Bilgin Gökberk

Bilgin Gökberk

bilgingokberk@mail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Guten abend Dortmund.
Juventus'a da "golünü" atmıştı. Ve de öyle bir maçta öyle bir gol atmıştı ki... Kameralar onu kovalıyordu, tabii arkadaşları da... Petre ha yakaladı, ha yakalayacaktı. Kendi atmışçasına seviniyordu "garibim". Sarrrılmak istedi. Hakan Şükür sertçe itti onu. "Sen kim oluyorsun da bu gol fotoğrafına bu kadar kolay benle girmek istiyorsun" gibilerinden bir ifadeyle hem de. Kore - Japonya'da... Mustafa İzzet'e de yapmıştı bir maçta. Çocuk öyle korkmuştu ki, donmuştu sanki, sonra "abileri", "Hadi gel sen de sevin" gibilerinden bakmışlardı da, o da onlarla beraber ancak sevincin sonunda sevinebilmişti. Sonra "Rumen"den kaçtı, diğerlerinden de... Sonra formasını kaldırdı, sonra da işte eşinin doğum gününü kutladı. Son senelerde arada sırada atıyordu, "anlamlıydı" zaten golleri. Yine de "o" her golüne farklı bir anlam katmayı seviyordu. Ya lösemili bir çocuğa, ya bir Mehmetçik anasına bağışlıyordu... Bu gol de çok sevdiği eşineydi işte. Bir keresinde ne yapsınlar "golünü" kırdır da parasını ver demiştim de, bir siyasi kuruluşun bütün yandaşlarından aldığım ciddi tehdit sayısı, vallahi de billahi de "yüzleri" bulmuştu.
Boncorno Torino!
Torino'ya ilk geldiği günler, Roberto Baggio'nun da sık sık "budizm" dediği "dün"lerdi. İtalya'da, İtalyan "ana"ları ayaklanmışlardı. Hatta bir "ana", televizyonda fena fırçalamıştı onu: "Bana bak Roberto. Topla iyi oynuyorsun. İyi futbolcusun. Ama hepsi hepsi işte busun. Haddini aşma. 12 yaşındaki oğlum, 'Anne Roberto abi ne diyor ?' diye soruyor... Kendine gel, asabımızı bozma"... Hakan'ın "aile"sine ilgisi, dinine bağlılığı, "kebap"ı... İtalyan "ana"ları bayılmışlardı ona. Hele Galatasaraylılığı (!) Kendini yetiştirenlere vefalıydı (!) da yani"Onu Allah yolladı. O bizimkilerin bize unutturduklarını bize tekrar hatırlatıyor" diyorlardı.
- Ama hiç gol atamıyor.
- Bu kadar özellikli biri bırakın gol de atmasın!
Meraba Ali Sami Yen
Bir "Ali Sami Yen golü"nü kameralara anlatırken; "ortayı yapanı", "ortayı yapana pası vereni", "ortaya yapanı pası vereni takıma koyanı", "ortaya yapana pası vereni takıma koyanı takımın başına getireni", "o getireni seçen kongre üyelerini" filan, binlerce kişiyi golüne ortak etmişti. Ama Juventus maçındaki golünü "Florya aile"si ile paylaşacağına "kendi aile" siyle paylaşmıştı. "Biz"ci gibiydi, ama "gibi"ydi işte, bence de "ben"ciydi işte.
Made in Ahmet Tulgar
Rüştü, Milliyet'te Ahmet Tulgar'a anlatıyordu. "Töreler var bizde. (Milli Takımı kast ediyor), "abiler" de. "maneviyatçılar da", "milliyetçiler de"... Ahmet soruyordu. Bir genç oyuncu töreleri pas geçse ne olur peki? Rüştü'nün cevabı netti: "Öyle birşey olamaz ki"...
Ne geldiyse başımıza "abilik" yapılmaması gereken her yerde yapılan "abilik"lerden gelmedi mi. En sıska ve uzun kardeşin, "abisiyle" aynı gole sevinmesini bile çok gören bir "abilik" istiyordu işte. Kolombiyalı "kardeş"ini fırçalaması, en küçük "kardeş"ini (Sabri) tartaklaması, Cihan "kardeş"i iteklemesi, Ümit "kardeş"inin "Alamancılığını" Hakan'ca yorumlaması... Evet hala da abilik istiyordu. Satranç başlıyordu.
Terimov ve Şükürov
Hocası ile satrança erken başladı Şükür ve yanlış yerden açıldı tabii. Terim'in en çok rahatsız olduğu şeyin, kendisinden başka bir otorite olduğunu herkes biliyor da Hakan mı bilmiyor? Biliyor da yine kaşıyor işte ince ince. Galatasaray yönetimi de susssuyor, pes vallahi! Hiç kimse onun futboluna laf edemedi. Gelmiş geçmiş en iyilerden biri o. Saha içinde "kötü oyuncu" olduğu için de dışlanmadı. Ama saha dışında da "oyuncu" o ve "kötü oyuncu". Terim ile aralarının ne kadar "buzzz gibi" olduğunu bile bile, O'nu Terim varken Galatasaray'a alanlara da pes vallahi! Parasızlık işte, bazen insana bakın neler yaptırıyor.

