Gümüşhane’deki köylülere göre çalınan, valiliğe göre yıkılan Kınalı Kemer Köprüsü’yle ilgili söylenenler, dehşet verici bir bilgisizlikle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor
Akşam randevu veriyorsun; “Yarın saat 09.00’da şu heykelin yanında buluşalım” diye, sabah gidiyorsun heykel yok!.. 2015 böyle bir yıldı. Ankara Yüksel Caddesi’ndeki heykellerin neredeyse tamamı çalındı. Her gün bir heykel! Önce “Çiçekçi kız” heykeli, ardından “Oturan yorgun amca” heykeli, sonra “Oturan kadın” heykeli çalındı. Medya çalınanları yazmakla başa çıkamayınca, sonunda “Ayakkabı boyacısı adlı heykel çalınmadı” diye yazmak zorunda kaldı. Yetmedi; dünyaca ünlü piyanist ve besteci Frederic Chopin’in bronz büstü çalındı. Tarımcı Atatürk Anıtı’nın rölyefleri çalındı. Seğmenler Parkı’nda ünlü heykeltıraş İlhan Koman’a ait bronz heykel de çalınınca tepkiler üzerine yerine yenisini koydular. Artık bir galerinin bahçesinde, elinde altın varaklı güneş tutan,140 kilo ağırlığındaki bronz “Hemera” heykelini çalmamak olmazdı, haliyle onu da çaldılar…
Bir toplum kendi tarihini çalmaya, yağmalamaya başlamışsa orada ‘bağıra çağıra’ haberciliğinizi konuşturmak zorundasınız. Ama bu çalıp çırpma haberleri hava durumu raporu gibi sunulunca tarih hırsızlığımızın, yok etmelerimizin boyutu genişlemekle kalmadı tarihi köprülere kadar uzandı.
Son haber şu: Gümüşhane’de Balahor Deresi üzerinde bulunan, beş metre uzunluğundaki tarihi köprü ‘kayıp’: Köylülere göre çalındı, valiliğe göre yıkıldı. Ancak medyada geniş yer bulan söz konusu habere ilişkin çeşitli iddia ve açıklamaları bir araya getirdiğinizde dehşet verici bir bilgisizlikle karşı karşıya kalıyorsunuz.
Haberlere göre; Kınalı Kemer Köprüsü 300 yıl önce harçsız olarak, iç içe geçmeli taşlardan yapıldı. Bunu kim söylüyor? Köylüler. Oysa köprünün kuruluş tarihine ilişkin resmi bir bilgi var mı? Yok. Kültür varlığı olarak tescil edilmiş mi? Hayır. Ne zaman inşa edildiği bilinmeyen bir köprünün tarihine dair herhangi bir kaynaktan mı yararlanılmış? Belli değil.
O halde nasıl oluyorlar da köylüler köprünün 300 yıllık olduğunu söylediği için bütün haber başlıkları 300 yıllık köprü şeklinde sunulabiliyor? Diyelim ki köprü tarihi eser kapsamına giriyor, O halde neden koruma altına alınmamış?
Devam edelim; yetkili makamlar köprünün taşan derenin etkisiyle yıkıldığını öne sürüyor. Ne zaman yağmış; “birkaç gün önce”, “bir hafta önce” ve hatta “üç ay önce yağmış”. Yağmış ama taşları yerinden oynatacak kadar değil. Jandarma kayıtlarında da üç ay önce meydana gelen yağışlar sonrası selde yıkılmış… Muhtar ve köylülerin bir kısmının basına yaptığı açıklamalar ise tam aksi yönde; köprü birkaç gün öncesine kadar yerindeymiş…
Bir gazetecinin bu durumda üç ay önce yağan yağmurdan dolayı yıkılmışsa köylülerin gördüğü neydi sorusunun ya da üç ay önce meydana gelen selin etkisiyle köprü yıkılmışsa taşların peşine düşmesi gerekmez mi?
Daha önce alanında uzman bir gazetecinin, tarihi eserin hangi kıstaslara göre, hangi uzman ve kurumların iş birliğiyle nasıl restore edildiğini, ne yapıldığını ya da neyin yapılmadığını bilmesi gerekir diye yazmıştım. Aynı şey bu konuda da geçerli.
Bir gazetecinin çalınan heykel de olsa köprü de olsa ‘araştırmacı gazeteci’ ruhuyla haberinin peşini bırakmaması ve doğru soruları sorması gerekir. Ve ilk soru, Kınalı Kemer Köprüsü kaç yıllık? Çünkü asıl sorun; çalınan, yok edilen eserin büyüklüğünde değil, tarihi değerinin büyüklüğündedir.