Gazete okumayan, kütüphaneye gitmeyen, araştırmayan, sorgulamayan, internette kendisine dayatılan yanlış bilgilerle donanan “cahil” bir nesil yetişiyor. İnternette bilgi güncellenmiyor, zaman kavramı işlemiyor. Anında ama çoğu kez yanlış bilgiye ulaşılıyor
Günümüzde mobil teknolojilerin yaygınlaşması; gazeteci olmayanların da kendi içeriklerini üretebilmesine, haber üretim sürecine dâhil olmasına, haberin toplanması, yazılması, yayımlanması, yorumlanması gibi haberin tüm aşamalarında aktif rol üstlenmelerine olanak sağlıyor. Ancak beraberinde teknoloji çağı, bilgisizlikle beslenen bir çağa dönüştürülüyor. Kısacası, bilgiye sadece kütüphanelerden, kitaplardan, dergilerden, gazetelerden ulaştığımız zamanları geride bıraktık. Bugün teknoloji çağında bilgiye anında ulaşıyoruz. Artık bilgi bir tık ötemizde sanıyoruz. Peki, internet üzerinden edindiğimiz bu bilgiler doğru mu? İşte bunu bilmiyoruz. Elbette sosyal medya kullanıcılarının bir bilginin kaynağını araştırma ve bilgiyi sorgulama konusunda yeterli birikime sahip olmaması anlaşılır bir şey ama ya bunca yanlış bilgiyi üretenler?
İnternet üzerinden bilginin doğruluğunu araştırdığınızda “hakkında doğru olmayan bilgilerden” en çok sanat çevresinin şikâyetçi olduğunu görüyorsunuz. Hale Akınlı bu sanatçılardan sadece biri… “Yol”, “Dağınık Yatak”, “Sen Türkülerini Söyle”, “Uçurtmayı Vurmasınlar” gibi bir dönem Türk sinema tarihine damgasını vuran önemli filmlerde rol aldı. “Tatlı Çarşamba”, “Şehnaz Tango”, “Keşanlı Ali Destanı”, “Güneşi Beklerken”, “Kara Ekmek”, “Karadağlar” gibi dizilerin karakter oyuncusu olarak tanındı. O halen sahnelenen “Nereye Gitti Bütün Çiçekler” oyununun Azra’sı, “Elveda Cumhuriyet”in Halide Edip’i… Sanatçı hakkında internet üzerinden bir araştırma yaptığınızda doğum tarihi “1 Ocak”, doğum yeri “Balıkesir” gibi bilgilerle karşılaşıyorsunuz.
“Vahim sonuçlar doğurabilir”
İnternet üzerinden edindiğim bilgileri teyit etmek için kendisini arayıp soruyorum. “İkisi de yanlış bilgi” diyor. Doğum yeri Ankara. Doğum tarihi 7 Ekim. Okuduğu okullardan burcuna kadar birçok yanlış bilginin internet sitelerinde yer aldığını da ayrıca hatırlatıyor. Hale Akınlı buna karşın daha önemli bir şey söylüyor. “Sanata ve sanatçıya değer vermeyen bir toplumda bu tür yanlış bilgiler oluyor. Bu yanlışların sinema ve tiyatro tarihi açısından bir önemi olabilir. Ama bundan daha vahimi insanların eğitim, sağlık gibi konularda da yanlış bilgilendirilmesi ki bunun telafisi yok, doğuracağı sonuçlar açısından düzeltilmesi de mümkün olmayabilir…”
Haklı. Gazete okumayan bir kuşak şimdi internet yoluyla desteksizce atılan yanlış bilgilerle donanıyor. Bilgiler güncellenmiyor, zaman kavramı işlemiyor. On yıl önce bir oyuncu hakkında yazılan “35 yılı aşkın sanat hayatında” şeklinde ifadeler dönüp yeniden güncellenip araştırılmıyor. Aksine “kopyala yapıştır, paylaş” yaparak yıllar sonra bile aynı şekilde sunuluyor. Dolayısıyla anında edinilen bilginin yanlışlığıyla bu çağın yarattığı teknolojinin büyüklüğü arasında paradoksal bir ilişkiden söz etmek de mümkün hale geliyor. Cahil bir nesil yetiştirmek istemiyorsanız; çocuklarınızın sadece internet üzerinden bilgi edinmesinin önüne geçin. Bilgiyi doğrulamanın ve sorgulamanın yollarını gösterin. Kütüphanelere gitmelerini, mutlaka her gün gazete ve dergi okumalarını sağlayın.
HAFTANIN FOTOĞRAFI
Bu fotoğraf hayata tutunmaya çalışan insanlara elini uzatmanın değerini anlamak için. Diyanet Vakfı bu yıl “Kurbanını Paylaş, Kardeşinle Yakınlaş” temasıyla gerçekleştirdiği kampanya ile topladığı bağışları Afrika’dan Orta Asya’ya, Balkanlar’dan Kafkasya’ya Uzak Doğu’dan Latin Amerika’ya kadar geniş bir coğrafyada dağıttı. Kurban Bayramı’nı Türkiye’den bir gün sonra kutlayan Afrika’daki yardımların dağıtıldığı noktalardan biri de Nijerya’ydı. Ülke genelinde düzenlenen organizasyonda kesilen bin 340 kurbanlığın eti yaklaşık 250 bin kişiye ulaştırıldı.
BİR YERGİ
Türkiye’de kitabın, insanların “ihtiyaç listesinde” 235’inci sırada olduğunu gösteren araştırmadan sonra bir kötü haber de medya takip kurumu Ajans Press’ten geldi. Avrupa ülkelerinde evlerde bulunan ortalama kitap sayılarını ele alan araştırmaya göre; Türkiye’de en üst sosyoekonomik dilimde yer alan hanelerde, ortalama 179 kitap bulunuyor. Raporda birinci sırada ortalama 423 kitapla Lüksemburg var. Lüksemburg’u 413 kitapla Macaristan ve 346 kitapla Almanya takip ediyor. Türkiye, 179 kitapla Hırvatistan’ın ardından listede sondan ikinci.