Aylardır haftalardır gerdiler onları (futbolcuları). Tabii bizi de. Gerildi onlar, tabii gerildik biz de. 'Geril geril'iz denir mi bilmem ama, denmese de işte dedim bile. Bir gün kaldı zaten. Söylemedik, yazılmadık hiçbir şey de kalmadı zaten. Neler de anlattılar ya da neler anlatmadılar ki bize koca koca adamlar. Hani annenin çocuğuna yemek yerken "üstüne dökme" demesi gibi.
- Ne olur üstüme dökersem anne ?
- Leke
- Leke nedir anne ?
- Leke işte bilmem nedir.
- Leke olursa ne olur anne ?
- .... olur.
Zaten hâlâ nasıl seyredeceğinizi, ne atıp, ne atmayacağınızı bilmiyorsanız ve de nasıl davranacağınızı. Bu saatten sonra da öğrenmeye çalışmayın bence. Saracoğlu'nun dışındaki maçlardan hala farkında değilsiniz de, bu saatten sonra da farketmeye çalışmayın sakın bence. Kafanız daha da karışır bence.
Ya da Saracoğlu'nda en fazla üç puan kaybederiz de, ama Saracoğlu'nun dışında kaybedeceklerimizin kaç puan olduğunu bilmeyen hâlâ var mı ? Varsa da en hafifinden pes zaten. Gol bile atamamışız onlara. Yenememişiz de. Yine yenemeyebiliriz de. Hatta yenilebiriz de. Gol de, goller de yiyebiliriz de. Golü ama atarsa, onlar atsın bize, biz atmayalım Allah aşkına kendi kalemize.
Eriksson'a bir iki soru ?
50 küsur bin kişi içinde 50 küsur kişi bile değiller. Sorun bakalım Sven Eriksson'a, mesela seçme hakkı olsa Avrupa Şampiyonası'na hangi "11"in başında gitmek isterdi. Yine sorun Eriksson'a şu iki "11"den, bir "11" yap deselerdi, o "11"e kaç İngiliz, kaç Türk alırdı ? Ya da iki üç İngiliz'den fazlasını alır mıydı ? Herkesin bildiğini, her İngiliz de bilmiyor mu ? Her İngiliz'in bildiğini de, İngiliz'in o coachu bilmiyor mu peki ?
O İsveçli coach da biliyor ki, tek şansları bu baskı altında gerilmemiz ve de kendi kendimize yenilmemiz. Onu kullandılar işte, hala da kullanıyorlar işte. Bizim Tuncay 'yenelim de, ben de bir gol atayım, futbolu bıraksam bile gam yemem' mi demiş, ya da ona benzeyen bir şey mi demiş, ya da galiba onu demeye getirmiş. Anladınız mı işte bizimkilerin ne halde olduğunu. "11"imiz, "11"lerinden iyi, hem de bayağı iyi. "18" imiz de, "18"lerinden iyi. Hatta "18"imizin dışındakiler bile onların "18"inin dışındakilerinden de iyi.
Hakem de üstelik Pierluigi, hem de peruksuz Pierluigi, kompleksiz de yani. Hani "I Love You Collina" dense de, "Anama küfrediyorlar baba da" demez yani. Daha ne istiyoruz. Bugün yarın bari futbolca konuşalım artık. Ulusoy, Çobanoğlu, diğerleri siz de az konuşun artık. Hatta susun artık. Söylenecek bir şey zaten kalmadı ki. Haa, bir şu belki:
- Aranızda hiç İngiltere'yi yenen var mı ?
- ?
- Aranızda hiç İngiltere'ye gol atan var mı ?
- ?
- Ne şanslısınız, işte İngiltere. Atın o zaman, yenin o zaman.
Fazla uzatmaya gerek yok ki.
Ne biçim "bazen" bu
"Bazen" onu öyle özlüyorum ki, ve de o "bazen"ler de "bazen" öyle çoğalıyor ki... Haklısınız tabii. O zaman da bunun neresi "bazen". Takılmayın işte, belki lafın gelişi "bazen", belki de bana her an "bazen".
Frank de Boer, Galatasaray'a transfer olduğunda, "Galatasaray'ı tabi tanıyorum" demişti. "Ama İstanbul'a sadece otel - stat arasında görüldüğü kadarıyla tanıyorum". Reklam filminde "I know this bank from Holland" (Bu bankayı Hollanda'dan tanıyorum" diyordu. Para böyleydi işte, insana neler de dedirtiyordu. Mesela "I know İstanbul" dememişti, dedirtememiştik ki.
