Prof. Semih Çelenk ve Mehmet Furkan Çağlayan sosyal medyada Can Yücel ve Cemal Süreya’ya atfedilerek paylaşılan söz ve şiirlerin onlara ait olmadığını saptadı
Son birkaç yıldır sosyal medya üzerinden paylaşılan yanlış bilgilere savaş açan iki değerli insan: Prof. Dr. Semih Çelenk ve özel sektörde yönetici olarak görev yapan Mehmet Furkan Çağlayan. Biri Can Yücel, diğeri Cemal Süreya’ya ait olmayan söz ve şiirlerin peşine düştü. İkisi de sosyal medyada iki şaire atfedilen sahte şiirlerin listesini çıkarıp sosyal medya üzerinden yayımladı.
Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin eski dekanı Prof. Dr. Semih Çelenk “Bu benim alanım değil aslında ama Can baba ile dostluğumuz ve aynı zamanda da eski bir okuru olarak bu konuda kendimi sorumlu hissettim” diyor. Sosyal medyada paylaşılan 50’nin üzerinde söz ve şiirin Can Yücel’e ait olmadığını saptayan Prof. Dr. Çelenk bunların bazılarının kime ait olduğu bilinse de, birçoğunun bilinmediğini söylüyor. Örneğin “en uzak mesafe” diye başlayan şiir Dr. Herman Amato’ya ait.
Yaklaşık on yıldır Can Yücel’e ait olmayan şiirlerin, ona mâl edilmesinin sonuçları ise oldukça düşündürücü. Prof. Dr. Çelenk’e göre; “Çünkü bütün bu yalan yanlış paylaşımlarla, şairin bilinen gerçek kimliğinin dışında, başka bir kimlik oluşturuluyor. Peki nasıl önüne geçilebilir? Elbette hukuki yollardan. Ancak bunu ailelerin talep etmesi gerekiyor. Yoksa Google aramalarında Can Yücel yazıldığında ilk bir iki sayfada artık sadece sahte Can Yücellerle karşılamak kaçınılmaz olacak, nitekim öyle de oluyor. Mehmet Furkan Çağlayan ise Twitter hesabından sosyal medyada dolaşan Cemal Süreya’ya ait olmayan dizeleri, flood yaparak paylaştı. “Aşağıdaki dizelere şairin; sevda sözleri, günler, güvercin curnatası, onüç g. mektupları, şapkam dolu çiçekle, 99 yüz, günü birlikler kitaplarında, ayrıca biyografisi niteliğindeki; Cemal Süreya arşivi Feyza Perinçek/Nursel Duruel a’dan z’ye Cemal Süreya kitaplarında da rastlanamamıştır” notunu da ekleyerek.
Çağlayan Facebook, Instagram ya da Twitter’da Süreya imzasıyla çıkan 100’ün üzerinde şiir ya da sözlerin ona ait hiçbir eserde yer almadığını belirtiyor. Üstelik bunun için özel bir araştırmaya gerek yok. Çünkü şairin dilini, üslubunu, imgelerini, ruhunu bilen bir insan kamyon arkasına yazılacak türden sözlerin ona ait olmadığını da bilir düşüncesinde. Örnek çok:
“Sana yolculuk yapmak istiyorum. Kes yüreğine giden bir bilet; “can” kenarı olsun...”
“Ben senin sevgilin, eşin, baban, ağabeyin, arkadaşınım. Biri bitse biri kalır, seni hiç bırakmayacağım!..”
“Okyanusta ölmez de insan gider bir kaşık sevdada boğulur…”
“Sevişti bir bakir ile bakire erkeğe milli dediler kadına fahişe.”
Bu yüzyıl bilgisizlik çağı. Bu kesin. Bugün sosyal medya bu anlamda inanılmaz tehlikeli bir mecra! Önüne gelen bir sayfa açıyor. Yarım yamalak, felsefe tadında, bilgiler, cehaletle süslenmiş sözler, kaynağı belli olmayan yazılar, yanlış bilgi ve karakterlerden oluşmuş bilgisizlik, bilgi diye sunuluyor. Üstelik bu paylaşımları beğenen insanların çoğu eğitimli. Daha da vahimi bir şiirin ya da sözün Can Yücel’e ya da Cemal Süreya’ya ait olmadığını çoğu kez bile bile paylaşan yetişkinlerin dünyasında çocukların geleceği ise tam bir muamma... Çünkü eğitimli, birkaç dil bilen, teknolojiye hâkim ama cahil bir nesil yetiştiriliyor.
Oxford Bilişsel ve Evrimsel Antropoloji Enstitüsü’nden bilim insanları, evrensel ahlak kurallarını belirlemek için 60 farklı kültüre ait 600 kaynağı araştırdı. Ve dünya genelinde ahlaki açıdan yedi ortak davranışı açıkladılar. Aileye destek çıkmak, dahil olunan gruba yardım etmek, iyiliklere karşılık vermek, cesur olmak, üstlere saygı göstermek, kaynakları adil dağıtmak ve başkalarının mahremiyetine saygı göstermek. Bunların içerisinde bilgi kirliliği ahlaki bir mesele değil. İletişim çağında cahil bir nesil yetiştirilmesinden rahatsız olan da yok. Peki ama neden? Sosyolojik ve kültürel açıdan medyanın bu sorunun üzerinde ciddiyetle durması gerekmez mi? Üstelik yeni medya düzeninde yeni okur profilleri üzerine bunca araştırma yapılırken…
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek?
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024