Bilgin'den
Son iki küsür senemin "gibi"sini bile çok çok az kişinin yaşadığına eminim. Hatta o çok çok az kişinin bile son iki senemin "gibi"sini bile yaşayamadığından da eminim. Çok çok özel "bir"i için çok özel şeyler hissetmem, çok özel şeyler paylaşmam ve çok özel olduğumu da hissedebilmem. Şanslıyım yani. Etrafımda her gün çoğalan bi "sürü" kadın arasından kaçabiliyorum da (kaçtıkça daha da çoğalıyorlar), aralarında "Onu seviyorum"larımla yaşayabiliyorum da. "İkizler"imin diğer "ben"inin bana iki küsür senedir attığı fırçaları bir bilseniz. Ama son sözü yine de "ben" söylüyorum. Boşveeer "onu seviyorum"...

'Terimci' miyim ben?
Bana Terim'ci diyorlar, belki de öyleyim. Türkiye'de rönesansı kendi içinde en çok ve en zengin yaşayan "o"nu, rönesansın doğduğu Floransa'ya çok yakıştırmıştım mesela. Onun yaşadığı rönesansın dörtte birini siyasilerimizin, ekonomistlerimizin, işadamlarımızın dörtte biri yaşasaydı mesela, bu ülke kim bilir nerelerde olurdu mesela.
Onla ne "sıkı"yım, ne de "fıkı". "Cep"i bile yok bende. Ne ararım, ne sorarım da. Ne aranırım, ne sorulurum da. Onu seviyorum. Vizyonlulğunu da sayıyorum. Fiorentina'nın başındayken, Floransa'ya gidip, onu seyredip haber vermeden dönmüştüm bile. Etrafından bir sürü "biri" vardı, ama orası Floransa'ydı. Herhangi "biri" değildim ben de orda. Floransa ondan önce benimdi. Ama "orada" seyirci de olsam, bir aksilik anında "oyuna" müdahale edebilirdim. Floransa'da Terim için bir sürü şeyi de halledebilirdim. Bu cümleler, "Terim ve ben"i anlatmak için tabii. Biraz da "ben"i anlatmak için tabii. Öbür cuma devam edeceğim tabii. Ama çoğu en ufak bir gelişme göstermeyen her üç - beş "hesapta" entellektüelin, "hesapta" analizcinin, "hesapta" yorumcunun bir araya geldiklerinde kendi kendini en çok "geliştiren"in ağzını, burnunu, elini, vücut dilini, tikini vesairesini "geyik"lemesine de acccaip gıcccık kapıyorum tabii.
Terim "dün" en "başarılı"ydı, bugün de "başarısız". Hepsi hepsi bu. Kalmalı tabii "O"na rağmen bile böyleyse, "onsuz" Florya'nın anahtarı "abiler"e de teslim edilmiş olur tabii.



SERİ İLANLAR

Cuma'ları ise Milliyet'teyiz (Başka şubemiz yoktur.)
İmza: Köyün Delisi






SPOR


Fener ıskalamadı : 3-0
At yarışları
Avrupa Ligleri
Efes takipte: 69-59
İKİNCİ LİG PUAN DURUMU
Kings'e nazar değdi!
50. ŞEREF YILI
Yeşilyurt çeyrek finalde
Serdar'a talih kuşu!
Yıldırım kapıyı araladı!
Türbülans geçti
Trabzon'da bahar havası
Derebaşı'ndan müthiş atak
'Yat'tı, kalktı!
'Ben de abi, ben de'
Çekenler bilir
Yabancı kaosu