Teşekkürler Fernandes

15 Aralık 2011

Bak İsmail kardeş, iyisin, hoşsun, giderek olgunlaşıyorsun, ancak çok kritik bölgede oynadığının sanırız farkındasın. Oyun içinde sürekli hücumu düşünmen iyi, ancak takımın ofansa çıktığı anda kaptıracağın her topun, rakibe avantaj sağlayacağını unutuyorsun! Bak, ilk yarıda bir topu kaptırdın, Jerome, Rüştü ile karşı karşıya kaldı. Yat kalk, Rüştü ağabeyine dua et! Fuller’in attığı golün senin kaptırdığın toptan geldiğini de sakın unutma! Tamam topla şov yapmak bu işin bir parçası, ama şov yaparken de ayağını yere sağlam basacaksın, topu kaptırmayacaksın!
Quaresma yok, onun eksikliğini hem bizler, hem de takım hissediyor. İyi ki, Fernandes var, onun açığını kapatıyor, ayağını yere sağlam basıyor, topla dripling yapıyor, adam eksiltiyor, arkadaşlarına nefes aldırıyor, topu rakip alana yıkıyor, ofansa her türlü lojistik desteği veriyor. Dünkü kritik maçı çözen, Beşiktaş’ın gruptan çıkmasında onun katkısı yadsınamaz. Penaltıyı Almeida yaptırdı, ama asist ondan geldi, gitti, penaltıyı da gole çevirirken, maçın adamı kürsüsüne çıktı.
Upson’un oyun dışı kalması, Beşiktaş’ı müthiş rahatlattı. Carlos’un Edu ve Mustafa Pektemek’i oyuna sürmesi, on kişi kalan rakip karşısında doğru

Yazının Devamı

Olmadı Carlos!

12 Aralık 2011

Oyuncu hamlelerini doğru yapacaksınız, taşları yerinde kullanacaksınız. Aksi taktirde başınıza iş alırsınız!
Tıpkı dün olduğu gibi...
Beşiktaş, 70’de Mustafa Pektemek’in şans golüyle öne geçti. Carlos, öne geçtikten sonra Pektemek’i oyundan aldı, Toraman’a şans verdi.
Zar zor öne geçtiğiniz bir maçta skoru koruma adına savunmacı almak futbolun doğru hamlelerinden birisidir, buna eyvallah...
Toraman’ı savunmanın sağına çekmek ve Hilbert’i orta alana kaydırmaya ise sabaha kadar, karşı çıkarız! Böylesi bir değişim ancak geriye düştüğünüz anda yapabilirsiniz, su götürür.
Ancak, Toraman’ın sağ tarafta yararlı olmadığını dünya alem biliyor, bir tek sen hariç!
İki puan kaybının biraz da sorumlusu sensin Carlos!

Yazının Devamı

Zirve uçuşu

9 Aralık 2011

Manisa zorlu deplasman... Quaresma’nın muhteşem frikik golüyle Beşiktaş öne geçmiş, hem rakibin moralini bozmuş, hem de müthiş avantaj sağlamış... Siz destek vereceğinize, takımınıza köstek olduğunuzun farkında mısınız ey sevgili taraftarlar? Nereden çıktı, sahaya yabancı madde atmak? Yine mi, takımınızın ceza almasını istiyorsunuz? Hiç ders almayacak mısınız, merak ediyoruz doğrusu ! Nerede kaldı sizin örnek taraftarlığınız? Kusura bakmayın ama, bizim algıladığımız taraftar profiline hiç uymuyorsunuz, bilesiniz!
Bir çift sözümüz de Manisalı oyunculara olacak. Quaresma, öyle sakatlık numarasına yatacak bir oyuncu değil...O sakatlandığı pozisyonda bileğine darbe aldı, hakemin gözünden kaçtı, nitekim ikinci yarıda onu sahada göremedik. Siz ne yaptınız? Topu dışarı atma yerine oyunda tutmayı tercih ettiniz, fair-play adına ayıp ettiniz!
* * *
Manisa gibi ligin en iyi futbolunu oynayan, Avrupa’nın en az gol yiyen kalecileri arasında gösterilen İlker’i mağlup etmek, ‘fark’ yapmak pek de kolay değildi elbet...Ne var ki, Kartal, öyle bir çıkış yakaladı ki, zirveye kanat çırpıyor artık. Galatasaray ve Fenerbahçe ile puan farkını bire indiren Beşiktaş’ın bu göz kamaştırıcı

Yazının Devamı

Kartal zoru seviyor!

