HANİ bilmecelerde hep o sandal ve o adam vardır. Yanında da kuzular, kurtlar, ve bir göl, ya da bir nehir, ya da bir bilmemne, bilmece ya... İşte yine iki kurt (?) var. Bir de kuzu, bir de tabii o adam ve de o sandal tabii.
Soru da şu. O adam o sandalla üçünden ikisini yanına alarak karşı kıyıya nasıl ulaşabilir ? Hepsini de nasıl sağsalim ulaştırabilir ? 1) Önce kurdun (?) birini (Hangisi olduğu farketmez.) ve kuzuyu alsa, karşı kıyıya bıraksa, dönüp diğerini alsa, ya bıraktığı kurt o kuzuyu kaparsa ? 2) Önce kuzuyu götürse, başbaşa kalan kurtlar (?) ya daha da kurtlaşırlarsa (?) 3) Kurdun ikisini de sandala alsa, peki ya kalan kuzu kaçarsa ? Sonra işte biri bağırır. Önce bir kurtla (Hangisi olduğu farketmez.) kuzuyu götürürsün, kurdu bırakıp, kuzuyu geri getirip, diğer kurdu alıp ..... O onları götürür de, getirir de diye bağlayabilirim. Okan'a götürüp Okan'sız getirir de diyebilirim. Ya da belki en iyisi kurdun iyisi, Şam'daki değil Ankara'dekisi. Onlar giderken, o dönüyordu da...
Kurdun kuzusu bunlar
OKAN'ı kesinlikle satmam dediğinde Okan'ı çoktaaan satmaya karar vermişti bile. Satacağını da adının İlhan olduğunu bildiği gibi biliyordu da. Beşiktaş'ın, Galatasaray'ın sağı yoktu. Fener'in sağı olsa ne olurdu, ya da olmasa. Mesela işte solu vardı, üstelik çok solu vardı. Sol sola, kol kola oynuyorlardı da. (?) Sırf onlar almasın diye, onlar bir sağ daha bile alırdı. Cavcav bir göz istiyordu, Allah iki göz veriyordu. Hatta üçüncüsünü de.
İş, birbirlerini kızıştırmaya kalmıştı. Gerçi ona bile gerek kalmamıştı. Kendi kendilerine kızışmışlardı da. Kendilerine kızacaklarına birbirlerine kızmışlardı da. Pusluydu hava, pusluydu Ankara. İki kuzu gibi kurt, sağları kara, yok senin sağın benimkinden kara, yok benimki senden daha kara.
Bir kuzu kaç dolar ?
SONRASINI biliyorsunuz zaten. İşte galiba 1,6 milyon dolar (Vergiye tabi). İşte belki bilmemkaç daha dolar (Vergiye tabi mi ?). İşte üç futbolcu, biri Ali Cansun, bilineni, diğer ikisi pek bilinmeyeni, ama Cavcav tarafından bilineni. Gazetelere göre o ikisini de Gençlerbirliği Başkanı ismen istemişti. Demek daha önce üçer üçer ikisinden de bellemişti. Alt alta koyup toplarsak 3 - 3,5 milyon dolar. Bir de Okan'a vereceği (şimdi vermediği) 300 - 500 bin dolar. İşte dört milyon dolar. Bu kuzu gibi kurtlar oldukça kurt Cavcav'ın kasasına kimbilir daha ne dolarlar dolar.
BENİ bana anlatıyorlar. Ve sık sık anlatıyorlar. Ah be senin (benim) gibi bekar olmak vardı. İşte sallanan elimin ellisi. Zaten deli. Üstelik Radyo D'li. Yok Milliyet'in adı, yok CNN Türk'ün tadı. Bağırıyorlarda hep bir ağızdan "Herife bak yaaa. Bir de sık sık İtalya, daha ne istiyordum yaaa (O'nu). 9 Haziran'da yeniden doğdum ya. Ödüm kopuyor bu sefer soracaklar diye (Sonra da saldıracaklar diye). Mutlu musun yaaa ? Ne diyeceğim yaaa. Haziran'ın 9'unu 10'una bağlayan gece heryerde yine Pino Daniele çaldı. Tabii söyledi de. Tabii Köyün Delisi de. Yine O'nla geçen O'nsuz müthiş gecelerden biriydi de...
