Şenol Güneş'in on biri çıkabilecek en iyi on bir miydi ? Ya da bu on bir, Şenol Güneş'in on biri miydi ? İki sorunun cevabında da bence hayır vardı. Ama işte biz böyleydik, işte her işimizde de nedense işte bir "hayır" arardık ! Millet hiç olmazsa otuz dakika Sergen demişti. O millet Hakan Şükür'ü de istemişti. Sanki bu sefer milli on biri sanki millet belirlemişti. Mesela Yıldıray yoktu. Belki formsuzdu. Ama işte Okan vardı. Hiç oynamıyordu ki. Üstelik o ne formlu, ne de formsuzdu. Mesela İngiltere'de kötü günler geçiren Alpay da vardı. Mesela en olması gereken Ergün yoktu. Kızmaz, kızdırmaz, üstelik sararmaz, kızarmaz, buz gibi idi. Evet o, tam bu maçın adamı gibi idi. Herkes maçtan önce kafasında İngiltere ile oynamış ve de İngiltere'yi yenmişti sanki. Ve de lütfen ısrar üzerine bu maçı seyretmeye gelmişti sanki. Galiba bir tek Şenol Güneş maç öncesi İngiltere'yi yenememişti. Yenemezsek de işte millet böyle istedi deyip, belki de sıyrılmayı istemişti. Kulüplerinde oynamayanları oynatarak (Rüştü'yü mecburen oynatıyor) sanki risk alıyordu. Aslında hiç ama, hiç risk almıyordu. Türkiye'nin gelmiş geçmiş en yetenekli jenerasyonunun başındaki bu şanslı coach, bence maç öncesi Ferdinand'sız, Owen'sız bu İngiltere'den bile korkuyordu. "11'imiz", "11'lerinden", "18'imiz", "18'lerinden", hatta "18'imizin" dışındakiler bile "18'lerinin" dışındakilerden iyiydi. İşte Dünya Kupası'nın yıldızı Hasan Şaş da bizim "18'imize" bile giremiyordu. İşte 50 küsur bin kişinin hep beraber "Dağ Başını Duman Almış"ı söylerken, bu Gökdeniz nerede diye sorduğu, mesela Türkiye'nin en hücumcu ve golcü kanat adamı o Gökdeniz de "18'in" dışındaydı. İşte Sergen 50 dakika sonra çıkıyordu. Hesapta Güneş çıkartıyordu. Millet otuz dakika demişti. O, üstüne kendinden de bir yirmi dakika eklemişti. Ama Sergen'i yine de millet değiştiriyordu. Hatta giren Tuncay bile bence Güneş'in tercihi değildi. Eğer Güneş'in tercihi olsaydı, o tercih maçın başında yapılmalıydı. Belki fazla olacak, ama "hadi canım bu kadar da olur mu" diyeceksiniz. Ama İlhan ve Ergün'ün girişi bile bence "işte onları da soktum ya" demek içindi.
Türkiye'nin Futbol Milli Takımı da, coaching zaafı yönünden Basketbol Milli Takımı ile aynı kaderi paylaşıyor sanki. Allah'tan 36'da penaltıyı atarken, Beckham'ın ayağı kaydı. Yine de Şenol hoca şanslı adamdı. Beckham'ınki kaymasa belki de onun ayağı kaydırılacaktı. Evet, milletin dediği olur tabii. Ama milletin dediği olursa da böyle olur tabii. İşte İngiltere'nin istediği olur tabii.
Seyirci ile bağlayalım. Aynı Milli Takım'ı gibiydi milli seyirci de. Cansızdı, heyecansızdı ve de tatsızdı. İngilizler de şaşırdı tabii. Hani cehennem buysa acaba cennet nasıldı ?
SPOR
ADRESİM AYNI KADERİM AYNI: 0-0
At yarışları
Avrupa ligleri
Kartal baskını: 78-94
İKİNCİ LİG PUAN DURUMU
En uzun jokey
Bayanlara yeni düzenleme
Kartal orta, Kaan pekiyi
Sinir harbi!: 3-1
Yedeklerden umut mesajı: 2-0
Yemek dayağı!
'Biz bu değiliz'
Kurnazlara suçüstü
Zor olmadı
Vestel karardı!: 1-2
Schumi rekor peşinde
Komşu 24 yıl sonra
Mersin altılı buldu!
Haber turu...
Beceremedik
İyi ki Beckham'ın ayağı kaydı !
Yolu uzattık
Sadece gerilim
Formül bozuldu
İngiltere vizeyi kaptı
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010