Bilgin Gökberk

Bilgin Gökberk

bilgingokberk@mail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Tutku, Goljovic, Zaza, Haluk, M.Booker, Ülker’in sahadaki beşiydi. Bu da bir çeşit ‘Dream Beş’ idi... Rüyalarda bile, bir araya gelemeyecek bu beşi, ikinci periyodun bitimine 4 küsur dakika kala, Tolga Öngören bir araya getirmişti. Bence de iyi etmişti...
Efes iyi başlamıştı... Granger müthiş oynuyordu. Ülker’in 9 sayısına ulaşamadığı anda, o 9 sayısına bulaşmıştı bile. Sonra kenara alındı (?) Tekrar girdiğinde, ikinci periyotun bitimine 40 saniye vardı. Skor da 38 - 33 Ülker’in idi. Efes, Ömer hariç, başladığı beşinlinin dördüne dönmüş, Granger ile de beşlemişti... Devre biterken, 3 saniye kala, Granger üçlüğü atıyor, Efes 36 oluyor, Ülker 40’ta kalıyor, Oktay Mahmudi’nin de kulakları çınlıyordu...
Üçüncü periyoda, Ülker dinlendirdikleri, Efes dinlendiremedikleri beşleriyle başlıyordu. 25.40’ta 49 - 47 Efes idi, Granger da 20 sayıylaydı... Ülker, skorerini arıyordu ya da kendi Granger’ını... Mahmudi, Glomak, Alper, Asım’ı alıyor, ama Granger sahada kalıyordu. Ülker de arayı kapatıyordu... Üçüncü periyot 60 - 56 bitiyor, aradaki dört sayı, Efes farkı değil, Golemac üçlüğü, artı Serkan’ın faulü, yani Golemac’ın dörtlüğünün farkıydı.
Sonra son periyot... İki Kerem’den Ülkerli’sinin yokluğu, Efesli’sinin varlığıyla değişen oyun... Ülkerli’si yoktu, en çok olması gereken maçta yoktu. Efesli vardı... Üstelik bu sefer hem ismiyle, hem cismiyle vardı.
Ülker’in belki de en iyi savunma yaptığı maçlardan biriydi. Ama önce Granger sonra Kerem, sonra Efes’in attıkları ile değil de, Ülker’in atamadıklarıyla oluşan Efes üstünlüğü ve gelen galibiyet.
Bence birinci sınıf maçtı. Ama zorla sağdan - soldan toplananlara izlettirilince tadı kaçtı. Keşke bu maç bir basketbol ülkesinde oynansaydı...