Giovanni Trapattoni için Sinyor abi (Can Bartu), "Pele, İtalya'ya geldiğinde "O"nu tutar, "O" yokken de beni derdi o kendine özgü uslübuyla. O "dün"lerin defansçısıydı yani. Sonra teknik direktör oldu... "Teknik"sizdi, daha çok da direktör oldu. Hep Pele ile oynayan İtalyan, takımlarını da hep karşısında Pele'ler varmış gibi oynattı zaten. Floransa'nın en pahalı ve en bol hücumculu 11'inin gol planını, Batistuta'nın frikikleri ve 1 - 0'ların üzerine kurarak çıldırtmıştı da Floransalıyı... Sonra da kovulmuştu zaten. Yerine de Terim getirilmişti. Fiorentinalı'nın Terim'e olan "aşkı"nın, bir önceki sevgilinin defans direktörü Giovanni olmasının hiç mi rolü yoktu yani.
"Hector senden nefret ediyoruz"
İnter'in hem liginde, hem de şampiyonların liginde en tırmandığı sene, Arjantinli Hector Cuper'in de Milano'da "en nefret edilenler"in Top 10'unda en yukarı tırmandığı seneydi. Üstelik "En nefret edilenler"in 10'unun 9'u "O" hariç futbolun da dışındandı.
38 kişilik 8 santrforlu o İnter'i, o kadar çok "fut"la, o kadar az "bol" oynatmak için gereken her türlü özel yeteneğe de sahipti anlayacağınız Arjantinli anti-futbolist Hector hoca. Milanolu "O"na, onun için "He" demedi zaten hiçbir zaman. İşte bizim Emre bile soldaki "25 metre karede" oynaya oynaya yok oluyordu nerdeyse.
Shave'den after, bir 'shave' daha
"O" da anti - futbolistlerin Romanyalısı... Romanya'nın her Romanyalısı gibi de tabii acccaip İtalya sevdalısı... O da Giovanni gibi 30'lu yıllarda doğanlardan. İtalyan'dan farkı, Romanyalı'nın 2000'lerde Türkiye'de yeniden doğdurulması, doldurulması, arkasından müthiş bir rüzgarla da havalandırılması... Mesela Terim'e gıcccıkların, "O"na vıcccık vıcccıklanması... Mesela sık sık "Bu Galatasaray'ı bile şampiyon yaptı" denmesi, ama hiçbir zaman mesela "O Galatasaray'ı bile şampiyon yapamadı" denmemesi (Jardel'li, Hagi'li, Emre'li, Popescu'lu filan falan).
Şampiyonlar Ligi'nin Gelsenkirchen'deki maçından sonra "After Shave" röportajda (rüzgar da biraz durmuştu ya) Rumen hoca, Gelsenkirchen'deki maçı bırakıp, Kocaeli'nin Beşiktaş'ı 4 - 0 yendiği Bursa'daki maçı bile hemen hatırlattı bize. Belki ilk defa canı acımıştı, daha da acıtıcaklardı belki, önce o acıtmak istemişti belli ki... "Nereden nereye getirdim Beşiktaş'ı" filan falan demek istiyordu. Sıkışan her Balkanlı'nın sıkıştığında başvurduğu gibi... Evet Chelsealiler belki bilmem kaç milyon dolardı da, Praglılar'ın hepsi de belki bir Pancu'nun bonservisi kadar dolar değil miydi peki... "O"nun "Real Madrid gibi" dediği Lazio'yu yenip, nasıl ikinci tura çıkmışlardı peki. "Real Madrid gibi" olan 5 puanla sonuncu oluyordu, o 5'in 4'ünü de üstelik Beşiktaş'tan alıyordu.
"After Shave" de "Niye risk almadı da beraberliğe oynattı" denilen Lucescu, bir de "Keşke risk almasaydım da beraberliğe oynatsaydım" demiyor muydu... Herkes de oynatacak hale geliyordu zaten... Üstelik Lazio, Real Madrid gibiyse "O"na göre, Prag'ı da yenmeliydi herhalde yine "O"na göre. Beşiktaş berabere kalsa bile, gruptan çıkamayacaktı ki... "Shave"den sonra bir "Shave"di anlayacağınız.
