Rent a otobüs

     Milli Takım Dünya üçüncüsü olmuştu. Olağanüstü bir sonuçla karşılaşmıştık. Olağanüstü de karşılamalıydık. Efes Pilsen, ben para veririm dedi. Dedi ama sorun yanlız para değildiki. İşin içinde valilik, belediye, TRT de vardı. Üstelik Şükür otobüsün en önünde, Ulusoy, Taksim'in damında, küs olduğu bakanı hemen yanında, Tarkan da hemen onun yanındaydı (her an herşey olabilirdi). Yine de Tuncay Özilhan parayı bastırdı. Bu şov kaçmazdı.
     Sonra uçak indirildi. Döner ekmekler uçağa kadar getirildi. Herkes otobüse bindirildi (hatta uzun süre bindirilemedi). Milli Takım canlı yayındaydı. Tabii otobüs de. Tabii o otobüsün sahibi de. Yani Efes Pilsen de. Paralar geriye dönmeye başlamıştı bile. Sonrasını biliyorsunuz zaten. Galatasaray'ın bir seneliğine basketbol takımına verdiği parayı (belki de fazlası), Yeşilköy - Taksim arasına saçmışlardı. Ama işte İstanbul'un trafiği. İşte TRT'nin yayını. Özilhan ve ekibi zaten mutluydu, daha da mutlu olacaklardı. Neredeyse zil takıp, oynayacaklardı. Amaaaan trafik, canıııım trafik.... Onu ilk gördüğümde sormuştum. Milli Takıma çok para verdin, gidişine de, dönüşüne de. Peki ne zaman geri aldın ? Otobüs daha Bakırköy'e gelmeden demişti Özilhan. Her konuşmamızdaki canayakınlığı ve sempatikliğiyle. Evet, verdiğini bu kadar çabuk almıştı. Hatta belki üstüne bile almıştı...
     
     Ne Asmalı Konakmış be
     Oralarda sponsorlara din ve devletle kavga etmeyin denir. Kiliseler de etkilidir. Paralar da kültüre, sanata, spora verilir. Yıllardır işte, mesela Eczacıbaşı, işte mesela Efes Pilsen veya işte diğerleri bizde de bu yolda gitmektedir. Kültür ve sanat (var mı ki ?) riskli bile olsa, işte mesela popüler müzik, işte mesela sinema, işte Asmalı Konak'tan Kapadokya'yı keşfedenlerin hikayesi. Bir tuhaf işte bu ülkenin ahalisi; hadi tuhaf olmasa da tuhafın orta hallisi. Üç önemli kültür veya sanat adamı sayın dense, cevap ya çok küçük bir azınlıktan hemen gelir, büyük bir çoğunluktan hiç te gelmeyebilir, ya da o cevabın ne zaman geleceğini bir Allah, bir de o sorulan bilir. Peki ya üç spor adamı dense (spor = futbol) işler değişir tabi. Akla hemen mesela Çavuşoğlu (hem zeki, hem akıllı), mesela Albayrak (hem sempatik, hem çok duygusal) veya diğerleri gelir. Tabii emek, tabii para, tabii zamanında belki başka şeyler (?) de vermişlerdir. Biri bir koyup belki hiç almamış, öbürü bir koyup belki üç almıştır. Ama işte isimlerinin de önünde veya arkasında "eski yönetici" göbek adları gibi yapışıp da kalmıştır. Ne demişti Özilhan; "Verdiğimi Yeşilköy'den Bakırköy'e gelene kadar aldım bile. Üstelik onların otobüsünün ne girmediği köy kaldı, ne de çıkmadığı..."
     
     O herhangi bir değil ki
     Din ve devletle ben de kavga etmek istemem tabii, etmem de. "Din" ve "devlet" çok gerekmedikçe demem de. Dün, bizim Ercan Güven, haftanın golünü atmış yine Gençlik ve Spor'a. Evet, gençlik ve spor. Yanyana gelince ne hoş oluyor. Ne hoş okunuyor da. Sonra önüne bir "genel müdür" konuyor. Gençlik ve Spor Genel Müdürü oluyor. Yani sayın Mehmet Atalay oluyor. Belli ki çok başarılı biri (sayın R.T.E. hep onu tercih ediyor). Belki ileride daha da başarılı olacak biri. Ama o herhangi biri mi ? Adı üstünde. Gençliğin ve sporun genel müdürü o. Doğru din ve devletle kavga edilmez. Ama gençlik ve spora din de girmez, devlet de girmez. Hadi dedikodudur diyelim. Peki dedikodu durup dururken nasıl giriyor ya. Evet, din ve devletle kavga edilmez. Ama din ve devlet kullanılarak da kavga edilmez.
     
