Asu Maro

Asu Maro

amaro@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Genç olmak, hayatın başında olmak, kendi başına zor. Önünde seçenekler varsa hangisinin senin için doğru olduğunu bilemezsin, gönlün hem şu mesleği hem ötekini çeker, birini seçsen diğerini kaçıracaksındır. Tut ki karar verdin, bir yanda seni yönlendirmeye çalışan bir annen baban vardır büyük ihtimalle, onları da ikna etmen gerekir ki bu senin hayatındır… Ya olmazsa, ya başarılı olamazsan, ya mutlu olamazsan, hep bir takım soru işaretleri…

Birbirinin ‘sığınağı’ olmak

Fakat bütün bunlar, yine de geleceğe dair umutları, ‘seçenekleri’ olan gençler için geçerli. Sadece var olmak için, tanıdıkları tek memlekete, ‘ev’ diye bildikleri yere sığmak için nefretle, öfkeyle, yalnızlıkla mücadele etmesi gerekenler için değil. Oyunumuzun kahramanları için değil mesela. Onların önünde uzanan parlak bir gelecek, sayısız seçenek yok, sadece tekinsiz bir bugün, belirsiz bir yarın var. İsimlerini bilmiyoruz, ‘pişşşt’ diye sesleniyorlar birbirlerine. Sırf varlıkları birilerinin hoşuna gitmiyor diye sürekli tetikteler. İstenmedikleri bir şehirde birbirlerine tutunuyor, kendilerine dışarının tehdidine karşı bir ‘sığınak’ yaratıyorlar. Bu kendilerini bildiklerinden beri yaşadıkları ülkeye (oyunda ABD ama dünyanın herhangi bir yeri artık) gerçekten ait olabilmek için, her an kapının önüne konma riskiyle yaşamamak için ihtiyaç duydukları resmi belgeler var. Günün birinde kız sahip oluyor kıymetli ‘vatandaşlık’ payesine. Nasıl yardımcı olabilir hayattaki tek arkadaşına? Ne yapabilir onu da kendisiyle birlikte ‘güvenli’ alana almak için? Neleri göze almalıdır?

Haberin Devamı

Craft Tiyatro’nun yeni oyunu “Sığınak” (Sanctuary City), cumartesi günü Yapı Kredi Bomontiada’da seyirciyle buluştu. Polonya doğumlu Amerikalı yazar (instagram hesabındaki kendi ifadesiyle Pulitzer ödüllü göçmen yazar) Martyna Majok’un oyunu Hira Tekindor’un çevirisi, İbrahim Çiçek’in rejisiyle sahneleniyor. Oyunda uzun süre iki karakterimizin (yazar B ve G olarak adlandırmış onları ‘boy’ (oğlan) ve ‘girl’ün (kız) baş harfleriyle) tanıştıkları, birbirlerine tutundukları, kızın bir yerden sonra elde ettiği vatandaşlık hakkından oğlanın da yararlanması için evlenmeye karar verdikleri ve göçmenlik bürosuna verecekleri cevapları çalıştıkları günlerle aradan üç yıl geçtikten sonraki bugün arasında gidip geliyoruz. Bir yerden sonra o ülkede adıyla sanıyla, güvenle nefes alan Henry katılıyor aralarına ve bir tür ‘aşk üçgeni’ çıkıyor ortaya.

Haberin Devamı

“Sığınak” bugün hiçbirimizin kendimizi uzak bulmamızın mümkün olmadığı göçmenlik, yabancılık, ‘ötekilik’ meselesini aşk, dostluk, yoldaşlık gibi duygularla test ederek ele alan sağlam bir metin. İbrahim Çiçek’in kurduğu, Ceyda Balaban’ın etkileyici sahne tasarımıyla tamamlanan dünya, soğuk ve tehlikeli bir ‘dışarıya’ karşı iki kişinin ördüğü kırılgan kozaya seyirciyi başarıyla dahil ediyor. Işığıyla (Çiçek – Balaban), koreografisiyle (Taner Güngör) incelikle kurulmuş bir dünya bu. Üç oyuncunun da (Selin Şekerci, Uğur Uzunel, Ulvi Kahyaoğlu) başarılı oyunculuklar sergilediği “Sığınak”ta özellikle Şekerci ve Uzunel’in oynadıkları iki karakteri eldiven gibi giydiklerini, dünle bugün arasında gidip gelirken bir an duyguyu kaybetmediklerini, asla tempoyu düşürmediklerini belirtelim. Oynaması zor, izlemesi keyifli bir performans.

Haberin Devamı

***

SIĞINAK

Yazar: Martyna Majok / Çevirmen: Hira Tekindor / Yönetmen: İbrahim Çiçek / Yönetmen Yardımcısı: Bengü Uzun / Sahne - Kostüm Tasarım: Ceyda Balaban / Işık Tasarım: İbrahim Çiçek, Ceyda Balaban / Müzik ve Efekt: Ömer Sarıgedik / Koreograf: Taner Güngör / Işık Uygulama: Ali Tunç / Sahne Amiri: Dmitri Boicov / Fotoğraf: Ayşegül Karacan / Afiş: Ayşegül Karacan, Vardal Caniş / Oyuncular: Selin Şekerci, Uğur Uzunel, Ulvi Kahyaoğlu