6 Aralık 2011

Futbol şov olduğu kadar, keyif oyunudur. Bu oyunu güzelleştiren, heyecanlandıran faktörlerin başında elbette ‘yıldız’ ve de teknik kapasitesi yüksek oyuncular gelir. Quaresma’nın olmadığı maçlardan çok fazla keyif aldığımızı söylemek çok zor. Quaresma’sız Beşiktaş, bize biraz tatsız tuzsuz yemeği andırıyor.
Efendim, Almeida’yı her maçta Quaresma’dan vakit buldukça, dikkatli izliyoruz. Her ne kadar bazı kesimlerce eleştirilse de öyle sanıldığı gibi boş bir forvet değil. Beşiktaş’a geldiği günden bu yana çok verimli olduğunu attığı gollere bakarsak, söylemek çok zor... Portekizli, şu ana kadar ligde iki, Avrupa’da üç olmak üzere toplam beş gol atmış. Ne var ki, bu istatistikler onun çok kötü bir golcü olduğunu asla göstermez. Bana göre, çok yararlı bir forvet... Boylu poslu, hava toplarında etkili, hele bir sol ayak var ki, bazuka gibi şutlar atıyor, hani birisine gelse, Allah muhafaza adamı sakat bırakır! İlk yarıda öyle bir şut attı ki, top üst direği yaladı, tribüne gitti, ancak demirlerin arasına sıkıştı, çıkarmak için iki kişi bir süre uğraştı ! Portekizli, çok basit golleri de kaçırsa ki, kaçırıyor, ancak rakip savunmayı hem zorluyor, hem de stoperlerin ileriye çıkmasına

Yazının Devamı

Mucizenin adı Quaresma

2 Aralık 2011

Gelin Quaresma’ya kızın bakalım! Düşünün maçı hemen başları, daha 3.dakika, üstelik çok kritik, gereksiz bir çalım merakı, kaptırılan top, az kalsın Beşiktaş kalesine gol oluyordu. Kafamız takıldı, gereksiz bir sarı kart hem onu, hem de bizi oyundan düşürdü ! Maccabi’nin iddiası yok, ama ilk yarıda işini öyle bir ciddiye aldı ki, doğrusu yüreğimiz ağzımıza geldi!
Carvalhal, Trabzon karşısında on birini ve oyun sistemini bozmamış, bu doğru bir düşünce. Ne var ki, ilk yarıda Maccabi, neredeyse tek kale oynadı, tam tamına dört pozisyon buldu, atamadı. UEFA’da bir üst turu kovalayan Kartal’ın gruptaki sonuncu takıma bu kadar pozisyon vermesini de doğrusu yadırgadık! Carvalhal’ın da, rakibin bu baskılı ve bol pozisyonlu oyununa hamle yapmaması ve seyirci kalmasını da ona yakıştıramadık!
Neyse, rotayı yeniden Quaresma’yı çevirelim. Kaprislerine, hatalarına, topla fazla dripling yapma isteklerine hoşgörüyle yaklaşacaksınız, buna mecbursunuz! Çünkü, Quaresma yıldız ve kendi çapında bir markadır. Maç içinde öyle bir anda ortaya çıkar, öyle bir gol atar ki, o ana kadar yaptığı hataları herkese unutturur. Nitekim, Quaresma, Ernst’in sıfırdan yaptığı ortaya, gelişine öyle bir vurdu