     Uzakdoğu'dan yakın Batı'ya
     İşte milliler yine Fransa'dalar ya. Kore ve Japonya'da olanları da unutmadık ya. Ne derler 40 kişiyiz (ya da 41, 42, ne farkederki), hafta içi zaten sıkılıp, sıkışıp, sıkıp, sıkıştırılıyoruz. Haftasonu işte Nihat'la, Tugay'la, Emre'yle, işte Milli Takım ile, işte sporla rahatlıyoruz. Ama dikkat! Yavaş yavaş da rahatsız da oluyoruz. Peki şimdi sırası mı ya ? (Tam sırası) İşte dün Amerika, sonra Kamerun, sonra da Brezilya. Bunları sonra yazsana ya. Peki ya her şey taşındıysa Kore'den, Japonya'dan taa Fransa'ya ? Evet hepimiz sporla rahatlıyoruz. Ama son dönemlerde rahatlarken de oldukça rahatsız oluyoruz...
     
     İŞTE buna bayılıyorum. Önce cep'imi sol elime alıyorum. Sonra o sol elimdeki cep'im tarafından yönlendiriliyorum.
     İşte önce SMS
     İşte sonra mesaj
     İşte sonra yeni mesaj aç
     İşte sonra mesaj gir
     İşte sonra da yaz
     İşte yazdım bile.
     Seni seviyorum.
     Sonra da gönder.
     İşte gönderdim bile.
     Tabii made in Benden. Tabii cep'imden değil, tabii köşemden.
     
     SÜTAŞ, sanki dalgasını geçiyor. 10 no'lu ineğiyle ilk imzayı Ayraniç'e attırdı bile. Bence devam etmeliler. Bir sonraki "ayranı yok içmeye, tahtarevanla giderler ....." olabilir. Sucular daha da ileri gitmeliler. Boşverin Ayraniç'i, Suiç'i alın, hayallerinizin üstüne bir bardak soğuk su için...
     
     Galiba Özdemir Erdoğan'dı (evet oydu). Bir Amerikalı prodüktör Amerika'ya davet etmişti, ne tarz söylersiniz demiş, ya da tam böyle dememiş de bunu demeye getirmişti. O da işte mesela Elvis gibi de söylerim, işte Frank (Sinatra) gibi de söylerim. İşte Tom (Jones) gibi de, ve diğerleri gibi de .... Prodüktör biz onlarla çalışıyoruz zaten. Gibisini napalım. Keşke siz, siz gibi söyleseydiniz Mr.Erdoğan... Hido'nun 1, 2, 3 ve 4 no'lu pozisyonlarda oynaması ama gittikçe de oynayamaması (az süre alıyor). Sacramento'nun 1 no'sunda da, 2 no'sunda da, 4 no'sunda da Hido'dan iyisi var. Onlar yokken onlar gibi oynayacağına keşke 3 no'da oynasa da, Hido gibi oynasa. Sırası istemeden gelmişken. Ya da ben sırasını isteyerek getirmişken. Keşke Örs, eleştirileri dikkate alıp Hido'yu Efes'te de ve Milli Takım'da da 1 gibi oynatsaydı. Hido şimdi accayip 1 no oynardı. Milli Takım'da da, ABD'de de yer yerinden oynardı.
     
     SERİ İLANLAR
     İmza: Köyün Delisi




SPOR


HAYAT FUTBOL OLSA: 2-1
At yarışları
Avrupa Ligleri
Kupa canavarı
2. LİG puan durumu
Chicago’nun gözü Hido’da
Nihayet kazandık
Kaybetmeye alışık değilim
YENİ ÜS BODRUM
ÇİFTE NİKAH
BİR TAŞLA İKİ KUŞ
Trabzon'dan misilleme
SAMBACILAR ÇÖKTÜ: 0-1
BU ŞÖLEN KAÇMAZ
Sezon sonu indirimi!
Haber turu...
Mazhar - Fuat - Özkan
Rent a otobüs
Amerika'ya tezkere yok
Toulon'dan mesajlar
İhsan ağabey...