Eeee!
Antrenörler de aynı futbolcular gibi. Oyunun iki tarafını da oynayanlar nasıl daha "Vizyon"lu daha da "Euro"lu ise, oyunun iki tarafını oynatanlar da daha "Vizyon"lu tabii, daha da "Euro"lu tabii. Mesela Tümer dururken, ne sebeple olursa olsun mesela Yasin ile başlamak daha başlamadan "Futbolun kaybetmesi değil mi ki?" "O" kaybetmesin de, "Onlar" kaybetmesinler de futbol kaybederse kaybetsin... Üstelik kazandıklarını, onlara kazandıran da, yine o aynı futbol...
Serdar Bilgili, Lucescu'yu Beşiktaş'ın başına getirirken haklıydı. Türkiye'de başarı amaçtı, Rumen de "o dünler" için araç. Ama Beşiktaş'ın "yarınları için" bir vizyoner gerektiğini Bilgili de Gelsenkirchen'de anladı bence. Lucescu bu sene Beşiktaş'ı şampiyon yapacak belli ki, ya da belki. Ama dedim ya eğer amaç Avrupa ise...
Yorumlayan: "Lucescu risk almadı, hata yaptı, beraberliğe oynattı."
Yorumlanan: "Risk aldım hata yaptım. Keşke beraberliğe oynatsaydım."
Yine yeni bir mesajım var
Buna bayılıyorum biliyorsunuz. Önce "cep"imi sol elime alıyorum, sonra da sol elimdeki "cep"im tarafından yönlendiriliyorum.
Yani önce "SMS"
sonra "Mesaj"
sonra "Yeni mesaj aç"
sonra da "Mesaj gir"
ve işte "Mesaj"
- Heeey seni seviyorum sakın unutma.
sonra "Numarayı gir"
- İşte girdim
sonra da "Gönder"
- işte gönderdim
Made in benden tabii "Cep"imden değil, köşemden tabii.
Ve ohhh tabii...
Juventus en "iri"lerinin bir kısmını Torino'da, bir kısmını da Dortmund'daki 11'inin dışında bırakıp, herhangi bir 11 ile çıkıp, Olympiakos'a 2 - 0 yenilseydi, birde üstüne üstlük Torino'da Galatasaray'ı 7 - 0 yenip "out"a atsaydı mesela...
Fazla takılmayın bana, adı üstünde zaten mesela...
"Bu" Galatasaray'ın çekilmiş en net fotoğrafıydı San Sebastian'daki... İspanya Ligi'nde "sürünenlerin" karşısında, nerdeyse "sürünüyordu" Galatasaray. Berabere kalsalar UEFA'ya gidiyorlardı, hatta yeniseler de... Kaybedecek bir şeyleri de yoktu. Böyle bir "90'da" bile bırakın "Yenemediler"i, "Yenmeyi" denemediler bile, doğrusu deneyemediler bile... Galatasaray "ahlar" "vahlar" arasında "vah vah vah"lı günlere doğru gidiyor büyük bir hızla. Galatasaray'ın gücü bu kadar. O kadar da oynadılar. Yine iyi 7 puanla UEFA'ya kadar. Şampiyonlar Ligi'nin "en zayıfı" ile oynadılar, ama onunla bile başa baş oynayamadılar. Bir 2000 Kopenhag'ın fotoğrafına bakınız, bir de 2003 San Sebastian'dakine... Yıllar bu kadar mı acımasız...
SERİ İLANLAR
Cuma'ları ise Milliyet'teyiz (Başka şubemiz yoktur.)
İmza: Köyün Delisi
SPOR
HAYDİ DÖRT NALA
At yarışları
Avrupa Ligleri
Efes fren yaptı: 76-69
İKİNCİ LİG PUAN DURUMU
Ha gayret Hidayet
50. ŞEREF YILI
Güneş'e çeyrek altın:
Kartal'da sıra karıştı!
Doktor Christoph!
Yine, yeni, yeniden
Semercioğlu'nun rüyası
Kıran kırana yarış sürüyor
Kaçan balık büyük oldu!
Hocalar duman oldu
Haber turu...
Anneciğim, Pele'ler geliyor
Duvarın öteki yanı
Ölü toplar prensi
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010