PROTONTERAPİ

22 Mayıs 2020

Pandemi sürecinde bildiğimizi sandığımız onlarca bilgiyle yeniden yüzleştik. Birçok şey öğrenme fırsatımız oldu. Ama sanırım en şaşırtıcısı, pek dikkat etmediğimiz sağlık personeli kalitemiz ve sağlık altyapımızın ne kadar güçlü olduğuydu... Beyaz formalarıyla, neredeyse bir milli takım gibi dünya çapında ezici galibiyetlere imza attılar.

Bu duruma ulaşılırken hem özel sektör hem de Sağlık Bakanlığı ciddi yatırımlarda bulundu ve bugün Türkiye, dünyadaki sağlık turizmi merkezlerinden biri haline geldi. 2023 yılında sağlık turizmi kapsamında 1.5 milyon yabancının ülkemize gelip tedavi olması bekleniyor. Ekonomimize katkısı yanında ülkemize sağladığı prestij tartışılamaz. Covid-19 süresiyle bu güven ve saygınlık daha da katlandı; sağlık turizmi yapan şirketler de pandemi sonrası süreç için son derece heyecanlı.

Bunlar olurken pek dikkat çekmeyen, tüm dünyada uygulanıp henüz Türkiye’de yapılamayan bir tedavi var ‘protonterapi’. Bunun için yurt dışından başvuranlara “Bizde yok” demek bir yana, her yıl en az

Yazının Devamı

BÖLGESEL BİR TEDAVİ OLMAKTAN ÇIKIYOR MU?

21 Mayıs 2020

Bugün de bir radyasyon onkoloğunun gözünden radyoterapiyi anlatmaya devam ediyoruz...Bir önceki yazıda üzerinde durduğum gibi; radyoterapinin kanser tedavisindeki ana yöntemlerden biri olması, teknolojik gelişmelerle giderek etkisinin artması ve geniş bir hasta grubunda uygulanabilir olması bu tedavi yöntemini biraz daha detaylı anlatmayı gerekli kılıyor.
Radyoterapi deyince aklımıza önce kanser tedavisi geliyor, ancak birçok iyi huylu hastalıkta da uygulanabiliyor. Kronik inflamatuar rahatsızlıklarda, artık ilaçlara cevap vermeyen ağrı durumunda, ameliyat sonrası oluşan nedbe dokusunda, hemanjiom denilen kan damarlarının genişlemesinde... Geçmişte tüberküloz (verem) başta olmak üzere birçok enfeksiyonun tedavisinde de uygulanıyordu. Yayınlara göre verem tedavisinde radyoterapi uygulanması, ölüm oranlarını yüzde 30 oranında azaltıyordu. Günümüzde artık daha etkili antibiyotikler olduğu için radyoterapi önermiyoruz. Ancak iyileşmeyen inflamasyon durumunda radyoterapi bir seçenek olabilir, buna covid-19 tedavisi de dahil...

DNA hasarı yapar

Radyoterap

Yazının Devamı

RADYOTERAPİ

20 Mayıs 2020

Mesleğimde 20’nci yılımı dolduruyorum. Bir insan 20 yıl boyunca her gün yaptığı bir işle ilgili ne düşünür? Bu kadar süredir çalışan sanatçılar, icracılar, siyasetçiler vb. meslekten insanları dinleme fırsatımız oluyor ama kendimizi dinleme fırsatımız pek olmuyor... Kendi kendimize ‘Yaptığını beğendin mi?’ demek pek aklımıza gelmiyor. Mesleğimde 20’nci yılımı dolduruyorum. Bir insan 20 yıl boyunca her gün yaptığı bir işle ilgili ne düşünür? Bu kadar süredir çalışan sanatçılar, icracılar, siyasetçiler vb. meslekten insanları dinleme fırsatımız oluyor ama kendimizi dinleme fırsatımız pek olmuyor... Kendi kendimize ‘Yaptığını beğendin mi?’ demek pek aklımıza gelmiyor. Benim hikayem, tıp fakültesi son sınıf öğrencisiyken, henüz 23 yaşında bir intern (stajyer) olarak Boston Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi Bölümü’ne adım attığımda başladı. İlk zamanların olağan şaşkınlığının dışında, günler geçtikçe gördüğüm ve zihnimi berraklaştıran asıl detay, uygulanan tedavi

Yazının Devamı

KOLON KANSERLERİ-2

19 Mayıs 2020

Bugün kolon kanserlerinin tedavi ve korunma yöntemleriyle ilgili özet bilgilerle devam ediyoruz... Yıllık düzenli kontrollerle (check-up) veya şikayetimiz sonucu gidip erken evrede yakaladığımız bir kolon kanseri vakasını, sadece cerrahiyle tedavi etmek mümkün. Sınırlı bir cerrahi yapılması durumunda da hayat kalitesinin etkilenmediğini söyleyebiliriz. İkinci evreye gelmiş bir tümörde ise, histolojik olarak yüksek dereceli veya bağırsaklarda (perforasyon) delinmeye yol açmış/açacak durumda olan hastalara kemoterapi verilebilir.
Üçüncü evrede genel cerrahiyle birlikte mutlaka kemoterapi uygulamamız gerekirken, dördüncü evre kolon kanserinde tümörlü alanın ve metastazların cerrahi olarak çıkarılması, küçültmek ve yayılımını engellemek amaçlı kesin kemoterapi uygulanan başlıca tedavileridir.
Kolon tümörlerinde radyoterapiyi çok önermiyoruz. Bunun en önemli sebebi, bağırsağın hareketli bir organ olması. Radyoterapi verilen bölgenin çok fazla hareket etmiyor ya da hareketinin kontrol edilebiliyor olması

