Bilgin Gökberk

Bilgin Gökberk

bilgingokberk@mail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


     Anneme bugün Fenerbahçe menajeri olduğumu söyleyin mi desem, ya da kırkımdan sonra bir saatte nasıl menajer oldum mu desem? Ya da ben menajer olarak doğmuşum da farkında mı değilmişim. Ya da anneeee. Korkuyorum, beni menajer yaptılar... En iyisi Torino'dan başlayalım. Ya da Torino'dan iyisi menajerin Şam'dakisi...
     
     Bir menajer hikayesi
     Torino'da Della Alpi Stadyumu'nun kapısındaydık. O ve ben. O Fenerbahçe'nin eski bir futbolcuydu yeni de menajeri. Tarih de A.Y.Ö. (Aziz Yıldırım Öncesi) bilmem kaç. Roma'dan, Torino'ya da ona yardımcı olmak için gitmiştim (Çok iyi arkadaşım). Juventus'un, Fenerbahçe ile oynayacağı maçın öncesindeki son maçını izlemesini istemişlerdi. Kapıdaki görevliye Fenerbahçe'nin menajeri o dedim. Maçı izlemek istiyor.
     - Bileti var mı ?
     - Yok
     - Akredite olmuş mu ?
     - Yok, olmamış.
     Adam hoş biriydi. Bizle ilgilendi de. Peki Fenerbahçe'nin menajeri olduğuna dair bir belgesi var mı (vardı) ? Evet, var olan o belgeyi görmeliydiniz. Bildiğiniz beyaz bir kartvizitti. Tam ortasında ismi, soyadı, altında da Fenerbahçe menajeri. Arkasını çevirince de yine isim soyadı, altında da İngilizcesi vardı (Manager of Fenerbahce). Herhangi bir mahalledeki herhangi bir mahallelininki gibiydi. Hani camcı Ali. Sonra da kartın arkası, camcının İngilizcesi ve yine Ali. Kartın etrafında da ince, ip ince sarı-lacivert çizgiler...
     
     Boca Juniors menajeriyim
     Juventuslu aldı kartı, baktı, beş on dakika bekleyin dedi ve gitti. Döndüğünde onun elinde de bir kart vardı. Tam ortasında Marcello (galiba) bilmemne (soyadını unuttum), altında da İtalyanca Boca Juniors menajeri yazılıydı Arkasında da İngilizcesi (Nerede bastırdı acaba?). "İki menajer daha kolay anlaşırız şimdi" dedi gülerek. İkisi olmasa da üçümüz anlaştık da. Bir saat sonra da içerdeydik. İkinci sıranın boş koltuklarından ikisine oturtulduk. Ne şans, yer bulduk dedi Fenerbahçe'nin menajeri. Ben de ne diyor diyen, bizim için görevlendirilen İtalyan'a tercüme ettim. Şans mı dedi, şans olur mu? Bu sıra hep boş bırakılır, sizin gibi son anda gelen misafirlere (!!!!!). Sonra yanımıza bir kız yaklaştı. Sinyor (okunuşu) dedi. Kafe (okunuşu)? Bizimki de yine ne diyor dedi. Kafe işte kafe kafe dedim ben de. Birkaç kelime İngilizce de yok mu ya sende? Cevap müthişti. Kafeyi biliyorum tabii. Aniden heyecanlandım da. Zaten ben teknik direktör olmak istiyordum, Başkan beni zorla menajer yaptı...
     
     Menajerce mi konuşalım, futbolcuca mı?
     Futbolcunun dilinden anlayan bir menajer lazım diye başlıyorlar söze. Buradaki kilit sözcük futbolcunun dili yani. Öylesi bulununca da (yalnız o dilden anlayanı) bir hayır da gelmiyor ki. Belki bir hakiki menajer ve o menajerin dilinden anlayan futbolcular deseler, ya da yalnız kendi dilinden konuşandan anlayan futbolcuların, menajerin dilinden de anlamasını sağlamaya çalışsalar... Referansı sadece futbolun dilinden anlamak, amaç da böyle bir menajer bulmak olunca, bulunan menajer de menajer olmadığı için...
     
