, bu ilk gişe filmim” demiyor. Hasılat rekorları kıracağını öngörüyor.
Sydell Group otel ve restoran işletmeciliğinde çok başarılı. Nomad otellerinin içinde yer alan Nomad restoranın şefi Daniel Humm’ın Eleven Madison Park adlı restoranı bu yıl dünyanın en iyi 100 restoranı listesinin birincisi seçildi.
Soho House ise dünyada bir araya getirdiği kitleyle, yarattığı etkiyle ve tabii eğlenmeyi bilmesiyle ve bunu en iyi şekilde duyurmasıyla tanınıyor. İşte o yüzden, iletişimin başına Soho House’dan Jenny Harris transfer oluyor.
Sabaha dek parti
Gece Cecconi’s, Millie’s Lounge, Malibu Kitchen, Kaia, Zobler’s Delicatessen ve Cafe Sou’da oturmalı yemekle başlıyor. Yemek sonrası Gareth Malone, Nickel Bar’da dev bir koroyla şarkılar söylüyor, derken bütün davetliler hep bir ağızdan “Hey Jude”u söylemeye başlıyor. Arada da bol bol James Bond müziği çalıyor.
Daha sonra Tinie Tempah sahneye çıkıyor. Hemen arkasından daha yeni albümü yayınlanan Take That’in solisti Gary Barlow, sonra da Soho House İstanbul’un açılış partisinde izlediğimiz Paloma Faith çıkıyor sahneye. Yemek sonrası ise Nick Grimshaw, The Vault’da set başında ve parti sabaha kadar devam ediyor.
Ertesi gün, sesler kısılmış, sabaha kadar eğlenilmiş olsa da, sabah erkenden çalışmaya başlayarak hayat devam ediyor. Başarılı bir açılış sonrası olması gerektiği gibi. Hiçbir iş dışarıdan göründüğü kadar tatlı değil. Özellikle de bütün gün çalışıp, akşam hem iyi görünmek hem sosyalleşmek zorundaysanız. Neyse ki yüzlerdeki “Nasıl yetişecek?” endişesi yerini “Dün geceyi de başarıyla atlattık” rahatlığına bırakmış durumda. Nasıl olmasın? Binayı gezmeye gelen takım elbiseli bankacılar kendileri için yaratılan bu dünyayı keşfetmeye son derece hevesli.
Otel ve kulüp, 2 Mayıs’tan itibaren resmen açılıyor. Bakalım, The Ned’i açılış gecesi gibi şaşaalı günler bekliyor mu?