Bilgin Gökberk

Bilgin Gökberk

bilgingokberk@mail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Ayhan, Batista, Balic, hergün Ergün, Christian, Hakan sakattı. Biliyorsunuz işte önce Fener. Sonra Gençler. Ümit Davala, Arif kart sınırında. Üstüne üstlük hakem Ali Aydın. Haftaya Lucesculu Beşiktaş. Sonra Antep’te Antep. Sonra sonra, ikinci yarının ilk maçının, yani Samsun’da Samsun’un, ilk yarının son maçı gibi oynanacak olması...
Korkunun filmi gibi olan Galatasaray’ın filmi işte böyle başlıyordu Ankara’da. Hani klasik olsun, herşey vardı sanki de, bir Alfred Hitchcock yoktu. Derken, Ankaragücü’nün golü gelmez mi, hem de çok çok erken... Başkanı, yöneticisi, teknik direktörü, seyircisi, on biri zaten gergindi. Terim’in yanındakiler, mesela Emre, mesela Ümit Karan, mesela Meksikalı, Brezilyalı, Senegalli, hepsinden daha gergindi. Bu kadar çok yok yokken, onlar yine de yoksalar...
Yine topu kaptıran Mehmet Polat, yine geçilen Bülent Korkmaz, yine yiyen Mondragon’du. Yine daha yeni maç başladı derken, o kadar erken gol yiyen Galatasaray’ın puzzle’ı yine birleşiyordu galiba. Hakan Keleş ve Augustine yetmezmiş gibi, bir de demek ki, Mehmet Polat kontrol edilmeliydi. Ergün ve Hakan’sız solda Vedat solsuz, Galatasaray da bir bakıma sol kolsuz. İlk 45’te Galatasaray’ı birkaç cümleyle anlat deseniz, defansları ve forvetleri yer değiştirse, orta saha tamamen değişse, Bülent Korkmaz ve Mehmet Polat’tan çift santrfor, Arif ile Hasan’dan önce per sonra iki stoper olsa, bundan daha da kötü olmazdı derim ben de.
Bu Galatasaray’ı ne değiştirir derken, 37’de Suat çıkıyor, Ümit Karan giriyordu. 45’te Stoichita’nın "çıkın, çıkın" diye bağırması, onların da çıkması, çıkanların arasına Ümit Karan’ın girmesi, Bülent Korkmaz’ın uzun pası, Galatasaray’ın ilk yarıdaki tek atağında golü bulması. Ve hikayesi, hikayeden yediği gollerle başlayan Galatasaray’ın bulduğu bu gol, Ankara’daki hikayeyi de değiştiriyordu, bir anlamda. Üstelik Galatasaray’daki kötü gidişi, hatta bitişe gidişi durdurursa, içinde kendine özel hikayesi yazılabilecek hikayeden bir goldü bu. İlk 45’te on birin, onbiri de değişse ne değişir ki denen Galatasaray’ı bir gol değiştiriyordu işte. Ve sonra Berkant ve 2 - 1. Komik, ama bu golün de içinde bir hikaye vardı. Yantopzede Galatasaray, bir yan toptan boş bırakılan Berkant ile ikinci golü buluyordu. Ankaragücü’nü Ankara’da yenmek önemli, daha önemlisi kendi yediği tipte gollerle Ankaragücü’nü yenmek. Belki de Galatasaray, rakibiyle birlikte kendi talihsizliğini de yeniyordu.