Nurullah Sağlam ve öğrencilerini kutlamak gerekir. Niye mi? Böylesine güçlü bir rakip karşısında tam tamına 100 dakikalık müthiş bir direniş gösterdikleri için...
Niye mi? Düşünün koca Beşiktaş’ın(!) Guti’yle 100. dakikada attığı gole kadar oyun disiplininden hiç kopmadıkları için. Savunmaya kapandılar, Beşiktaş’ın ürettiği pozisyonlara geçit vermediler.
Niye mi? Kaleci Eser, savunmasından seken topları bir bir toplarken, adeta kalesinde devleştiği için.
85. dakikada Hasan Üçüncü’nün çift sarı karttan oyun dışı kalması Beşiktaş’ı ve tribünleri biraz olsun rahatlattı.
100. dakikaya kadar gözlerimiz Guti’nin üzerindeydi. Kalitesine ve geçmişine lafımız yok.
Ne var ki aynı Guti 100. dakikaya kadar piyasada hiç gözükmedi!
Attığı gol savunmaya çarpıp girdi, çarpmasaydı belki Eser buna da vize vermeyecekti.
Neymiş efendim Schuster, Beşiktaş’a iyi futbol oynatıyormuş... Hatta Alman hocanın bu anlamda devrim yaptığını savunanlar bile var!
Geçin efendim, geçin bunları!
Hangi devrimden, hangi iyi futboldan söz ediyorsunuz?
Tabii ki iyi futbol önemli, ancaak asıl olan skordur.
Beşiktaş asla iyi futbol oynamıyor, oynamadığı gibi aldığı skorlar ortada.
Savunmanın yerinde yeller esiyor, sürekli rakibe pozisyon veriyor!
Bilmem yanılıyor muyuz?
İspanyol orta hakem Gomez’in skandal ötesi kararlarını izlerken, küçük dilimizi yutacaktık az kalsın! İlk yarıda öylesi düdükler çaldı ki, biz bile tribünden ‘yuh’ dedik içimizden!
Fernando ile başlayalım. Arkadan sert hareket sarı kart doğru... Ne var ki, aynı Fernando karara isyan ediyor, topu yere vuruyor, Gomez’in ikinci sarıyı çekmesi lazım, pas geçiyor.
Bitmedi.
Falcao’nun attığı gol buz gibi gol... Gomez’e göre Zapo’ya, Falcao faul yapıyor. Alakası yok!
Bitmedi.
Zapo, Falcao’yu cezaalanı içinde indiriyor, hakem ‘devam’ diyor... Bize göre hareket buz gibi penaltı, artı Zapo son adam olarak kırmızı.
Bu nasıl uluslararası hakem pek anlayamadık! Bu yanlışları hakemlerimiz yapsa, Allah muhafaza ipe çekeriz!
Bir puan cetveline, bir de üç büyüklerin konumuna bakıyorum. Al birini vur ötekine! Galatasaray’da sıkıntılı mı, sıkıntılı! Rijkaard, müthiş bir baskı altında... Yönetim desteğiyle şimdilik ayakta duruyor, ne kadar dayanır, orası da soru işareti!
Cim-Bom, kim ne derse desin, Arda’sız keyif vermiyor. Bir futbolcunun olmayışı, bu kadar olumsuz etkiliyorsa - ki, öyle - takım olmaktan söz edemezsiniz!
Misimoviç’i ilk kez canlı izledik. Adam oyun kurucu... Duran topları hep o kullanıyor. Ne var ki, ne oyun kurabiliyor, ne de doğru dürüst pozisyonlar üretebiliyor..
Ankaragücü’nün Metin’le attığı gol, iyi irdelendiği zaman, böylesi büyük bir takımın savunmasına hiç yakışmadığını görürsünüz. Tamam, yan hakem bayrağı kaldırdı, ne var ki orta hakem Metin’in ofsayt olmadığını iyi süzdü, oyunu devam ettirdi. Yani düdüğü çalmamış... Eeee durmayı tercih eder, bizim gibi pozisyonu seyrederseniz, Metin’de gider golünü atar!
Bu gol, hem Galatasaray’ın, hem de Rijkaard’ın kimyasını bozarken, Cim-Bom’un oyun şablonunu da alt-üst etti! Rijkaard, Metin’in golünden sonra riskli, tamamen ofansif ağırlıklı sisteme döndü.
