Gereksiz bir kupanın, gereksiz bir maçıydı. (Galatasaray için). Ama sanki Şampiyonlar Ligi’nin kupaya giden bir maçıydı. Ne seyirci vardı ama... Ama aması da vardı. Ne Malatya için ordaydılar, ne de Galatasaray için, ne de Galatasaray - Malatya için... Tabii soracaksınız peki niçin... Bence Fenerbahçe için... Fenerbahçe öncesinde moral vermek için... Bıraksalardı cumartesiye kadar da kalacaklardı Ali Sami Yen’de... Havaya girmişlerdi bir kere... Seyirciden ne maça ne de Galatasaray’a bence bağlayalım Ziya’ya... İlk 45’te masal gibiydi. Hani bir varmış bir yokmuş gibi... 18’de Mondragon’a gol attı. 28’de Suat Usta’ya tekme attı. 29’da da Bülent Uzun, Ziya’yı attı. Bir vardı, pir vardı... Bir baktık yoktu. İlk 45’te Berkant da vardı. Hani kenardan çift sarıdan attır kendini deseler yine böyle attırmazdı insan kendisini... Şike diye belki hakem de atmazdı. Önce bir sarısı vardı. Sonra 35’te ortalanan topu durup dururken eliyle kaleye attı. 36’da da Bülent Uzun bu kez Berkant’ı attı.
İkinci golü atan Fazlı, ama attıran Bülent Korkmaz’dı. İlk 45’te atılan iki gol ve iki oyuncu vardı. Galatasaray’ın da hâlâ üç oyuncu değiştirme hakkı, ama 10 tane de değiştirmesi gereken oyuncusu vardı.
İkinci 45’te Galatasaray’ın ümidi, bir değil iki Ümit’i de vardı. Ümit’leri olduğu için mi ümidi vardı, ümidi olsun diye mi Ümit’leri vardı. Ama ikinci yarıda bambaşka Galatasaray vardı. Baliç - Pinto yoktular. Zaten ilk yarıda da yoktular. Ya da sanki varken var mıydılar? Sonra Revivo da girdi. Cumartesi’nin Galatasaray’ı salıdan mecburen şekilleniyordu sanki yavaş yavaş. Yine pas Revivo’dan, yine gol Karan’dan. Galatasaray üç hatta dört forvetli yüklendikçe yükleniyordu. Müthiş baskı kurdu. Defansı çok önde kurdu. Hatta defans oyuncularından forvetlerine ilave forvetler kurdu. Mesala 90 + 4’te Mondragon’a yapılan ya penaltıydı, ya da penaltı mıydı? Anlayın Galatasaray nasıl yükleniyordu.
Korkmaz kardeşlerle bağlayalım... 76’da küçük Korkmaz Kocaeli’deki abi Korkmaz gibiydi. Havada 3 - 5 metre uçtu, kaleye giren topa tam çizginin üstünde vurdu. Belki de iki kardeşten biri attırdığınla, biri çıkardığınla kupaya damga vurdu.
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010