Soran sorana, 12 Dev Adam Indianapolis'e (İsveç'e) kadar düzelir mi? Belki düzelmişlerdir bile diyorum. Onların haftalara, günlere ihtiyacı yok ki. Saatlere, dakikalara, hatta saniyelere ihtiyaçları var. Hastalık vücutta değil ki kafada, kafalarda. Ve de psikolojik. Hatırlayın maçtan maça değişen Milli Takımı. 40 dakikaları, 40 dakikalarına uymuyordu. Sonra devreleri, devrelerine uymamaya başladı...
Efes World Cup'ta (geçen seneki), periyodları da periyodlarına uymuyordu. Olağanüstü bir 10 dakka, sonra olağanaltı başka bir 10 dakka. Ne oluyordu da 12 Dev Adam 10 dakkada 12 adam oluyordu.
Dokunulmaz beş adam var 12 Dev Adam'da. Hido, İbo, Mehmet Okur, Kerem ve Mirsad. Bunu Örs biliyor, Çetin de. Anneleri, babaları, eşleri, çocukları ve arkadaşları da, seyircileri de. En kötüsü, kendileri de biliyor. Ne olursa olsun, nasıl oynarlarsa oynasınlar bu beş kişi oynayacak, oynuyorlar da. Sacramentolu (San Antonio Spurs), Panathinaikoslu (Ülker), MVP Mirsad, Detroitli ve alternatifsiz Kerem (Gerçi Ender Aslan var ama, aması da var işte, o ama da bu yazının içinde olmasa da gelecek cumaki Köyün Delisi'nde var ama).
Hido, Sacramento'dan gelirken "King"liğini de yanında getiriyor. Stojakoviç ve Divac'ın yanında asker olan Hido, milli forma altında tezkere alıyor sanki. Elindeki topu, iki hücumda birer saniyede rakibe kaptırıp, gülerek ve yürüyerek tekrar hücuma katılabiliyor. Onun için sorun kafada. Bu müthiş yetenek, bu Avrupa'nın bu en çok yönlü oyuncusu bu kadar umursamaz olur mu? Tek başına milli takımı finallere taşıyabilecek bir oyuncu Hido. Ama o, bunun farkında değil, ne acı.
İbo fenomen. Yürekli, korkak değil ve hücum potansiyeli yüksek olmasına rağmen iyi de müdafaacı. Gününde olursa yıkamayacağı takım yok. Tabii onu tutacak oyuncu da. Ama Bodiroga ile nasıl paylaştıysa, Hido'yla da öyle paylaşmalı. 12 Dev Adam'ın Bodiroga'sı da Hidayet çünkü. 'NBA mi, Eurolig mi', Avrupa'nın birinci sınıf oyuncularından İbo'yu etkiliyor bazen, ekstra yapmak istiyor. O zaman yapabileceğini de yapamıyor.
Mehmet Okur başka bir sorun. Müthiş yetenekli, Detroit Pistons'ın efsanevi oyuncusu Joe Dumars'ın sırf onu görmek için Avrupa Şampiyonası'nda Ankara'ya geldiğini, ona saatbaşı hatırlatmak lazım. Yüzde 50'siyle bile Detroit'e gitti (yeterli mi?) yüzde 100'ü ne yapar siz düşünün (Rusya maçında mükemmeldi).
Kerem' in sorunu farklı. Üç egoist, megoloman ve iyi oyuncu Hido, İbo, Mirsad'a top dağıtmak kolay değil. Kime verse öbürü surat yapıyor. Genç olması dezavantajı. Üstüne çok sorumluluk yüklenmesi de. Memo'ya, Hüso'ya, Hido'ya yakın olması da etkiliyor onu. Onlarla olan arkadaşlığının pas dağıtımında etkili olmadığını göstermek için vermemesi gerekirken bazen İbo'ya veriyor. İbo'ya vermesi gerekirken de daha yakın olduklarına. Alternatifinin olmadığını biliyor. Oynadığı Efes'in de, arkadaşlarının oynadığı Sacramento (S.A.Spus), Panathinaikos (Ülker), CSKA, Maccabi gibi büyük bir takım olduğunu düşünürse rahatlayacak.
