Belma Akçura

Belma Akçura

bakcura@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dünya tarihine hafızalarımızda yer eden iki görüntü kalmalı. Biri Rus tanklarını çıplak elleriyle durduran Ukrayna halkı. Diğeri ülkesinin açtığı savaşı protesto ettiği için yerlerde sürüklenen Rus halkı. Ve dünya, savaşa karşı çıkmak için sesini daha güçlü çıkarmayı öğrenmeli.

Dünya tarihi bize şunu öğretti; ekonomik ve askerî gücü elinde bulunduran devletlerin hemen hepsi istilacı, yağmacı, sömürgeci, işgalci. Barış zamanında bile savaşı kurgulayan, ülkeleri savaşa hazırlayan, kışkırtan, milyonlarca insanın ölümüne neden olan ve cesetlerin dışında, her şeyi kendi aralarında paylaşan kirli bir tarih… Savaş karşıtı kampanyalarıyla tanınan yazar Emma Goldman’ın deyimiyle; “Bütün savaşları kendileri adına dövüşmek için dünyanın gençlerini cepheye süren hırsızlar çıkarır.”

Haberin Devamı

Peki, tarih her defasında aynı şekilde mi tekerrür eder? Öyle görünüyor.

Dünya medyası, Rusya işgalini seyretmekle yetinen ülkelerden, Ukrayna’ya yardım yağdığını yazdı… Yardım dediği de silah, bomba, füze, tank, tüfek…

ABD, Almanya, Fransa, İngiltere ve Hollanda başta olmak üzere pek çok ülke, diplomatik yollarla savaşı durdurmak yerine, işgal altındaki Ukrayna’ya askerî mühimmat ve silah göndermeyi tercih etti. Bazıları silahların gönderilmesini kısıtlayan kararları kaldırdı. Bir kısmı doğrudan silah teslimatı yapacağını duyurdu. Bazıları da hava savunma füzeleri, tüfek, gibi askerî mühimmatın gönderilmesine onay verdi. Yani diyorlar ki; siz savaşın, siz ölün, şehirlerinizi bombalayanları öldürün. Biz sizin silah, bomba, füze, tank bulmanıza yardım ederiz…

Sonuçta; Rusya’nın egemen bir devleti zorla işgali, mevcut uluslararası güvenlik sisteminin ihlali sayılmadı. Rusya, Ukrayna’nın topraklarını yağmalarken Batı ülkeleri “yaptırım” adı altında Rus oligarklarının mallarına el koyuyor. Rusya, Ukraynalıların tarihini geçmişini kültürünü yok ederken Avrupa, Rus kültürünü yasaklıyor. Rus müzisyenlerin, sporcuların kariyerlerine son verip Rus öğrencilere okulları kapatarak, Rus halkının iletişim kurabileceği teknolojiyi ellerinden alıyor.

Haberin Devamı

Tarih bu savaşı da yazar; tankları, tüfekleri, füzeleri, cesetleri sayar. Ama savaşa hiçbir şekil de dâhil olmadıkları halde kendi evinden kovulan ve dünyadan tecrit edilen iki ülke halkının, mağdur insanlarının duygularının tarihini kim yazacak?

Protesto sıfırlanmayı ve suskunluğu reddetmektir

Moskova'da polis Ukrayna işgalini protesto eden göstericileri gözaltına alıyor.

***

Bir tarafta toprakları işgal edilmiş, bombalar ve füzelerin hedefi olmuş, sınır kapılarına dayanmış, kendi ülkelerinde mülteci konumuna düşmüş; bir anda işsiz, evsiz, yurtsuz kalmış, anılarını, hayatını yıkık binaların arasında bırakan Ukrayna halkı... Diğer tarafta baskıcı otoriter bir rejim yüzünden ülkesinin dünyayı felakete sürükleyecek savaşına sessiz kalan, ikiye bölünen, sesini çıkardığında hapse atılan, savaşı protesto ettiği için yerlerde sürüklenen, kendi savaşını dahi tartışmasına izin verilmeyen Rus halkı…

Medya savaşın mağduru olarak Ukrayna halkını gösterirken; bir ülkenin kültürel geçmişini ve geleceğini yaptırım adı altında yok etmeye çalışanların gözünde dünyadan tecrit edilen Rus halkının en azından yarısının ne hissettiğinin bir değeri yok mu? Ukrayna halkı “işgalci” Putin’e karşı direnirken; Rus halkının sesini kesen “diktatör” Putin’e neden yeterince direnemediği sorusunun da bir yanıtı olmalı.

Haberin Devamı

Tam da bu nedenle NTV’de, “Tolstoy’un ruhu Putin’i affeder mi?” diye soran gazeteci Ahmet Yeşiltepe’nin “Rus halkının yüzde 59’u bu savaşı destekliyor. En az liderleri kadar onların da sorumluluğu var bu korkunç, anlamsız savaşta. Ama ne denilebilir ki, tek taraflı haber akışı ve karartma olmasa belki de…” ifadeleri üzerine düşünülmeye değer.

Protesto sıfırlanmayı ve suskunluğu reddetmektir

Savaş nedeniyle Ukrayna’da 2.5 milyonu aşkın kişi ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.

***

Rusya, Ukrayna’yı işgal ederken dünya tarihine hafızalarımıza yer eden iki görüntü kalmalı: Biri Rus tankını çıplak elleriyle durduran bir Ukrayna halkı. Diğeri ülkesinin açtığı savaşı protesto ettiği için yerlerde sürüklenen Rus halkı.

Ve dünya bu iki kardeş halkı birbirine düşman etmek yerine onların cesaretinden ilham almalı. Savaşa karşı çıkmak için sesini daha güçlü çıkarmayı öğrenmeli. Protesto etmeli. Protestoların yaptırımlardan daha güçlü olmadığını kim söyleyebilir ki!

John Berger, protesto üzerine şöyle der: “Her ciddi siyasi protesto, mevcut olmayan adalete yapılan bir çağrı ve bu adaletin istikbalde gerçekleşeceğine dair bir umuttur; ancak protestoların birincil nedeni bu umut değildir. Karşı çıkmamak son derece onur kırıcı, küçültücü, ölümden de beter olacağı için protesto eder insan. Barikat kurarak, silahlanarak, açlık grevi başlatarak, omuz omuza haykırarak ya da yazarak karşı çıkar; çünkü gelecekte ne olacak olursa olsun, içinde bulunduğu ânı kurtarmaktır derdi. Protesto, sıfırlanmayı ve suskunluğa mahkûm edilmeyi reddetmektir. Bu sebeple gerçekleşirse eğer, o anda küçük bir zaferdir protesto. Her an gibi geçici de olsa iz bırakır. Geçip gitse de belleklere kazınmıştır. Protesto aslında başka, daha adil bir gelecek için göze alınmış bir fedakârlık değildir; içinde bulunulan zamanın kifayetsiz bir kurtarılışıdır. Mesele, kifayetsiz sıfatıyla tekrar tekrar nasıl yaşanabileceğidir.”

Evet, savaşı protesto etmeliyiz. Karşı çıkmamak; onur kırıcı, küçültücü ve ölümden de beter olduğu için…