     Mesela!
     - Başkan: Her yerde atıp tutuyorsun, yazıp çiziyorsun. Gel o zaman menajer sen ol.
     - Menajer adayı: Fenerbahçe için hiçbir görevden kaçmam Başkan. Onun menfaatleri için filan falan, yalan dolan.
     - Başkan: İlk olarak ne yapmayı düşünüyorsun ?
     - Menajer adayı: İşime kimseyi karıştırmam, hesap ta vermem (Bilmiyor ki ne yapacağını).
     - Başkan: Hangi işine ? Sen menajer misin ki ?
     - Menajer adayı: Değildim, ama oldum. Siz yaptınız ya.
     
     Red Kit'ten Aziz Nesin'e
     Menajer mesela eski futbolcu olunca ilk günkü basın toplantısında da eski futbolcuca konuşuyor tabii (Bir klasik adeta).
     1) Tam gün mesai, 2) Sabah sekiz, akşam dokuz, 3) Fenerbahçeli futbolcu, Fenerbahçeli futbolcuya yakışan (Ne demekse?) şekilde davranacak, 4) Çalışmak, çalışmak, çalışmak (Vay be), 5) Disiplin, disiplin, disiplin (Bir vay be daha), 6) Benim futbolcum en iyi yerlerden giyinecek (?) kız arkadaşı ile en iyi yerlerde gezecek (?) en iyi yerlerde yiyecek, içecek (?). (Bu bölüm futbolcular tarafından yanlış anlaşılıyor galiba).
     Hani Red Kit'te kasabaya yeni bir şerif gelir. Tüm kasaba da meydandadır. Şerifi de merak ederler. O da etkilemek ister ya kasabalıyı. Anlaşılmaz birşeyler mırıldanır. Muertos, muertas, muras (Mesela).... Kimse anlamaz da şerifin ne dediğini, yine de birbirlerine sorarlar ne demek istedi? Biri de çıkar tekrarlar. Muertos, muertas, muras dedi. Hani diğerleri de hep beraber ne derler. Vay be, demek muertos, muertas, muras dedi. Ne sıkı herif, vay vay vay...
     
     FERYAL Pere'nin doğumgünündeydik (İyiki doğmuş). Bobo'S'ta. Mine Kırıkkanat beni görünce bağırdı aniden. Yine mi yalnızsın. Kalabalıktı da, vallahi utandım da. Yine yalnızdım. Bir 'O' yaratıp sallamak da içimden geçmedi değil. 'O' hasta da, gelemedi de... Mine, Minece devam da etti. Korkarlar oğlum senden, korkarlar, kaçarlar da (Minece sen farklısın demek). Tuhaftı, ama öyleydi işte. O kadar 'O'lar arasında, bir 'O'm bile yoktu. Ama 'O'lar da tuhaftı. Saklanıyordum, buluyorlardı. Kaçıyordum, yakalıyorlardı. 'O' oluyorlardı sonra seviyorlardı sonra kaçıyorlardı. Mine böyleydi işte, yine tam onikimden vuruyordu, ama ıskaladığı 'O' benle (veya ben onla) yalnız cumaları Köyün Delisi'nde buluşuyordu.
     
     SERİ İLANLAR
     İmza: Köyün Delisi




SPOR


Fernandez diyor ki
At yarışları
Avrupa Ligleri
Efes Pilsen Şov : 93-57
2. LİG puan durumu
L.A Lakers sarsılıyor
Bahar Kupası kaçtı
Ve Iencsi imza attı
Serhat af bekliyor
Başkent'e şikayet
Söz verdi, Aybaba kaldı
'Dalgalarla yaşıyorum'
Çizme basınının Emre şaşkınlığı
Bunu da gördük!
Kadıköy'de UEFA hesabı
Haber turu...
Fenerbahçeli menajer doğar!
Güven, adaletten geçer