Trafik kazaları giderek artıyor. Geçen yılın istatistiklerine göre 1 milyon 182 bin trafik kazasında 7 bin 300 kiş hayatını kaybetti. 307 bin 619 kişinin yaralandığı trafik kazalarında 30 milyar liralık hasar meydana geldi. Medyanın trafik haberlerini nasıl görmesi gerektiği konusu, tam da bu nedenle önem kazanıyor.
Kamuoyunda endişe yaratan katliam gibi kazalara yönelik okurlardan gelen tepkiler ise genellikle kazaya neden olan firmanın ya da şahsın kimliğinin niçin saklandığı, kazayı yapan araç plakalarına buzlama yapılmasının nedenleri, kazayı yapan sürücülerin daha önce yine ölümcül bir trafik kazasına sebep olup olmadığıyla ilgili. Medyanın kaza haberlerine okurlardan gelen en büyük tepki ise kazaya neden olan şahısların genellikle mahkeme kararlarıyla serbest bırakılması ve medyanın bunun üzerinde yeterince durmaması.
Bir zanlı ya da bir sanık hakkında suç kesinleşmeden isimlerin saklı tutulması evrensel hukukun bir gereğidir. Kamu Denetçiliği Kurumu, trafik kazaları sonrası yaşanan anlaşmazlıkların ya da haksız uygulamaların takipçiliğini de yapıyor. Üniversitelerin ve emniyetin ise kazalara ilişkin belli dönemlerde uzmanlarla hazırladıkları raporlar var. Kazaların nedenleri, kaza yapan sürücülerin ortak özellikleri, bu kazaları en aza indirmenin yolları gibi çok sayıda araştırma mevcut. Bunları kamuoyuyla paylaşmak toplumsal bilincin oluşmasında önemli bir etken olacaktır.
Anadolu Ajansı da kaza haberlerinin oluşturulmasında gazetecilerin uyması gereken etik kuralları belirledi. Medya organlarının üzerinde önemle durması gereken kurallar şöyle:
“Kamu yararı esas alınır”
Trafik kazası haberlerinde kamu yararı esas alınır; yansız, nesnel ve yalın bir dil kullanılır; sansasyonel, peşin hüküm içeren ifadelerden kaçınılır.
Ölümlü kazaya karışan taşıtın/otobüsün firmasının adı, firma ya da sürücüyü suçlamadan; kazanın oluş şekli ile ilgili kesin ifadeler kullanmadan yazılır. Fotoğraf ve görüntülerde firma ismi ve plaka buzlanmaz.
Kazaya karışan taşıt/otobüs sürücülerinin kusur oranı yazılmaz; bu konuda yorum yapılmaz.
Kazaya karışan taşıt/otobüs firmasının yetkililerinin kazayla ilgili görüşüne başvurulur; varsa açıklamalarına haberde mutlaka yer verilir.
Görgü tanıkları ya da yolcuların kazanın oluş şekliyle ilgili tanıklıkları nesnel bir dille ve iddia olarak verilir. Abartılı, suçlayıcı ifadeler haberde kullanılmaz.
Kaza haberlerinde kaynağı belirsiz açıklama ya da demeç kullanılmaz. Yetkililerin açıklama ya da demeçlerine isim ve unvanlarıyla birlikte yer verilir.
Trafik raporu ve kazayla ilgili diğer belgeler de takip edilerek haber yapılır.
Trafik kazalarında yaşamını yitiren ya da yaralananların isimleri, yakınlarının öğrendiğine emin olunmadan haber yapılmaz.
Trafik kazası haberlerinde kanlı ve insan onurunu zedeleyici fotoğraf ve görüntü kullanılmaz. Ölülerin yakın plan fotoğraflarına yer verilmez; uzak plan fotoğraflarda yüzler mutlaka buzlanır.
Trafik kazası haberlerinde firmalar ile yetkililerin kazaları engelleyecek önlemler almalarını sağlamaya ve toplumu kazalara karşı bilinçlendirmeye özen gösterilir. Eğitici, öğretici uzman görüşlerine de haberlerde yer verilir.
San Juan bulvarının tam karşısında... Tren, içi tıklım tıklım yolcu dolu otobüse tam ortasından çarpıyor. Otobüs parçalar halinde havaya uçarken yolcular çığlıklar halinde dışarı fırlıyor... Otobüsten dışarı fırlayan yolculardan biri Frida Kahlo... Onu sırtında, bedenini delip geçen koca bir demir parçasıyla buluyorlar... 32 ameliyat ve omurgası ile sağ bacağında hiç dinmeyen bir acıyla yaşamak zorunda olduğunu öğrendiğinde bütün hayatı değişmiştir artık...
Bir övgü bir yergi
İstanbul Bienali’nin teması ‘iyi bir komşu’. 56 sanatçının eserleri sergilenecek. Bienal farklı grup, kimlikler ve sosyal statüler bağlamında iyi bir komşunun kim olduğunun ölçütlerini sorguluyor. Aynı günlerde bir siyasetçinin ölen annesinin cenazesi ırkçı saldırılara hedef oldu. Ortak toplumsal bir hafızaya, “biz” kimliğimizi yeniden kazanmaya en çok ihtiyacımızın olduğu şu günlerde medyanın Bianel’e gösterdiği ilgi ile cenazeye saldıranları kınaması umut verici.
Türkiye’de her yıl 163 bin kişiye kanser tanısı konulurken hâlâ insanları umutsuzluğa sürükleyecek veya sahte umut verecek yayınlar yapılıyor. Tıbbi alandaki araştırmalar ya kesinleşmiş ya da “her derde deva” gibi sunuluyor. Örneğin geçtiğimiz günlerde bazı gazete ve internet sitelerinde kansere karşı nono robot başlıklı habere göre; İngiltere’nin Durham Üniversitesi’nden bilim insanlarının ortak çalışmasıyla geliştirilen nano robotun, kanser hücresini 3 dakikada bulduğu ve yok ettiği belirtiliyor. Tıp alanında elbette muhteşem bir gelişme ancak, tıpta nano robot yeni değil.
HAFTANIN FOTOĞRAFI
Türkiye; gerek arkeoloji, gerek sanat tarihi ve mimarlık tarihi açısından son derece önemli eserlere sahip bir ülke. Buna rağmen tarihimiz her geçen gün daha fazla ya tahrip ediliyor, yağmalanıyor ya da tarihi eser kaçakçılığıyla elimizden uçup gidiyor. Buna rağmen yurt dışına kaçırılan Herakles Lahdi’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın girişimleri sonucu Zürih’ten Türkiye’ye getirilmesi önemli bir adım. Yurt dışına çıkarılan Herakles Lahdi, bakanlık yetkilileri tarafından Cenevre’de teslim alındı. Hâlâ çok sayıda eserimiz dünya müzelerinde sergileniyor. Dışarıdaki eserlerimizi nasıl getiriyorsak, içerdeki eserlerimizin dışarıya çıkmasını da engellemeliyiz.