Takım savunması

29 Temmuz 2011

Sokaktaki futbolsever, neredeyse futbolu unutmuş, herşeyi rafa kaldırmış, gündeme bomba gibi düşen şike iddialarının nasıl sonuçlanacağına odaklanmış. Futbolumuzdaki bu kaosun nereye varacağını onlar gibi bizler de merak ediyoruz. Trabzon’un maçı varmış, yenilmiş, Devler Ligi’ni tehlikeye atmış, inanın kimsenin umurunda değil! Sokaktaki insanlar ‘kimler düşecek’, ‘kimler ligde’ kalacak, ona bakıyor, gerisi hikaye!
Dün geceye gelirsek; Türk futbolunun kronikleşmiş bir hastalığı var... Kim ne derse desin, takım savunmasını maalesef yapamıyoruuuuzzzzz! Başımıza ne geldiyse bundan gelmedi mi? Milli Takım’da hedefleri hep bu yüzden kaçırmadık mı? Takımlarda bunu başaramayan bir ülkenin Milli Takımı’ndan büyük hedefleri kucaklamasını beklemek biraz hayalcilik olmaz mı?
Rakip geliyor, tüm hatlarıyla savunmasına yaslanıyor... Sana oynayacak boş alan bırakmıyor, nefes aldırmıyor... Gedik vermiyor, seni uyutuyor, arada bir çıkıyor, golünü de buluyor.
İşte size en güzel örnek Gaziantepspor... Doksan dakika tek kale oyna, karşılığında doğru dürüst bir pozisyon üreteme, ürettiğini de atama... Hadi bunu da geçtik, rövanş için avantaj kovalarken, bireysel bir hatadan çok basit bir gol

Yazının Devamı

Hiddink kalıcı değil!

28 Mayıs 2011

Bir yanda Belçika maçı, diğer yanda Guus Hiddink’e Chelsea’nin yaptığı teklif... Milli Takım kampında ay-yıldızlı ekibimizin önündeki kritik sınavdan çok Hollandalı hocanın konumu konuşuluyor şu sıralarda. Olası bir Belçika yenilgisi sonrası Hiddink’in görevi bırakıp, İngiltere’nin yolunu tutacağı iddiaları aldı başını gidiyor!

“Hiddink kalıcı mı, yoksa gidici mi?”...
Bu sorunun yanıtı belki net değil ama “Ateş olmayan yerden de duman çıkmaz...” tabii...
Hocanın ilk basın toplantısı medyanın hücumuna uğradı! Çok sayıda Türk gazeteci var kampı izleyen. Hadi bu doğal... Belçikalı meslektaşlarımız da var, bu da doğal. Ancak doğal olmayan tek ayrıntı, 10’a yakın İngiliz gazetecinin burada olması. Doğrusu şaşırdık. Sanırsınız, İngiltere ile aynı gruptayız... Düşünün maça değil, kampa geliyor İngilizler... Toplantıyı bizim gibi dikkatle izlediler, Türk ve Belçikalı gazetecilerin sorularını dikkatle dinlediler. Bizler, Hiddink’i köşeye sıkıştırmaya çalıştıkca, Hollandalı hoca rotayı sürekli Belçika maçına çevirdi. Bu uğraşının bir bölümünde de başarılı oldu diyebiliriz...
İngiliz meslektaşlarımızdan toplantı sırasında soru gelmemesi de dikkatimizi çekmedi değil. Toplantı

Yazının Devamı

Genç Kartallar

22 Mayıs 2011

Gaziantep, daha çok topla oynayan, hücuma çok çıkan, bu özelliklerini pozisyonlara yansıtan, ancak ilk yarıda golü bulamayan taraf idi. Beşiktaş ise yıldızlardan yoksun çıkmasına karşın, rakibin baskısına iyi bir direniş gösterdi, asla pes etmedi. Kartal’ın gençlerle takviyeli kadrosu, takım savunmasını üst düzeye çıkarması, Antep’in işini zorlaştıran diğer bir faktördü. İkinci yarıda da yine baskılı oynayan ev sahibi takımdı. Ancak Kartal’ın savunmaya yaslanması, Hakan Arıkan’ın kritik pozisyonlarda devreye girmesi, Gaziantep’in üç puan hesaplarını alt üst etti.
Bobo’nun ofansta tek olması ve kazandığı toplarda yalnızlık çekmesi ile beraberinde gelen top kayıpları, Kartal’ın pozisyon yaratmakta zorlanmasının en büyük etkeniydi. Bu da şunu gösteriyor, yeni sezonda Kartal’ın çok ciddi bir forvete gereksinimi olduğu... Bobo, cezaalanı içi oyuncusudur. Top taşıyacak ve taşıdığı topları gole çevirecek bir fotoğraf değildir asla...
Havutçu’nun, sezonun son maçında yıldızlar yerine A2’den oyuncuları tercih etmesi, bir teknik adam doğrusuydu. Beşiktaş penceresinden prestij anlamına gelen karşılaşmada Havutçu; Rıdvan, Atınç, Erhan ve Onur’u ilk on birde sahaya sürdü. Kalede ise