Dünyanın gözü yine İstanbul'da işte. Pierluigi Collina bile İstanbul'da işte. Bir değil, bir sürü de İngiliz "Frank de Boer"u da İstanbul'da işte. Onları otel - stadyum - havaalanı üçkeni dışına çıkartabilsek bari. Futbol için bir daha gelemeseler de, İstanbul için belki bir kere daha, hatta bir çok kere daha gelirlerdi. Ve de bence de güle oynaya gelirlerdi.
İstanbul'un topu köşeli
Saracoğlu'nun topu yuvarlak. Kaybedebiliriz de. Ama İstanbul'unki köşeli, dört köşeli, hatta beş - altı köşeli. Hatta hatta daha da çok köşeli. Orda kaybetmeyiz. Kazanırız da. Her bir köşesinde üstelik o İngiliz'in hayaline bile gelmeyecek neler var. Mesela Roma da var, mesela Milano da var, mesela Monaco da var ve de mesela onların Londrası da var. Ve de sarayı marayı, müzesi, boğazı moğazı, adası, camisi, mimarisi, tarihi vs. de var. Kısaca var oğlu var.
Göbek, mangal, Mustafa Sandal
Mesela biraz et, biraz mangal, mesela biraz göbek, mesala biraz da Mustafa Sandal, ne yani böyle miyiz biz ? Ne alakası var gibi gelse de işte, çok alakası var işte. İşin bir de bu tarafı var işte. Ama federasyon başkanının, menajerinin, belediye başkanının, hatta turizm bakanının (böyle bir bakan varsa) bu işlerle alakası yok işte. Frank de Boer'a "Bu bankayı tanıyorum" dedirtmenin ücreti Allah aşkına altı üstü nedir ki ? İngiliz'lerin "Frank de Boerlar"ına sanki ödeyemez miyiz ki ?
Türkiye'nin gelmiş geçmiş en yetenekli futbol jenerasyonunun sırtına çıkıp, atmak tutmak kolay tabii. Türkiye'nin futbolda Dünya üçüncüsü olduğunu her fırsatta söyleyelim de, Türkiye'nin turizmde Dünya beşincisi olması gerekirken, mesela niye ilk 'on'da olmadığını bir gün bile söylemeyelim mi? (İlk dört; Amerika, İspanya, İtalya, Fransa)
"P"koliklerden bizim sevgili Feryal'e (Pere) sordum. Evet Milliyet'in Genel Yayın Yönetmeni Sayın Mehmet Y.Yılmaz, Napoli'deki benim koyuma gitmiş. Yanılmamışım yani, baş harfi "P" yani. Bugünlük de "P" yeter de, artar bile. Koyumu saklamaya devam ediyorum. İsmi başka bir Köyün Delisi'nde belki, bir cuma o aşık olduğum koyu anlatırım da belki.
CNN Türk Pivot'tan Sorularınızla yayına da katılabilirsiniz: pivot@cnnturk.com.tr
SERİ İLANLAR
Cuma'ları ise Milliyet'teyiz (Başka şubemiz yoktur.)
İmza: Köyün Delisi
SPOR
'B PLANI YOK'
At yarışları
Avrupa ligleri
Pota kopyalandı!
İKİNCİ LİG PUAN DURUMU
Iverson'dan 104 trilyonluk imza
Bayanlara yeni düzenleme
Yaylım ateş
Dananın kuyruğu kopuyor!
Sambasız olmaz!
Daum'un rüyası
Hakan'a kral tarife!
Önal sahaya sürüldü
Bravo Taner
Welcome beyler
İlk sınav Ümitler'in
Schumacher'in heyecanı
Türk boksu kurtuldu!
Aman çocuklar leke olmasın!
Napolyon haklı
Fenerbahçe medyadaki ‘anonscuların’ isimlerini niye açıkla-ya-mıyor?
21 Mayıs 2010
'Süper Çöplük'ten nemalanan süper yorumcular, süper başkanlar
14 Mayıs 2010
Ankaragücü ve Trabzon Fenerbahçe'ye yatacak mı, dükkanı kapatalım mı?
7 Mayıs 2010
Galatasaray Liseli olunca insan hakları, 'Jbüşüst liseli' olunca hayvan hakları mı?
30 Nisan 2010