Ve EURO 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası finalleri İtalya - Türkiye maçıyla yarın start alacak. Hiç kuşkusuz bu tip şampiyonaların açılış maçları müthiş görkemli olur, artı sürprizlere gebedir! Dileriz bu sürprizi Türkiye gerçekleştirir!Türkiye’nin İtalya’yı yenmesi kamuoyunda sürpriz olarak öne çıkıyor, biliyorum.Niye sürpriz arkadaş? Türkiye, İtalya’yı yenemez mi? Niye olmasın ki!Milli Takım’ın başarı grafiğine bakın, ne demek istediğimiz anlaşılır. Elbette İtalya güçlü takım, grubumuzun favorisi, eyvallah. Ancak en az biz de onlar kadar iddialıyız. Kaldı ki Şenol Güneş ve Roberto Mancini’nin karneleri birbirine yakın. Mancini, 14 Mayıs 2018’de göreve başladı, 30 maçta 21 galibiyet, 2 yenilgi ve 7 beraberlik yaşadı. Güneş ise 18 Mart 2019’da işbaşı yaptı, 26 maçta 14 galibiyet, 9 beraberlik ve 3 yenilgi yaşadı.Yani biri 30, diğeri toplam 24, aradaki fark 6 maç... Teknik, taktik ve sistem bu oyunda önemlidir. Sahaya çıkacak onbir de o kadar değerlidir, farkındayım.Güneş’in işine karışacak halimiz yok, kimi oynatır, kimi yedeğe çeker bilemeyiz. Ben de ilk maçtaki kadroyu merak etmiyorum açıkçası Ancak İtalya maçına bir terslik olmadığı taktirde Moldova ile yapılan son provanın 11’i çıkarsa asla şaşırmam. Şöyle kadroya bakıyorum, o 11’i zorlayacak, alternatif isimler yok değil. Örneğin Kaan Ayhan, İrfan Can Kahveci ve Cengiz Ünder aklıma ilk gelen isimler. İtalya’nın kadrosu güçlü isimlerden oluşuyor. Haa zaafları yok mu, elbette var... Stoperleri ağır, savunma arkasına atılacak toplarla pozisyon üretir, goller de atarız. Güneş’in ilk yarıda kontrollü bir oyunu tercih edeceğini düşünüyorum. Öyle harala gürele saldırmayız herhalde!Benzetme yerindeyse tam bir ‘taktik savaşı’ olacak... Eee Burak Yılmaz’ımız var, yetmez mi? Demem o ki, İtalya’da işimiz zor olabilir, ama kolay kolay da teslim olmayız!Şöyle bir hesap yaptım, üç maçtan dört puan alırsak, gruptan çıkarız. Dört puanı da alacak güçteyiz, fazlası da olursa, sürpriz olmaz.Örneğin İsviçre ile berabere kaldık, Galler’i yendik, etti mi size dört puan! Tabii ki bu oyunda ‘nasıl başlarsak, öyle gideriz’ gibi yerleşik bir söz var. Doğrudur... Ama tarihe kazınmış bir söz daha var; ‘Mamma Li Turchi’ (Eyvah Türkler geliyor)...Buna ne dersiniz? Bekle bizi İtalya!...
Çebi’nin kantarı Yalçın’ın hakları!
Para - pul işlerinden hiç anlamam, söz konusu ekonomiyse hiç ama hiç ‘ahkam’ kesmem, işi uzmanlarına bırakırım, sadece dinlerim! Ancak ortada bazı rakamsal gerçekler var.Nedir o? Beşiktaş’ı zor şartlarda şampiyonluğa taşıyan, sezonu iki kupayla taçlandıran Sergen Yalçın’ın kulübün kasasına koyduğu para öyle az-buçuk değil! Devler Ligi’ne sadece giriş parası neredeyse 16 milyon euro... Haaa Galatasaray iki ön elemeyi geçemezse, oradan da bir o kadar euro gelecek. Etti size 30 milyon euro..Süper Lig’de elde ettiği başarıların ve de performansın parasal karşılığı toplam 184 milyon lira... Nereye varmak istiyorum? Şu sıralarda Sergen Yalçın’ın sözleşmesi üzerine pazarlıklar var... Yönetim ne verir, Sergen Yalçın ne ister, bilemem. Biliyoruz ki, pandemi nedeniyle kulüpler ekonomik kriz yaşıyor, zor durumdalar. Sergen Yalçın’ın pek parayla, pulla işi olmaz. Kulübünde ekonomisini pazarlıklarda asla göz ardı etmez, işi yokuşa da sürmez!Beşiktaş’ın onun için de büyük bir şans olduğunu iyi bilir. Anadolu’da çalıştı, geldi zirve kariyerini de Beşiktaş’ta gerçekleştirdi. O artık Kartal Yuvası’ndan yetişen, bir ilki gerçekleştiren isimdir.Bir yıllık sözleşmeye de asla ‘tazminat’ maddesi koymaz! Söz konusu olan maddi değil, manevi değerlerdir...Başkan Ahmet Nur Çebi’nin kantarı bu anlamda doğru tartar, Kartal Yuvası’ndan yetişen Sergen Yalçın’a hem manevi hem de maddi hakkını verir.Valla bu ikilinin arasına girmek zordur, giren de sakatlanır!Bizden hatırlatması!
Denizli devam edecek mi?
Altay’ı uzun yıllar sonunda yeniden Süper Lig’e taşıyan teknik direktör Mustafa Denizli ile yaptığım son söyleşide bir soruya ‘net’ yanıt bulamadım, çok üzerine gittim, ama başaramadım! Neydi o? Devam mı, yoksa tamam mı? Yani Altay’la yola devam edecek mi?Valla, tecrübeli hocadan bu soruya pek yanıt alamadım açıkçası, hala o sorum askıdaki yerini koruyor!Neden mi?Kendi cephesinden haklı Denizli hocamız.. Biliyoruz ki, Denizli yarışmacı bir hocadır, yani zirveye oynar, öyle ‘laf olsun, aman para kazanayım, ne olursa olsun’ diyecek bir fotoğraf asla değildir. İsterseniz biraz daha açalım... Gittiği kulüpte, rengi ne olursa olsun, hep zirveyi kovalar, ‘başarısızlık’ kelimesi yoktur lugatında.Yine söyleşide dediği gibi, yönetime çok ciddi bir rapor hazırladı, eksiği - gediği ortaya koydu, yapılması gereken transferleri işaret etti. Denizli, öngörüleriyle tanınan tecrübeli bir teknik adamdır... Bugüne kadar ne dediyse, onlar hep gerçekleşti. Kariyeri başarılarla dolu Denizli, adımlarını sağlam atar, hayal peşinde asla koşmaz, gerçekçidir. Her ne kadar Altay onun ‘baba ocağı’ olsa bile! Davet ettiler, gitti, Altay’ı Süper Lig’e çıkardı. Yani inandığını gerçekleştirdi, görevini yapmanın huzuru içinde şu sıralar.İşin özeti, yönetim kanadı hocanın raporuna harfiyen uyarsa ki uymak zorundalar, Mustafa Denizli, Altay ile yola devam eder. Tersi hayalcilik olur!
HAFTANIN SÖZÜ
“MEB’in LGS ile yaptığı, çocuklara 8 sene futbol antrenmanı yaptırıp sonunda basketbol maçına çıkarmaktır...” ABBAS GÜÇLÜ