Yazının Devamı

KOLON KANSERLERİ-1

18 Mayıs 2020

Ailesel kanserler deyince aklımıza ilk gelenlerden biridir. Ülkemizde görülme sıklığı açısından hem erkeklerde hem de kadınlarda üçüncü sırada yer alıyor. Bu kadar sık görülen bir kanser olması sebebiyle kolon kanserlerini iki gün boyunca tüm ayrıntılarıyla anlatmak istedim. Hayat tarzında yapılan küçük değişikliklerle aslında engellenebilecek olması, tarama programları arasında yer aldığı için erken teşhisinin mümkün olması bu kanseri daha yakından tanırsak önleyebileceğimizi veya en az zararla atlatabileceğimizi gösteriyor.
Kolon kanserleri herhangi bir yaşta ortaya çıkabilmekle birlikte daha çok 50’den sonra görülüyor. Belirtilerini herhangi bir hastalıkla karıştırmak çok kolay; karında şişlik, gaz sancısı, bağırsak alışkanlığında değişiklik, normalde olduğundan daha ince dışkı, dışkıda kan, açıklanamayan kilo kaybı, sürekli yorgunluk hissi, kusma ve anemi (kansızlık) ilk akla gelen belirtiler arasındadır.

50 yaşında başlar

Ailede kolon kanseri öyküsü olması, en önemli risk faktörlerinden

Yazının Devamı

BİTKİLER VE KANSER-2

17 Mayıs 2020

Besinlerle olan ilişkimiz çok karmaşık; hem bizi kanser yaptığını düşünüyoruz hem de koruduğunu... Bugün de belli başlı bitkileri ve yararlarını incelemeye devam edeceğiz.

Safran (Crocetin): Bir baharat türü safranın, yeni yayınlanan hayvan denekli bir çalışmada, karaciğer kanserine karşı etkili olduğu rapor edilmiştir. Akciğer, pankreas, deri, bağırsak ve meme kanserine karşı koruyucu olduğunu söyleyen yayınlar bulunmaktadır. Mekanizması kesin olmamakla birlikte DNA yapısındaki nükleik asit sentezini engellediği ve anti-oksidan etki gösterdiği düşünülmektedir.

Zencefil (Gingerol): Bulantı başta olmak üzere, mide rahatsızlıklarına karşı uzun yıllardır kullanılır. Zencefilin
meme kanseri modeliyle yapılan hücre kültürü çalışmasında, kanser kök hücresini öldürmede çok kullanılan birçok kemoterapi ilacından daha etkili olduğunun bulunmasıyla, kanser tedavisinde daha da popüler hale gelmiştir. Programlı hücre ölümünü ve otofaji dediğimiz hücrelerin kendi kendini sindirmesini aktive ederek antikansorejen etki

Yazının Devamı

Kanser tedavisinde bitkilerden şifa elde edilir mi?

16 Mayıs 2020

Bitkilerin kansere ve diğer birçok rahatsızlığa karşı koruyucu veya tedavi edici özelliklere sahip olduğu yüzyıllardır biliniyor. Tedavi amaçlı yapılan ilk ilaçlar da doğal olarak bitkilerden elde ediliyordu. Hedefe yönelik moleküllerin kullanılmaya başladığı son birkaç yıla kadar kanser tedavisinde alınan ilaçların birçoğu, yine bitkilerden elde edilmekteydi.

Kanserin gelişmesinde çevresel faktörlerin ve beslenmenin öneminin anlaşılmasıyla çok daha popüler hale gelen beslenme konusunda ciddi bir endüstri oluştu. Tedavi sırasında da hastaların yaklaşık yüzde 50-60’ı radyoterapi veya kemoterapilerin yanı sıra değişik bitki ve besinler kullanmaktadır. Koruyucu olduğu düşünülen, çok kullanılan, araştırılan bitkiler arasında; zerdeçal, safran, soya fasulyesi, yeşil çay, üzüm, brokoli, turp, deve dikeni, sarımsak, domates, maydanoz ve zencefil sayılabilir.




Yazının Devamı

HPV virüsü ve aşısı

15 Mayıs 2020

Bugüne kadar geliştirdiğimiz soğukkanlı yaklaşımın tersine, virüs deyince artık korkuyoruz. Bu korkumuz ve yeni algı, virüslerle ilgili bilmediğimiz ya da önemsemediğimiz özellikleri de su yüzüne çıkarıyor. Bazıları vücuda yerleşiyor ve bağışıklık sistemi baskılanınca hastalık yapabiliyor. Bazı virüsler kansere sebep olabiliyor. Bazılarıyla ilgili bilinmezlikler ise bizi daha çok rahatsız ediyor. Örneğin, koronavirüsün en korkutucu yanlarından biri bu; ne yaptığını henüz bilmiyoruz. Solunum yolu enfeksiyonu yapıp, geçecek mi? Yoksa vücudumuzda bir yerlerde tutunup, fırsat bulduğunda yeniden bir hastalık mı yaratacak?




Hasarlı mı bırakacak?

Yazının Devamı