Ya olacak iş değil, Beşiktaş Avrupa’da yoluna devam ediyor,evinde Lugano’yu ağırlıyor, tribünler yönetimi protesto ediyor, hadi buyrun buradan yakın! Yahuu Kartal zaten ligde sıkıntı yaşıyor, çıkış arıyor, sizler yönetime tepki gösteriyorsunuz! Maç biter, ne istersiniz bağırın - çağırın , hiç olmazsa karşılaşma oynanırken, bu huyunuzdan arınsanız artık! Süper Lig’de Kartal’ın ayağa kalkması için size müthiş ihtiyacı var, bilesiniz!
Süper Lig’de inişli - çıkışlı bir grafik çizen Beşiktaş’ta müthiş bir özgüven kaybı var, bunu gözlemliyoruz, sürekli baskı altındalar. Nitekim Lugano maçının ilk yarısında kendini gösterdi. Arzulu ve istekli başlamasına karşın Kartal, Aboubakar’ın golü dışında ciddi bir pozisyon üretemedi. Demem o ki, Kartal ligde nasıl gidiyorsa, Avrupa Konferans Ligi’nde pek farklı değil. İlk yarıda Lugano’ya öyle aman - aman bir pozisyon vermedi Kartal, sadece 37’de Ghezzal’ın yay üzerinde isabetli bir şutu vardı,o kadar!
Gelelim Aboubakar’ın golüne...
Ülke futbolumuza bir tane yabancının katkı sağladığını gösterin dişimi kıracağım arkadaş, dişimi! Alman ekolü Türk futbolunu kurtaracak diye Stefan Kuntz’u A Milli Takım’ın başına getirenlere sesleniyorum...
Ne oldu? Cebine tazminatını koydunuz, uçak biletini aldınız, ülkesine postaladınız! O gitti, şimdi İtalyan’a sarıldınız! Ne o, günü kurtarma politikasını mı devreye soktunuz? Yerli değerlerimizin kıymetini maalesef bilmiyoruz! Bu tercih onlara hakarettir, ayıptır, yazıktır!
Rıza Çalımbay başta olmak üzere, Mehmet Özdilek, Aykut Kocaman, Bülent Korkmaz, daha adını sayamadığım onca yerli hocamız varken, üstelik bunu fazlasıyla hak ediyorlar, niye yeniden yabancı getirdiniz arkadaş, niye?
Mustafa Denizli ile Fatih Terim’i ülke olarak taca attık! Şimdi sıra Şenol Güneş’e mi geldi? Efendim, Adana Demirspor yenilgisi sonrası Şenol Güneş ile Salih Uçan arasında yaşanan gerilime takmışlar, neredeyse tecrübeli hocayı ipe çekecekler!
Bakın, bir atasözümüz var; “İnsan sevdiğini yerden yere vururmuş...”
Ki, bırakın Güneş’i
İkinci yarı ne olur bilemem, Kartal’ın fotoğrafına bakıyorum, hem flu hem de negatif ötesi! Yahu arkadaş, sen Beşiktaş’sın, şampiyonluğa oynayacaksın (!), ama kişisel olarak kaygılıyım!
O forma ağırdır, asırlık ötesidir. Onun içine giriyorsan, varını-yoğunu ortaya koyacaksın. Teknik direktör kimi oynatır, kimi yedek bırakır, zerre kadar beni ilgilendirmiyor. Paranızı-pulunuzu tıkır tıkır alıyorsunuz, ama futbol oynamaya gelince...
Sakın ola, ‘özgüven’ kelimesine sığınmayın, koca bir ilk yarıda ne oynadınız, ne ürettiniz de atamadınız? Bir şut bile yok. Öyle topu çevirmekle, pasla falan olmuyor bu işler!
Valla rakibe bakıyorum, iyi mücadele ettiler, üstelik iki de net pozisyon yakaladılar, atamadılar, Ersin izin vermedi! Ya siz, koca bu yarıda ne yaptınız? Dönün aynaya bir bakın, o savunma kilidini bırakın açmayı, refleks dahi gösteremediniz, yalan rüzgarı gibiydiniz. Ne doğru dürüst pres, ne de çabuk oyun, sıfır ötesi! Uğurcan’a üzüldüm, tabi ki bu oyunun için de kendi kalesine gol atmak da var, tahta ayağına geldi
Neymiş, Adana Demirspor’da 13 oyuncu yokmuş? Kimi kırmızıya, kimi sakatlığa, kimi de statütüye takılmış! Takılsa ne olur, takılmazsa ne olur? Ne yani, yokların yerine oynayanları çizgi dışına mı atalım, yok mu sayalılm?
Niang, Belhanda, Yusuf Sarı, Yusuf Erdoğan ve Emre Akbaba’yı nereye koyacağız? Aslanlar gibi takır-takır top oynadılar, bileklerinin hakkıyla maçı farklı kazandılar. Yani eksik olan Demirspor değil, benzetme yerindeyse eksik olan Kartal idi!
Alın size Belhanda... Müthiş tecrübe 8’de harika bir gol attı. Alın size Niang... Takım arkadaşına nazire yaparcasına 17’de fotokopi gibi farkı ikiye taşıdı.
Bir eksik kadroya bakın, bir de Kartal’ın tam kadrosuna? Ev sahibi takım, buldu mu atıyor, Kartal ise, üretti üretmesine de, gelin görün ki eli hep boş döndü bu yarıda!
Cenk Tosun’un iyi niyetine lafımız yok. Gol için çırpınıyor, atamıyor. Acaba kurşun mu döktürsen kardeş!
