Suriyelilerle ilgili, medyanın kamuoyunda “ekmek elden su gölden” şeklinde yarattığı algı sosyal medyada ırkçı söylemlere dönüşüyor.
Dünya politikasında ciddi bir ağırlığı olan Suriye derin bir konu. Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi’nde Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, Suriye halkına yardım gibi konularda mutabık kalınırken, birçok ülke de kendi bünyesinde yer alan çoğu Suriyeli göçmenlerin uyum politikaları üzerine raporlar hazırlıyor. Bu ülkelerden bir de Türkiye.
Ancak medya göçmenlerle ilgili hazırlanan uyum raporlarını yayımlamak yerine, konuyu sadece sayısal sonuçları üzerinden değerlendiriyor. Toplum bilimcilere göre; bu durum sosyal medyada göçmenlere yönelik ırkçı ve nefret söylemlerinde iyileştirici bir etki yaratmıyor. Aksine göçe yönelik sadece rakamlardaki tırmanışı haber yapmak, göçmenlere yönelik tepkilerin giderek artmasına sebep oluyor. TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Mülteci Hakları Alt Komisyonu’nun hazırladığı “Göç ve Uyum Raporu”nu bazı gazetelerin sadece “Türkiye’ye yerleşenlerin sayısının 3 milyon 424 bine ulaştığı” bilgisiyle haber yapmaları gibi.
Göçmenler üzerine yaptığı çalışmalarla adını duyuran Prof. Dr. Cem Terzi de toplumda özellikle Suriyelilere yönelik ‘Ekmek elden su gölden yaşıyorlar’ algısının yanlış olduğunu aksine Suriyelilerin hijyenik durumunu, hangi kötü koşullarda nasıl yaşadıklarını kanıtlarıyla ortaya koyan bir rapor hazırladı. Bu araştırma da medyanın yine önemli bir bölümünde yer bulmadı. Oysa Halkların Köprüsü Derneği’nin bu raporunda, Suriyelilerin vatandaş olurlarsa tamamı AK Parti’ye oy verecekmiş gibi gösterildiklerini; hükümetin yeterince bilgilendirici olamadığını, bunun sonucu olarak muhalefet parti liderlerinin de nefret suçu işledikleri belirtiliyor.
Medyanın, Suriyelilerle ilgili kamuoyunu yanlış bilgilendirmesinin sosyal medyada ırkçı söylemlere dönüştüğüne dikkat çekilen raporda Terzi, mültecilere yönelik toplumdaki kutuplaşma ve “Suriyelilere her ay devletten maddi yardım yapılıyor” gibi ifadelerle gerçek durumun göz ardı edildiğini belirtiyor.
Rapora göre mültecilerin durumu
Rapora göre Türkiye’deki mültecilerin gerçek durumu şu: Suriyelilerin yaklaşık 1 milyonu, informal sektörde maden ocaklarında, tarlalarda geçici tarım işçisi olarak çalışıyor. Düzenli bir maaşları, iş güvenceleri ve kalıcı bir oturma statüleri yok. Çocukların büyük bir kısmı okula gidemiyor. Kadınların büyük bir kısmı dil engeli yüzünden iş hayatına katılamıyor. Çok kötü yerlerde barınıyorlar. Buna rağmen büyük çoğunluğu kendi geleceklerini bu ülkede görüyor. Suriye’deki çatışma ortamı devam ettiği için hayatlarını ve çocuklarının hayatını riske etmeyi düşünmüyorlar.
Medya Suriyelilerin, Türkiye’deki varlığının kalıcı olduğunu kabul edip, sosyal uyum politikalarının takipçisi olmak zorunda. Geriye kalan 2.5 milyon Suriyeli nasıl yaşıyor sorusuna da yanıt bulmalı. Suriyelilere kalıcı bir ikamet statüsü sağlanmalı mı? İş imkanı sağlamak ve barınmaları için devlet destekli uygun çözümler üretilmeli mi? 3.5 milyon Suriyeli… 6 senedir bizimle birlikte yaşıyorlar. Medya sorunlar büyümeden, devletin ilgili kurum ve kuruluşlarıyla, sivil örgütlenmelerin çalışmalarını daha görünür hale getirmelidir.
Bir okur
İsmini açıklamayan bir okurumuz şöyle diyor: Geçtiğimiz günlerde gazetelerde okuduğum bir haberde, Kürt kökenli bir muhabir hakkında gözaltı kararı çıktığı yazıyordu. Hakkında suçlama varsa çıkabilir, gözaltına da alınabilir ama habere göre polis evde muhabiri bulamayınca babayı gözaltına alıyor. Oğlunu bulamazsan, babayı gözaltına almanın hukukta yeri olabilir mi? 1980’lerde 1990’larda terörist ararken ailelerine yapılan zulüm bu terörü içinden çıkılmaz hale getirmedi mi? Babanın ne suçu var? Medyanın bunu kınaması gerekmez mi?
Bir övgü
Sivil ve Ekolojik Haklar Derneği “Anne Frank’ın yaşam öyküsü üzerinden temel haklar ve demokratik değerler öğretimi” projesi başlattı. Bu proje kapsamında 36 ay boyunca nefret söylemi izleme aktivitesi de gerçekleştirilecek. Ana akım medya bu izleme faaliyetinin hedefi olacak ve çalışma kapsamında elde edilecek olan bulgular üzerine raporlar hazırlanacak.
Haftanın fotoğrafı
Görme engelli Yusuf Uçar bir üniversite öğrencisi… Ona yolda rehberlik eden köpeğinin adı ise “Aslan”. Yusuf’un gözüne ışık olan Aslan’la dostluğu Rehber Köpekler Derneği’nin Başkanı Avukat Nurdeniz Tunçer’in katkısıyla oldu. Türkiye’de üç tane rehber köpek var. Dernek köpekleri görme engellilere ücretsiz veriliyor. Bütün ihtiyaçları dernek karşılıyor. Bu tür haberlerin medyada çoğalmasını diliyorum.