Belma Akçura

Belma Akçura

bakcura@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Aşıya karşı dayanaksız, temelsiz, bilgileri medya masaya yatırdı. Türkiye medyası kamuoyunu aydınlatmak amacıyla dizi ve kampanyalarla konuyu tartışmaya açtı.


Aşıya karşı olanlar, bazı aşıların otizme yol açtığı yönündeki söylemlerden, İsrail’in Müslümanların DNA’sını bozmak için özel olarak aşı ürettiği ya da aşının bağışıklık sistemini bozduğu gibi temelsiz yığınla iddiayı ortaya atmakta.

Milliyet, geçtiğimiz hafta Mert İnan imzalı “Sağlığa en büyük darbe aşı karşıtlığı” başlıklı bir yazı dizisiyle konuyu masaya yatırdı. Dizi bilimden uzak yorumlarla halk sağlığının nasıl tehlikeye atıldığını uzman görüşleriyle ortaya koydu. Dünya medyası da aşı sorununu gündemine almış görünüyor. Öyle ki; aşı karşıtlığı artınca İtalya ve Almanya 11 aşıya zorunluluk getirdi. Bu aşıları yaptırmayan çocuklar okullara kabul edilmiyorlar. Amerika’da da aşısız çocuklar, izole edilmiş eğitim kurumlarına gönderiliyor. Kızamık, menenjit veya zatürre etkenleri ile oluşacak hastalıkların ciddi sağlık sorunlarına yol açtığı bilimsel olarak kanıtlandığı halde çocuklarını aşılatmayan aile sayısı artıyor. Bu süreç o kadar hızlı yayıldı ki; dünyada halen 20 milyondan fazla aşılanmamış çocuk bulunuyor. Bu çocuklar aşı ile önlenebilen potansiyel ölümcül hastalıklar açısından risk altında. Peki ne yapmalıyız...

Milliyet’in uzman görüşlerle gündeme getirdiği sorunu, teyit.org yazarı bir grup genç gazeteci bir kampanyayla geniş kitlelere yaymayı amaçlıyor. “Salgın var: Yanlış bilgiye karşı aşı olun!..” başlığı ile. İlaç şirketlerine ve kurumlara duyulan güvensizliğin asparagas haberlerin kolayca yayılabileceği bir alan yarattığına dikkat çeken teyit’in siteden yaptığı açıklama dikkate değer: “Halk sağlığı ile ilgili gerçekler bu hızla çarpıtılmaya devam ederse, geri dönüşü olmayan sonuçlarla karşılaşabiliriz. Uzmanlar aşı karşıtı ailelerin sayısındaki artışın gelecekte binlerce çocuğun ölümüyle sonuçlanabileceğini belirtiyor. Tüm dünyada aşı karşıtlığına bağlı kızamık vakaları rekor seviyelere ulaşmaya devam ediyor. Sizden, tıp eğitimi, aşılar, antidepresanlar ve alternatif tıp hakkındaki iddiaları incelemek için destek istiyoruz.” Peki hangi iddialar üzerinde çalışılması gerekiyor sorusunun yanıtı aşıyla da sınırlı değil. Site bu konuda sorulara yanıt arıyor:” Tıp eğitim müfredatı, Türkiye’de tıp eğitiminin tarihi ve gelişimi, tıp eğitimi ile ilgili iddialar. Aşıların tarihi, ülkelerde uygulanan aşı politikaları, zorunlu aşılar ve aşı takvimleri, aşılar ile otizm bağlantısı, aşıların zararları ve yan etkileri ile ilgili iddialar. Modern tıp ile Rockefeller ve emperyalizm ilişkisi. Homeopati başta olmak üzere alternatif tıp yöntemleriyle ilgili iddialar. Halk sağlığı ile ilgili iddialarda başvurulan safsatalar ve komplo teorileri.”

Bir gazetecinin sorumluluk alanına giren de bu iddialara yanıt oluşturacak gerçeklerin peşinde olmak. Gazetecilerin Hak ve Sorumluluk Bilgirgesi’nde doğru habercilik, sorumlu gazetecilik ve mesleğin saygınlığını korumak amacıyla yola çıkan Meslek İlkelerini İzleme Komisyonu’nun özellikle yeni medya düzeninde internet gazeteciliğinin haberi ‘anında’ yayması, sosyal medyanın ‘eleştirel’ yorumları, ‘etik’ tartışmaların yarattığı ‘sorunlar’ ve sosyal medyadaki ‘gelişmeler’i dikkate alarak bildirgeye yeni maddeler eklendiğini de meslektaşlarımıza hatırlatmak isteriz.

Yapılacak çok şey var. Ama öncelikle; sağlık konusunda sansasyondan kaçınmalı, insanları umutsuzluğa sürükleyecek veya sahte umut verecek yayın yapılmamalıdır. Tıbbi alandaki araştırmalar kesinleşmiş sonuçlar gibi yayınlanmamalıdır. Araştırmaları destekleyen kuruluşlar açıkça belirtilmeli, bilimsel kanıta dayalı olmayan tanı ve tedavi yöntemlerine haberlerde yer verilmemelidir.