Malatya da bağırıyordu ya. Oynatın ya ! Gelirken yolda çektikleri yetmemişti. Nasıl olsa İstanbul’a gelmişlerdi ya. Bu sefer Galatasaray da isteyince... Önce en çok sorulan. Yani Hasan Şaş. Şaş yoktu onbirde. Şaşmadı da kimse. Hatta on sekizde de yoktu. Ya İtalyan’ın biriyle olan gönül bağı, ya da Terimvari bir gözdağı... Sonra en çok merak edilen. Galatasaray’ın on biri, biri hariç aynı Bursa on biri. Ya da on birin onu aynı, ayrı olan yanlız biri. Balic yok, Arif vardı. Yağan kar, hatta tutan kar, Ali Sami Yen her sürprize açıktı. Arif’le Galatasaray da. Mesela Galatasaray’ın kayan Arif’i, ya da bir Arifvari Galatasaray penaltısının tarifi. Ya da duran bir top. Ya da mesela bir frikik. Ya da bir Revivokik. Terim de biliyordu ki, bu havada ve bu sahada gol futbolla gelmeyecekti. Ama foot’tan veya ball’dan gelecekti. Öyle de geldi zaten. Ama golden önce bir - iki cümle daha Ali Sami Yen’den. Sahadakiler Malatya ile dünü, tribündekiler de Fenerbahçe ile bir hafta sonraki Fenerbahçeli günü yaşadılar. Kar vardı dedim ya, hadi pas mas yoktu. Ara pası, topuk pası zaten yoktu; olamazdı da. Mesela Ergün’ün veya Revivo’nun bir ince pası. Nerdeeee ..... Düşünün; ilk 45’te öne çıkan bir Bülent Korkmaz vardı, bir de Ali Lukunku. İlki kalelerine şişirilen her topta, ikincisi de şişirdikleri her topta. Mesela yine ilk 45’te Galatasaray’ın üç tip hücum organizasyonu vardı. 1) Lukunku’ya oynamak. 2) Lukunku ile oynamak, 3) Lukunku’dan oynamak. Gol de öyle oldu zaten. Hani foot’tan veya ball’dan dedim ya. Hakan’ın o çok az kullanılmış sağ foot’u, Lukunku’ya attığı ball, o ball’un Lukunku’yu aşması, Milosevski’nin ball’u önce tutup, sonra bırakması ve de Hakan’ın sağ foot’u ile belki de ilk golünü atması. Sonra elli küsürde Malatya’nın golü. Sonra Galatasaray’ın her gün Ergün’ü. Ya da takımının dününü kurtaran Galatasaray’ın Ergün’ü. Peki bu Galatasaray’ın ilk devredeki Galatasaray’dan farkı var mı ? Var tabii. Bir kere dört yeni oyuncusu var. Revivo’msu oyuncusu yoktu, Revivo’su var. Lukunkumsu oyuncusu yoktu, Lukunku’su var. Xavier’imsi yoktu, Xavier’i var. Usta olmasa da usta olabilecek genç Suat Usta’sı var. Belki en önemlisi de iki hafta üst üste sahaya çıkan bir onbiri olmasa da onu var.
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010