Saat daha 18.30 falan. Galatasaray 18'i, Konya'da ısınıyor. "3 - 5 - 2'ye dönüyor hoca galiba" diyor aniden bizden biri. Üstelik bana. Bana ne diyorum" ben de, "Dönsünler". İstersen Ömer'i (Üründül) ara, ona söyle. Hani daha ilerlemiş şekli de birkaç gün önce söylemek herhalde bunu. "Her an 3 - 5 - 2'ye dönebilirler" hani. Sanki hepsi birer Lippi. Galatasaray'ı çözmeye Konya'ya gelmiş bir sürü bizim Lippi. İşte aniden sıkılıyorum. Nasıl olsa Rıdvan da var, Halil de var ya. Maçı bırakıp, işte girdim bile Konya'ya.
Geçen sene seçim öncesi Milliyet'le "TIR"lamıştım bu Konya'yı yine. Erbakan'sız sanki rahatlamış şehir. Konyalı da tabii. Bir yaşındaki Hilton'u, bir yaşındaki Konya'nın "Akmerkez"i Massera'sı ve tabii Mevlana'sı ile yırtmış Konya tabii. 60 - 70 binlik üniversitesi, şehir içinde bir başka şehir gibi... Mesela sağımdaki bizim küçük Erhan (Telli), daha ikinci saniyede (dakika değil), "Bülent sağda oynamaz ki" diyor. O da sanki sağımdaki küçük Lippi gibi. 55'te gol gelir diyen de var bizim Lippi'ler arasında, Baliç girmeli diyen de. Galatasaray üç puanla Konya'dan çıkamaz diyen de. Ya da mesela "Bu 11'le de çıkılmaz ki"... Terim'in işi zor vallahi. Bizim Lippi'lerin daha da zor. Gerçi bence de iki günlük Petre, bir günlük Bratu ile hatta sakatlığı yeni biten Abdullah ile, daha doğrusu üçünün aynı anda bulunduğu bir 11 ile bir lig deplasmanı öyle riskli ki. Ama risk denince de Terim belki de ilk aklımıza gelen biri değil mi ki? Mesela Ergün de 18'in dışında, mesela Batista da. Mesela Prates 11'in dışında, Volkan da mesela. Tamam, Şampiyonlar Ligi başlıyor. Dinlendiriliyorlar belki. Ama işte dillendiriliyorlar da...
43'ü biraz geçe gibi, Konya 10 kişi kalıncaya kadar bir Frank de Boer vardı Galatasaray'da o kadar. Ya da işte bütün Galatasaray bu kadardı. Vallahi hiç oynamıyorlardı, ya da "hiçi" oynuyorlardı. Terim, takımla da çok oynuyordu. Ya da Terim "hiçi" oynatıyordu işte, bizim Lippi'ler uyanmasındı işte...
Ve tabii işte bir tek Frank de Boer'la 10 kişilik Konya'ya bile dakika 75 küsüre kadar. Bağlayalım. Belki maç kadar şehir var. Belki Konyaspor kadar da Konya var. Ama iyi ki Hilton'u var, Massera'sı var. İyi ki üniversitesi, Mevlana'sı var. Ve Galatasaraylılar için iyi ki maçtan çok Konya var. Dedim ya nasıl olsa Rıdvan da var, Halil de var, Erhan da var.
SPOR
Zaferin yolu bir!
At yarışları
Avrupa ligleri
Potada taç günü
İKİNCİ LİG PUAN DURUMU
ABD tam gaz
Esinduy'a son görev
İki hafta Dursun!
Değişen bir şey yok
Sabri paniği
Çaylar Raphael'den: 1-0
Rus dersini aldı
RÜŞTÜ bilmecesi
Schumi kendine geldi
İSTANBULSPOR çelme yedi: 3-3
Adanaspor rotada: 2-1
Körfez gaza bastı
Gurbetçilerin zor haftası
Üç güreşçimiz ikinci turda
Mücadelenin önemi
Sağım solum Lippi dolu
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010