Ve Mirsad. Bir takım kadar problemli. Ama oynadı mı bir takım kadar da etkili. Hido, İbo ve Mehmet'ten daha az yetenekli olduğunu biliyor. Hırsı, kavgası, agresifliği ile delirerek onların üstüne çıktığında, her maça damgasını vuruyor. O anda federasyon başkanına, antrenörüne, seyirciye, rakibe bulaşmasının sebebi, oyun içindeki en yüksek derecede kaynaması. Her eve lazım anlayacağınız, tabii Milli Takım'a da.
Birkaç yüz günde ne değişmişti ki, birkaç gün de değişecekti. 9 Ağustos 2002'de Indianapolis öncesinden aşağıdakiler. Bugün de 22 Ağustos 2003. Ha Indianapolis öncesi, ha İsveç öncesi. Onlar o günlerde de "dokunulmazlar"dı, bu günlerde de "dokunulmazlar". Onlar, Kerem, Mehmet, Hidayet, İbo, Mirsad'dı. Hâlâ dokunulmamışlardı (Rusya ilk 5). Bir çay kaşığı kısaltarak, bir tutam atarak, bir avuç bu cuma; 'dokunulur'lar, Örs, Yılmaz da, next cuma. Bi kere daha dokunması benden, ve tabii made in Benden.
Hadi bir Orhun Eneler'i yok, ama gibisi de yokki. Hadi bir Murat Evliyaoğlular'ı da hâlâ yok. Ama onun da gibisi yok ki. Biz de onların yerine oynayanların gibileri de zaten başka hiçbir takımda yok ki. Peki gibilerini bile bulmadan onları basketboldan kopacak noktaya niye getirdiler ki ? Bir numara sorununu gibileri bile olmadan nasıl çözecekler ki?..
Saçma sapan bir sürü kadın (güzel değiller demek değil) tarafından aranmaktansa (ki çok aranıyorum) onun tarafından aranmamak bile vallahi daha iyi geliyor bana desem sanki inanacak mısınız ki, ayrıca sanki niçin inanacaksınız ki. O birinin aramaması, O birilerinin (çok hoşlar da, çoğunu tanırsınız da) aramasından bile daha iyi geliyor desem? Zaten inanmazsınız ki. "Bir ararsa"sını bile seviyorum onun, "Yine aramadı"sını da, "Ya ararsa"sını da, hatta "Yaa, yine aramadı bee"sini de seviyorum. Sıkmış, sıkışmış her anı belli bir "ikili"liktense her anı belirsiz, her heyecana açık, tabii ona da açık o "Sap"lık yok mu? "Dün aramadı", "bugün aramadı"larına bayılıyorum işte onun bunun için "ya yarın ararsa"sını beraberlerinde getirdikleri için.
RUSYA maçında benchin "tek tiplerini" kim seçti acaba ? Kim olabilirdi bu kadar zevksiz ? Veya O "kim" kimse nasıl bu kadar zevksiz olabilirdi ? Yazlıkçı, şıpıdakçı ailenin köle İsaura'sının, reisine (onlar reistir, işleri güçleri de vardır, sık sık toplanırlar da, alışverişe malışverişe de çıkmazlar) yazlığa gitmeden bir gün önce "Kocacım, sana bugün pazardan bak neler aldım, çok da ucuz" dediği tiptendi. Çirkindi, sakildi, outtu ve no şıktı. Benchtekiler de Dalton çizgili tişörtleriyle sanki Abdi İpekçi'den firara hazırlanan bizim Daltonlardı. Hani "Şunları giy de bir tur atsana, bin dolar sana" deseydi bile biri bana yine de giyip yarım tur bile atmazdım. Neme lazım, belki bir gören olur diye...
SERİ İLANLAR
Cuma'ları ise Milliyet'teyiz (Başka şubemiz yoktur.)
İmza: Köyün Delisi
SPOR
MONDRAGON'A MİLLİ ÖFKE
At yarışları
Avrupa Ligleri
Letonya kolay lokma: 86-70
2. LİG puan durumu
Yıldız yağmuru
Filede yaz keyfi
Bir başka İlhan!
Ortega tehlikesi
Riquelme indirimi
Taffarel sesleri
Güneş'in yüzü aydınlık
Kardeşlik türküsü
Yetenek yaşta değil ayakta!
Paris için geri sayım
Sevik'i andık
Altıntop'tan çağrı
Haber turu...
Amerika'dan İsveç'e
Büyük yanlış
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010