Yazının Devamı

Doğru tercih

17 Mayıs 2011

Yönetime... Tayfur Havutçu'ya güvenmeniz ve onunla yola devam etmeniz alkışlanacak bir karardır. Havutçu, duruşuyla, bilgi-birikimiyle, kültürüyle, hem sizleri, hem de camiayı asla mahcup etmeyecektir. Havutçu'nun fazlası var, eksiği yok. Altyapısı da sağlam, adam gibi adamdır. Bu apoletin hakkını vereceğinden bir milim kuşkunuz olmasın.
Taraftara... Onun içimizden biri olduğunu asla unutmayın. Tribün desteğinin başarının temel taşını oluşturduğunu kim yadsıyabilir? Ona sahip çıkmak, sizlerin asli görevidir. Onun desteğe, sabıra, biraz da krediye gereksinimi var. Bu unsurların adresi de sizlersiniz.
Taş yerinde ağırdır. Örnek mi, Fernandes... Önce kupa, dün de Eskişehir maçı... Tayfur Hoca, Fernandes'i asıl yerine yani ön liberoya çekti. Hem kupada, hem de dün iyi oynadı. İki ayağına da hakim, ileri çıkarak asist yapıyor, gol atıyor. Schuster'in kulakları çınlasın! Adamı kenara itti, futboldan soğuttu, bunalıma soktu, Tayfur Hoca ile yeniden hayata döndü.

Yorgun adaleler

Eskişehir, prestij maçıydı Kartal adına. Düşünün kupa kazanılmış, adaleler yorgun... Buna karşın Beşiktaş işini ciddiye aldı, geriye düştü, ama kazanma arzusunu tribün coşkusuyla birleştirtirdi,

Yazının Devamı

Büyük başarı

12 Mayıs 2011

Penaltı atışları sonrasında Beşiktaşlı futbolcuların kupayı müzelerine taşıma sevinci gerçekten çok anlamlıydı. Bu sevinç tablosundan çok mesaj çıkarabiliriz.
Kolay mı? Yönetim, büyük hedefler için her türlü girişimi yaptı. Yıldızlarla kadroyu güçlendirdi, büyük hedeflere hazır takımı Ümraniye’ye yerleştirdi. Yani, yönetim üzerine düşeni yapmanın huzuru içindeydi.
Büyük yıldızlarla spor gündemini değiştiren Beşiktaş, sezon öncesinde taraflı tarafsız herkesin ‘banko’ şampiyonuydu.
Ne var ki, o yıldızlar topluluğu ve uzak ara ‘şampiyon’ olur denen Beşiktaş’ta evdeki hesap çarşıya uymadı. Hedefler bir bir Kartal’ın pençesinden koptu, yerini hayal kırıklığına bıraktı. Kartal’ın tutunacak tek dalı kalmıştı, o da kupaydı.
Kayseri’de finale gelen kadro sıkıntılıydı, eksikti. Savunmanın göbeği çökmüştü, İbrahim Toraman cezalı, Ernst, Nobre, Nihat, Ersan ve Ferrari sakattı. Buna karşın Tayfur Havutçu, elindeki malzemeyi en iyi kullanmanın hesaplarını iyi yaptı, Marco‘dan stoper yarattı! Guti’nin formsuzluğu, Fernandes’in dağınık futbolu, Simao’nun şaşırtıcı performansı, yükün Necip’in üstüne kalması, özellikle ilk yarıdaki kötü futbolda bizce en büyük faktör idi.
Aslında her

Yazının Devamı

Varsın, bencil olsun!