SAYIN Cansun "Onların Stadyumunda" anlatıyordu. Alp Yalman'la Ankara'ya gitmişler. Tarık'ı almak için. İlhan bey, Mehmet Bey'e "Senin baban eski uncu. Benim de arkadaşım. Sen de benim oğlum sayılırsın. Severim seni. Galatasaraylı'yım da. Bu Tarık size yaramaz, pişmesi lazım. Fener'e verdim" demiş. Sonra da ilave etmiş: "Takmayın kafanıza. Gelin size de Moshoeu'yu, Kona'yı verelim."
Başkan: "Başkan ben Galatasaraylı'yım biliyorsun. Okan size yaramazdı. Toy daha, genç de, pişmedi de ...."
Başkan: "Bizde pişerdi Başkan"
Başkan: "Biliyorsun ben Galatasaraylı'yım Başkan. Size yaramazdı. Hem çok para verdi Beşiktaş. Keşke bizde bir sene daha kalsaydı. Ama....."
Başkan: "Biz de onlar kadar verebilirdik. Başkan"
Başkan: "Başkan ben Galatasaraylı'yım biliyorsun. Fatih hocaya söylemek istedim bunları. Anlamadı. Az veriyorsunuz diye vermedim zannetti. (?) Ben Galatasaraylı'yım biliyorsun başkan."
Başkan: "Keşke daha önce bunları söyleseydin Başkan"
Başkan: "Söyleyemezdimki Başkan, müşteri kaçardı"
Başkan: "?"
Başkan: "Başkan biliyorsun, ben Galatasaraylı'yım. Fatih hocayı da oğlum gibi severim. O da Serkan'ı, Deniz'i, Youla'yı istiyor ya. Şöyle toplayın birkaç milyon dolar, yanında da birkaç oyuncu (Volkan, Ergün, Hasan filan). Onları kesinlikle satmam, satmam da ama hatırınız da var. Zaten Galatasaraylı'yım başkan. Size bir kıyak (?) yaparım"
K.D. Notu
"Telefonda son tangoyu." Televizyonda Mehmet Cansun'u dinlemeden önce yazdım (vallahi billahi).
ARKADA kraldan çok kralcısından, Başbakan'dan çok başbakancısından ve bir sürü vasıfsız yağcısından bir siyah, simsiyah çok kravatlı bir fon. Tek eksik koca bir megafon "Savuluuun, Başbakan geliyoooo". Eeee, Başbakan'lar yıllardır Türkiye'de maçlara böyle geliyorlardı. Sayın R.T.E. de Başbakan'dı. O da işte böyle geliyordu. İşte spordan gelen sayın R.T.E., salondaki bir spor karşılaşmasına siyah, simsiyah takım elbiseli onlarca adamıyla geliyordu. Yanında spordan sorumlu sayın bakanı, gençlik ve spordan sorumlu sayın müdürü de vardı.
Keşke onlar söyleselerdi. Bu maç önce oynayanlar için. Sonra onları bütün sene izleyen eşleri çocukları aileleri, taraftarları için. En son da sizin için. Eminim sayın R.T.E. maçtan dört - beş saat önce bir takma sakal ve bir kara gözlük takıp Ahmet Cömert'e gelseydi, adamlarına ne oluyor böyle beyler derdi, ayıp olmuyor mu ? Zaten maça gelmezdi de (o da rahatsız oldu).
Küçük Şeref Tribünü'nde kırk kişi ya vardı, ya yoktu. Ama o küçük şeref tribününün etrafında sayın Başbakan'ın en az kırktan fazla adamı vardı. (Salonun içindekiler ve dışındakiler hariç.) Bir de hava atışı için sayın R.T.E. sahaya davet edilmez mi ? Ve Bakan'ı müdürü, bürokratı, teknokratı hepsi birden o sahaya inmez mi ? Tam karşılarında yaşları sekiz - on arasında değişen Ülkerli yüzlerce çocuğun o oturduğu tribün vardı. Şaşkınlıkla seyrediyorlardı. Korktular belki de. Ama renk de vermediler. Hep bir ağızdan bağırdılar, "Türkiye seninle gurur duyuyor". Başka ne yapabilirlerdi ki ?
SERİ İLANLAR
İmza: Köyün Delisi
SPOR
BU OYUN BAŞKA OYUN
At yarışları
Avrupa Ligleri
Zanolin’den ikna turu
2. LİG puan durumu
NETS'İN DİRENİŞİ
Filede yine boynumuz bükük
CORDOBA işleri arapsaçına çevirdi
KIVRAK GOLCÜ!
GÖKDENİZ HAYALİ
Van De Paar tamam
Ferrari'de büyük sevinç
Haber turu...
Hakan Şükür'ü alan kazanır
Kurt (?), kuzu ve sandal
Federasyon başkanları (II)
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010