Evet, belki yaptığı doğruydu, ancak Rijkaard’ın unuttuğu bir şey vardı, o da
Eğri oturalım doğru konuşalım. Rapid Wien, asla Beşiktaş’ın ayarında bir takım değil.
Bakmayın Beşiktaş’ın zorlandığına! Attıkları kadar, kaçırdılar!
Holosko’ya ne demeli? Oyuna giriyorsun, mükemmel bir gol atıyorsun. Buraya kadar her şey güzel. Ernst’in sana attığı pasları o pozisyonda şut olarak kaleye atıyorsun. Halbuki, o pozisyonları arkadaşlarına çıkarsan gecenin kahramanı olacaksın. Bu bencillik niye?
Beşiktaş fotoğrafına iyi bakmak lazım.
Kartal’ı sırtlayan oyuncuların sayısı sınırlı. Takımı ayağa kaldıran ve ofansa taşıyan Quaresma bunlardan biri. Rapid Wien’in ilk 10 dakikadaki baskısını kıran ve bir şutu direkte patlayan Quaresma nazara geldi, oyundan çıktı.
İyi ki Ernst var. Panzerin maşallahı var... Hem ön libero oynuyor hem de ekstra işlere soyunuyor.
Gizli kahraman Ernst
Schuster, maalesef hiçbir maçtan ders almıyor! Hakan Arıkan’ın derbide yediği hatalı gol hâlâ hafızalarda kazılı. Ne var ki, Schuster, elinin altındaki Cenk’i kullanmamakta ısrar ediyor!
Olan Beşiktaş’a oluyor, Hakan Arıkan da kalede yıpranıyor!
Kartal’ın yediği golde sakın ola Hilbert’e kızmasınlar. Hilbert iki arada, bir derede kaldı Hakan yüzünden! Ya çıkmayacaksın, eğer çıkıyorsan da ‘sağlam’ çıkacaksın!
Hakan’da bu özellikler yok, bir de müthiş özgüven erozyonuna uğramış!
Böyle bir tabloda Cenk dururken, Hakan Arıkan’a bu maçta görev vermenin doğruluğunu kim savunabilir?
Futbolda kolay rakip yok... Antalya örneği gibi... İlk yarıda iyi bir direniş gösterdiler...
Ne var ki, ikinci yarıda Bobo’nun klas golüyle çözülür gibi oldular... Ancak Hakan’ın hatasını affetmeyen Tita ile skoru eşitlerken, Beşiktaş kenar yönetimine de mesaj gönderdiler!
Haftanın derbisinde iki kişiye muhalefetim! Biri orta hakem Çakır, diğeri ise Schuster!
Cüneyt Çakır, FIFA kokartlı, Türkiye’nin bir numaralı hakemi... Böylesi donanıma sahip Çakır, oyun kontrolünü bir türlü eline geçiremedi, kasıtlı hareketlerde kart yerine ‘nasihatı’ tercih etmesi oyunun sertliğe dönüşmesinde en büyük faktördü.
Çakır’ın hataları saymakla bitmez Aurelio’ya çıkarılmayan kırmızı kart, Dia’nın yan Bahattin Duran’ın üzerine yürümesini, Bilica’ya geç çıkardığı sarı kartı da pas geçtik! Ancak birine çok takıldım! Oyunun hemen başları, Emre Belözoğlu’nun garip isyanı... El-kol hareketleri, Çakır’ı bir dövmediği kaldı! Ne Emre’ye yakıştı, ne de bunu kartla cezalandırmayan Çakır’a.
Schuster’e de muhalefetim!
Sağı - solu belli olmuyor! Tutturmuş bir rotasyon! Her maça farklı kadro, farklı sistem!
Bir bakıyorsunuz tek ön libero, bir bakıyorsunuz çift... Bir bakıyorsunuz tek forvet, bir bakıyorsunuz çift!
Beşiktaş gibi, oyun kapasitesi yüksek takımı korkak oynatmaya hakkı yok!
Schuster’i bazen anlamakta zorlanıyoruz!
Şu ana lig ve elemeler dahil oynanan toplam onbir maç var...
Buna karşın Schuster, hâlâ ideal on biri yakalamış değil..
Her maça farklı kadro!
Kadroda istikrarı ne zaman yakalayacak, belli değil! Potansiyel var, ama Schuster bildiğini okuyor!
Tıpkı dün olduğu gibi...
Sürekli rotasyon peşinde, her maça farklı kadro sürüyor, kafa karıştırıyor!