1 Mayıs 2011

Efendim, Quaresma takım oyunundan uzakmış, ofansa çıkıldığı anlarda bencilmiş, her yerden kaleye şut atıyormuş, kızanı da var, seveni de! Valla bu yönleri bizi hiç mi, hiç ilgilendirmiyor. Her yönüyle yıldız oyuncudur Quaresma... Dur-durak bilmiyor, aldığı her topta oyunu rakip alana yıkıyor, en önemlisi takımı ayağa kaldırıyor, tehlikeli şutlar atıyor. Sanırsınız ki, Kartal’da yırtıcı bir forvet oyuncu var da, o vermiyor! İkinci yarıda bir şut attı, Aykut güçlükle tokatladı, dönen topu, Bobo boş kale yerine direğe nişanladı. Aynı Bobo, müsait pozisyonda yine şut attı, o da direkte patladı. Quaresma, futbol adına keyif veriyor. Varsın, onun kusuru ‘bencilliği’ olsun. Valla, bencillikte olsa ona çok yakışıyor. Topu ayağına aldığı anda, başlı başına bir tehlike Quaresma. Siz siz olun, sakın ola Quaresma’yı, Avrupa’ya kaptırmayı aklınızdan bile geçirmeyin!
O bir markadır ve de Beşiktaş’ın yüz akıdır bizce. Serkan Kurtuluş, ilk yarıda onu marke edemedi, çabukluğuna yetişemedi, sarı gördü, ikinci sarıdan atılması gerekirdi, atılmadı. Bülent Ünder, işin farkına vardı, ikinci yarıya onu kenara aldı, kırmızıdan kurtardı!
Neyse, gelelim haftanın derbisine, ya da iki takım açısından

Yazının Devamı

Asıl kriz savunmada!

26 Nisan 2011

Rakamlar asla yalan söylemez... Hele hele futbolda eleştiri ya da analiz yapıyorsanız, rakamsal gerçekleri görmemezlikten gelemezsiniz, aksi halde doğruyu bulamazsınız. Futbolda, önce kalenizi, ardında da savunmanızı sağlama alacaksınız, aksi taktirde hayal kırıklıkları yaşarsınız.
Beşiktaş’ın kalesinde aman aman çok büyük sıkıntı yok... Rüştü ya da Cenk’in, bu açığı kapatacak, hem güçleri hem de yetenekleri fazlasıyla var, hatta bazı maçlarda her ikisinin de öne çıktığına tanıklık ettik bu sezon.
Asıl sıkıntı bizce savunma bloğunda... Düşünün otuz maçta forvet toplam 45 atarken, Kartal, kalesinde 35 gol görmüş... Bu rakamsal gerçeklerden yola çıkacak olursak, Beşiktaş’ın ligdeki bugünkü konumunun temelinde yatan faktörün savunma olduğu gerçeğini görürüz. Bir atılan gollerin toplamına bakın, bir de yenilen gollere... Arada uçurum yok!

Alternatif yaratmazsa...
Tayfur Havutçu’nun, kalıcı olması halinde, ki öyle gözüküyor, savunmada yeniden yapılanmaya gitmesi gerekir. Yan ve duran toplarda sezon boyunca hep sıkıntı yaşandı, kadrodaki mevcut futbolcularla bu sorunu bir türlü aşamadı Beşiktaş. Bu bölgede revizyon ve değişim şart. Alternatif yaratamaz ve rekabet

Yazının Devamı

Kurtuluş’un eli ve final

21 Nisan 2011

Olcan’ın golünden sonra Tolunay Kafkas, havalara zıpladı, tur için umutlandı. Haklı... O gol bir an bizi de geçmişe götürdü, Valerenga maçını anımsattı. “Olur mu, olur” dedik, kendi kendimize! Eee, ne de olsa futbol bu... Bir gol, bir hata, her şeyi terse çevirebilir. Nitekim, erken gol, Beşiktaş’ın elini ayağına dolaştırırken, Antep’in moral motivasyonunu da üst seviyeye çıkardı.
Antep, oyunu tamamen rakip alana yıktı, ikinciyi aramaya başladığı anlarda, Serdar Kurtuluş’un eli, Kartal’ın imdadına yetişti! Pozisyonu iyi süzen Kuddusi Müftüoğlu, penaltı noktasını gösterdi. Doğruydu... Atışı Simao gole çevirirken, Gaziantep’in kupadaki final hesaplarını da o anda rafa kaldırdı. Eğri oturalım, doğru konuşalım, Kurtuluş’un elini iyi süzen Müftüoğlu, ne yazık ki, aynı kararlılığı Olcan’ın golünden sonra bir korner atışında Almeida’nın Yalçın’ı arkadan itmesinde gösteremedi.
Duran toplarda cezaalanı içinde oluşan el ense çekmeleri, itiş kakışları, hatta güreşleri(!) maalesef hakemlerimiz iyi süzemiyor. Yalçın’a yapılan hareket buz gibi penaltıydı. Müftüoğlu, diğer meslektaşları gibi o pozisyonu göremedi. Görse, inanıyorum ki, penaltıyı çalacak kadar yürekli bir hakemdir.
Her

Yazının Devamı