Özhan Canaydın’ın sessiz sedasız yaptığı bir devrim bu. Verip de tuttuğu sözlerden biri de. Yalçın Granit’in başkanlığı ve onun başkanlığındaki Galatasaray Basketbol Yönetim Kurulu. Bir ilk, olması gereken bir ilk, ama başarılı olunamazsa da ilk ve son olabilecek bir ilk.
Soruyorlar, bu model nereye kadar. Açık, açık buraya kadar. Hatta açık, saçık Ülker ile Efes’e kadar. Efes’in pas geçtiği Arda ve Ülker’in pişsin diye verdiği Muratcan’ın yanına oraların yabancılarından basketbola daha yabancı yabancılarla Efes ve Ülker’i yenebilir misin? Bir maçlık belki ama, bir seride onları geçmeyi deneyebilir misin? Model doğru, o modelin başkanı da, onun yönetim kurulu da doğru. Hatta menajeri, profesyonel yöneticisi, coach ve ekibi de doğru. Herkesin doğrusu olmasa da, başkan ve yönetim kurulunun doğrusu olarak doğru. Peki basketbolcusu. Onlar da ne kadar para, ona göre ara cinsinden.
Granit, benim olduğum yerde hedef üçüncülük olur mu diyor. Olmaz tabii. Ama bu kadroyla da üçüncülükten yukarısı olmaz. Yalçın abinin işi zor. Bir kötü, bir iyiyle bağlayalım. Kötüsü, futbolda olmayan para, basketbolda olur mu? İyisi de, mesela geçen seneki başkan sayın Cansun. Yanlış anlamayın Galatasaray Spor Kulübü başkanından, Galatasaray’ın futbol takımı menajeri gibi başkan olur mu? Hiç olmazsa Canaydın, Galatasaray Spor Kulübü başkanı gibi. Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray’ın futbol kulübü gibi durması ama Canaydın’ın, Galatasaray’ın basketbol kulübünü de kurması. Ne diyelim, yarın ola hayrola ama inşallah hayır olmaya...
Ortega için hep başkaları konuşmuştu. Konuşmayan da kalmamıştı. Nihayet kendi de konuştu. Konuşturan Mehmet Çiftçi, konuşturtan da Milliyet. Senenin başında, senenin hatta senelerin röportajı yapıldı bile. Ariel Ortega ile. İşte röportaj dediğin böyle olur ve olursa da Gualambalı ile böyle Ledesma’da olur.
Turizm içinde turist olarak bulunduğunuzdan (sizin ifadeniz) daha çok bulunduğum için, turizmin içinde turist olarak bulunandan daha çok bulunan bir turizm bakanı bulunamadığı için ve şart mıydı sizin bakan olmanız, bunu anlayamadığım için. Evet, bu köşenin içindeki şu köşecik bugün de sizin için.
Beş milyon iki yüz yirmi dört bin sekiz yüz on üçüncü turist, Antalya havalimanına indi diyorlar ya, ya da demiyorlar mı. Hani uh, ah aç adam, bir uçak dolusu aç adam gibi... Yiyerek, içerek değil (all inclusive çünkü), yalnız mıçarak (tuvaletler paralı) Türkiye’ye para bırakanların hikayesi yani. Sayın bakan, bu ülkenin (Türkiye) sınırlarına nöbetçi de koysanız, gelen geçeni sövün, girmek isteyeni de dövün de deseniz, yine de bu ülkeye 5.5 - 6 milyon kişi girer, ama çaktırmadan girer, ama sızarak girer, ama yine de girer. Bu ülke, turizmin içinde turist olarak bulunandan daha çok bulunan bir bakanla da dünyanın ilk beşine girer. (Diğerleri Amerika, Fransa, İspanya, İtalya) bilmem anlatabildim mi? Daha doğrusu ben anlatabildim de...
Her nerdeysen ve her kimleysen, hani bana bir yılbaşı hediyesi vermiştin. Ya o, ya biz vardı ya... Ben de onları seç, beni pas geç demiştim. Şaşırmıştın. O desen (yani ben), onlar olmayacaksa, onlar de, o (yani ben) burda nasıl olsa. En’ler vardır ya her yılbaşı yazılan. O anlatılan gün, en hatta en, en, en dağıldığım gündü. Senin için müthiş bir 2003 olsun. Ve 2003’te ne istersen o olsun.
Sonra siz...
Sizin için de veya sizler için de 2003’deki her gününüz, 2002’deki her dününüzden daha iyi olsun.
Sayın Özhan Canaydın
Galatasaray Başkanlığı’na aday olduğunuzda ilk CNN Türk’teki PİVOT’a gelmiştiniz. Basketbolcuydunuz ve bir basketbol programını tercih etmiştiniz. Bitirirken başarılar dilemiş, başkan olursanız tekrar gelin demiştim. Siz de söz vermiştiniz. Galatasaray Başkanı sözünü tutar, tutmalı da... Pivot seçim öncesi size şans getirmişti. Bakarsınız yine getirir. Öyle de ihtiyacınız var ki... Sevgilerimle. Bilgin Gökberk
Bu kadar öfke neden... Bu kadar kin... Bu kadar küfür, bir o kadar da nefret... Üstüne üstlük o kadar tehdit, o kadar da hakaret... Altı üstü bir yorumdu o... Hani paltonun Lucescu tarafından Tümer’in omuzuna konulması bence yorumlanışı. Üstelik böyledir dememiştim. Hatta böyle değildir, mutlaka öyledir demiştim. Ve eklemiştim. Peki ya öyle değilse de böyleyse... Yazı belliki internete verilmiş. Ve organize halde protesto edilmiş. Tepki iyi tabii... Olmalı da... Ama bu şekilde mi olmalı...
SERİ İLANLAR
Pazartesi - Çarşamba 09.30 - 10.00 Radyo D’de
Cuma’ları ise Milliyet’teyiz (Başka şubemiz yoktur.)
İmza: Köyün Delisi
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010