Yazının Devamı

Bravo Carvalhal’a

28 Kasım 2011

Aferin Carvalhal’a... Trabzon’u iyi analiz etmiş, en önemlisi Simao ve Veli’nin yanı sıra, Necip’in yokluğundan olsa gerek, takımı sahaya ‘defansif’ ağırlık bir sistemle sürmüş... Sanırsınız ki, üç stoperle oynuyor Beşiktaş... Eeee Trabzon gibi güçlü bir rakiple hele hele bazı oyunculardan yoksunsanız, bir takım önlemler alacaksınız. Almadığınız taktirde canınız yanar, evdeki hesap, sonra deplasmana uymaz!
Kazanan daima haklıdır, doğru... Ancak, yiğidi öldürüp, hakkını da yemeyeceksiniz. Fenerbahçe ve Galatasaray derbilerinden iyi oynamasına karşın puan kayıplarıyla ayrılan Beşiktaş’ın dünkü galibiyeti çok büyük anlamlar ifade ediyor. Kuşkusuz bu galibiyetin alınmasında futbolcuların yanısıra Carvalhal’ın rolü vardır, yok dersek ona da haksızlık etmiş oluruz. 4-5-1 sistemi böylesi zorluk derecesi yüksek maçta sabaha kadar doğru tercihtir, açıldığınız anda, hezimete uğrarsınız bu bir... Trabzon’un oyundan düştüğü ve risk aldığı dakikalarda Carvalhal’ın Mustafa Pektemek ve Holosko hamleleri galibiyeti getiren diğer bir faktördür bu da iki... Yani, Carvalhal, dersini iyi çalışmış, gerisini sahadakilere bırakmış...
Pozisyonlarını anımsayalım, ibrenin Kartal’dan yana olduğunu

Yazının Devamı

Pozitif futbol

21 Kasım 2011

Futbol böyle bir oyun... Kolektif oyunun tüm unsurlarını yerine getirirsiniz, rakibinizi sahasından çıkarmazsınız, sayısız pozisyon üretirsiniz, ne var ki, skor tabelasını değiştiremezsiniz!
Haftanın derbisinde kantarda her yönüyle ağır basan Beşiktaş idi. Kazanma adına her türlü girişimi yapan Kartal, ‘fark’ yapacağı maçta maalesef puan bıraktı. Malesef diyoruz, bu düşüncemiz sakın ola Galatasaray’ı küçümsediğimiz anlamına da gelmesin. Ancak, koca Galatasaray, derbide bırakın doğru dürüst bir pozisyon üretmeyi bir kenara, yatsın kalksın, kalecisi Muslera’ya dua etsin! Evet, Muslera, hem Galatasaray’ı farktan kurtardı, hem de kalitesini ortaya koyarak, maçın adamı oldu. Hele uzatma dakikalarında Riera’nın karambolde ters vuruşundaki hamlesi buram buram tecrübe kokuyordu.
Almeida’nın ilk yarıdaki şutu direkte patlarken, Simao (2), Quaresma ve Sivok, yakaladıkları pozisyonları gole çeviremediler, biri olsa, maç kopacak, olmadı. Beşiktaş haftanın derbisinde emeğinin karşılığını alamadı, almasına da gelecek haftalar adına pozitif izlenimler bıraktı. Quaresma, bireysel oyunu bıraktı, pas verdi, adam eksiltti, takım oyununa döndü, Simao, eski günlerini anımsattı. Beşiktaş’ın oyun

Yazının Devamı

Alın size Hiddink!

12 Kasım 2011

İstatikleri anımsayın, Milli Takım’ı, Dünya ve Avrupa Şampiyonaları’na kimler götürmüş. Terim, Denizli ve Güneş... Finallere hep yerli hocalarla kanat çırpmışız, ülkemize bir Dünya bir de Avrupa üçüncülüğü getirmişler. Başka ülkede olsalar, hepsinin heykeli dikilirdi! Biz ne yaptık? Baştacı edeceğimize, tam tersi ülke olarak onları yıpratmak için elimizden geleni yaptık, bununla da kalmadık, aldıkları paraları bile meclise taşıdık, küstürdük, görevlerinden uzaklaşmalarını sağladık.
Dünya Kupası finallerine gidemedik ya, Terim tu kaka ilan edildi, yerine dünyaca anlı şanlı Hiddink getirildi! Sanırsınız ki, o çok başarılıydı. Ona bakarsanız, o da Rusya’yı finallere götüremedi. Başarı ölçüyse, Terim başarısızsa, ki bizce değil, Hiddink’de başarısızdı!
Eee adam dünyaca ünlü, kariyeri başarılarla doluymuş ya, Hiddink’i getirdiler. Hem de büyük paralarla... Terim’in maaşını eleştirenlerden tık yok! Adam ne de olsa yabancı, kariyeri de var, dokunulmazlığı da!
Adam hobi olarak bu işi yapıyor! Parasını tıkır tıkır alıyor, first class ile uçuyor, maçtan maça Türkiye’ye geliyor, on gün takılıyor, sonra ülkesine uçuyor. Günah değil mi, o Beylerbeyi’nde saat dokuzda işbaşı yapan

Yazının Devamı