Toplumsal sorunlar derinleştiğinde, bir soruna çözüm üretemediğimizde ya da kamuoyunun dikkatini çekmek istediğimizde benzer durumları konu alan bazı fotoğrafları yeniden yeniden üretiriz. Cesedi kıyıya vuran bir mülteci çocuğun, Aylan Kürdi’nin fotoğrafı gibi… Dünyayı ayağa kaldıran bu fotoğraf simgeleştirilmiş sonrasında aynı şekilde ölen 25 çocuğun da hem fotoğrafı hem de mülteci çocuk ölümlerinin bir özeti olmuştu.
Şimdilerde ise kitaplarını poşetle okula götüren bir çocuk fotoğrafı gündemde. Fotoğrafı çeken belli değil. Fotoğraf hangi ülkeye ait o da belli değil. Kaynağı bilinmeyen fotoğraftaki çocuk son beş yılda Halepli, Brezilyalı, Filistinli ve Türkiyeli oldu.
Farklı bilgilerle yayımlanmış
Türkiye’de bir çocuğun plastik poşete kitaplarını koyarak okula gittiği iddiası sosyal medyada dolaşıma girince, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu da kendi twitter hesabından “Bütün mesele bu işte... Ona fırsat eşitliği verebilmek... Onu eğitmek, önünü açmak ki o da Türkiye’nin önünü açsın... Zirvelere çıkarsın” ifadeleriyle fotoğrafı paylaştı.
Ancak bazı medya organları Fevzioğlu’nun paylaştığı fotoğrafı yayımlayıp “Halbuki Barolar Birliği Başkanı’nın paylaştığı fotoğraf Türkiye’ye değil, Brezilya’ya ait bir kareydi…” iddiasında bulundu. Sosyal medyadaki bazı paylaşımlar da hem Fevzioğlu’nun Türkiye iddiasını, hem de bazı medya organlarının Brezilya iddiasını yalanladı ve fotoğrafın Filistinli bir çocuğa ait olduğu öne sürüldü.
Belçika destekli bağımsız bir medya projesi olan ve Suriye’de yaşananları Suriyeli gazeteciler üzerinden paylaşan Syria Untold isimli site ise birbirini yalanlayan bu üç iddiayı da yalanlayarak fotoğrafın Halep’te bir çocuğa ait olduğu bilgisine yer verdi.
Fotoğrafın kaynağına yönelik en iyi araştırmayı ise, ODTÜ ve Binghamton Üniversitesi’nde Küresel Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun ve Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı’ndan gazetecilik eğitimi alan Gülin Çavuş yapmış. O da kaynağı belli olmayan bu fotoğrafın 2003’ten bu yana defalarca farklı bilgilerle yayımlandığını belirtmiş.
2013 - 2017 tarihleri arasında defalarca çeşitli sebeplerle paylaşılan söz konusu fotoğraf arama motorlarında neredeyse her dilde, birçok yerde paylaşım konusu olmuş.
Yanıt verebilelim diye
Fotoğrafı mesleği gazetecilik olan bir foto muhabirinin çekip çekmediği bilinmiyor. Eğer bu yurttaş gazeteciliği ise o zaman bu bilgi kirliliğinin önüne geçmek için yurttaş gazeteciliğiyle ilgili kriterlerin de olduğunu hatırlatalım:
Profesyonel gazetecilik eğitimi almamış insanlar da üretmek, çoğaltmak ya da analiz etmek için modern teknoloji araçlarını ve dünya üzerinde yaygın interneti kullanabilirler. Haber değeri olan bir olayın fotoğrafını yakalayabilir ve internette yayınlayabilirler. Ama fotoğrafın kaynağını ve nerede ne zaman çekildiğini de belirtmeleri yerinde olur. Üstelik böyle bir fotoğraf kamuoyunda vicdan patlamasına yol açıyorsa… Ya da okurumuzun şu sorusuna da en azından yanıt verebilelim diye…
Sosyal medya paylaşımlarında fotoğrafı gören bir okurumuz
soruyor çünkü “Hani Suriyeli ve Türkiyeli olmak üzere 800 binden fazla çocuğa okul çantası ve kırtasiye malzemesi dağıtılmıştı. Peki bu çocuğu kim unuttu?” Okurumuz haklı. Haber sorulara yanıt bulmak içindir. Soru üretmek için değil.
HAFTANIN FOTOĞRAFI
İki yıl önce DEAŞ’ın kaçırdığı ancak diplomatik temaslar sonucu serbest bırakılan Milliyet Gazetesi Fotoğraf Servisi Şefi Bünyamin Aygün gazeteciliğini bir kez daha konuşturdu. Kuzey Irak’ta, referandum öncesi, Erbil, Kerkük’ün köylerini dolaştı. DAEŞ terör örgütünün giremediği tek şehir Tuzhurmatu’ya girdi ve Irak Türkmenlerini beş gün süren bir yazı dizisiyle kaleme aldı. Bu fotoğraf gazeteciliğin ama en önemlisi de savaş muhabirliğinin oturarak masa başında üretilmeyecek bir iş olduğunu
bize yeniden hatırlatıyor.
BİR YERGİ
Bir ülkeyi ya da insanlarını başarısız göstermek sizi onlardan daha başarılı yapmaz. Kutuplaşmaları derinleştirmek için sorunları umutsuz bir vaka gibi sunmanın da kimseye yararı olmaz… Güney Afrika’da da çocukların birçoğu kitap ve defterlerini taşımalarına yardımcı olacak sırt çantalarından alamıyor. Ama onlar fikir üretiyor. Repurpose isimli girişimci bir firmanın, eski poşet torbalardan yüzde 100 dönüştürülmüş, sağlam ve çok amaçlı okul çantaları tasarladığını biliyor musunuz? Üstelik bu çantaların üzerine yerleştirilen küçük güneş paneli öğrenciler okula yürürken güneş enerjisini depoluyor. Elektrik olmayan evlerde çocuklar geceleri ödevlerini tamamlamak için ihtiyaç duydukları ışığa kavuşsun diye. Bu çağda poşetle okula giden çocukları haber yapan bir medya, poşetten çanta yapılmasını haber olarak görmüyorsa hiçbir şey değişmiyor diye yakınmaya hakkı olabilir mi?