Demem o ki, baskıyı yapan Kartal, golü yiyen yine Kartal... Olacak iş mi arkadaş? Üstelik ikisi de cezaalanı dışından ve aynı köşeye! Mert’te şaşırdı beni,
En ufak kötü gidişatta, her ne işse faturayı hopp teknik adama çıkarırız, alışmışız! Ya oyuncu tercihlerini ya da tabeladaki skora bakarız, gerçekleri unuturuz! Bu oyunun asıl aktörlerini adeta sümen altı ederiz! Hiçbir teknik adam bindiği dalı kesmez, hele Güneş gibi bir tecrübe aslaaa! Beşiktaş formasının ağırlığı var, onu taşımak mangal gibi yürek ve de yetenek ister. O formanın içine giriyorsanız, varınızı yoğunuzu ortaya koyacaksınız, lamı cimi yok arkadaş! Paralarınızı tıkır tıkır alıyorsunuz, bir eliniz yağda, bir eliniz balda, daha ne istiyorsunuz?
Bu oyunda işler ters gitmeye görsün, Trabzon yenilgisinin esintileri hala Beşiktaş’ta sürüyor, üzüntüleri yüzlerine yansıyor, atamamışlar üzerlerinden! Kayseri çantada keklik değil, bunu ilk yarıda gördük. Efendim topla oynama yüzdesi Kartal’dan yana ama topla oynasan ne olur, oynamasan ne olur, istersen al evine götür, pozisyon üretimine yansımıyorsa ne anlamı var ki! Koca ilk yarıda Ghezzal ve Chamberlain’in kaleyi bulan şutları var, hepsi o kadar!
Bir duran top, arka
Malumunuz Gelibolu’da yaşıyorum, küçük bir ilçe burası, demem o ki aynı insanı günde beş kez görüyorum! Trabzonspor yenilgisinden sonra ne zaman çarşıya adımımı atsam, Beşiktaş sevdalılarının sorularıyla karşılaşıyorum şu sıralar. Düşünün o yoğun soru ve eleştiriler karşısında Kartal’ı savunamıyorum, ‘haklısınız’ diyerek geçiştiriyorum! Hiç bu kadar ‘suskun’ kaldığımı da anımsamıyorum!
Maçtan sonra kritiğimde dilim döndüğünce eleştirilerimi sıraladım... Özellikle sahaya sürülen 11 konusundaki şaşkınlığımı ifade ettim. Güneş hocamızın böylesini ilk kez gördüğümüz kadro tercihi doğrusu beni şaşırttı!
Masuaku mesela, sol kulvarı müthiş kullanmasını bir kenara bırakın, adam neredeyse tam bir oyun kurucu. Sağlam oynuyor, riske girmiyor, ortaları da başlı başına büyük tehlike. Keza Aboubakar, yürüse de sahada olmalı, pozisyon üretmede onun üzerine tanımam, tek geçerim.
Nereye varmak istiyorum? Sen ideal ve kazanan kadroyu sahaya çıkar, kötü oynasa,
Yapma, etme hocam! Senin bilgi birikimine, oyun felsefene, oyuncu tercihlerine, disiplinine, adalet kantarına her daim saygı duymuşumdur. Güneş’in kazanan kadroyu bozduğuna pek tanıklık etmezdik taaa ki, düne kadar! Bu demek değildir ki, eleştiri hakkımızı kullanmayacağız!
Nereye varmak istiyorum? Elinizde bu takımın gediklileri var, yani değişmezleri. Biri Masuaku, diğeri ise forvette Kartal’ın en büyük kozu Aboubakar. Diyeceksiniz ki, biri sakatlıktan yeni çıktı, diğeri ise milli takım kampı ve ailevi nedenlerle bir süre takımda olamadı. Hiç fark etmez, ikisi de yedek oturmaz, oturtulmaz, varlıkları yeter! Ki Güneş ikinci yarıda bu isimlere dönüş yaptı, yapmasına da ‘Atı alan, çoktaan Üsküdar’ı geçti’ hocam!
Trabzonspor’un kadrosuna yeni kattığı forvette bir kulesi var, iki metrenin üzerinde Onuachu. Öyle ağır falan değil, 29’da attığı kafa golü, müthiş, kaleci Mert topu ağlarda gördü! İkinci yarının hemen başında nazara geldi, sakatlandı! Belli ki, bu tip gollerini ligde çok izleyeceğiz.
Bakasetas’ın uzaktan şutlarına
Stefan Kuntz, ‘Karamsarlığa gerek yok’ diyor, haklı, ancak görünen köy de kılavuz istemez! Şu Ermenistan maçına rotayı kıralım, ne demek istediğimiz anlaşılır.
Kuntz’un sahaya sürdüğü 11’e bakın, yeter! Örneğin Kuntz’un çanta gibi yanında dolaştırdığı Abdülkerim Bardakçı, Galatasaray’da müthiş oynuyor, çıtayı her geçen gün yükseltiyor, gelin görün ki yedek, olacak iş mi bu? Kadrodan çıkarıldı, yapılan açıklamalarda ailevi nedenler olduğu söyleniyor... Keza Kerem Aktürkoğlu darbeye dayalı sakatlığı nedeniyle kamptan ayrıldı. Valla huyluyum, kafamda hala yanıtını bulamadığım sorular var!
Artı Onur Bulut, Şenol Güneş ondan asla vazgeçmiyor, her daim sahada. Kaldı ki ay-yıldızlı ekibin sol tarafında sıkıntı olduğunu gördük, orayı parselleyecek Onur ne güne duruyor? İşin özeti, yürüyenleri sahada tuttu, koşanları, çalışanları, ter dökenleri kenara aldı, sevsinler senin oyuncu hamlelerini!
Siz karamsar olmayabilirsiniz, ama bizler karamsarız, şu gruptan çıkamazsak,