Geçen hafta BeStyle Magazine’in düzenlediği bir etkinlik için İzmir’deydim. İzmir Mavi Şehir’de açılan İnci mağazasında, markanın kreatif direktörü Gamze Saraçoğlu’yla bir sohbet gerçekleştirdik. Sektörün gelişmesi için çok önemli olan ‘kreatif direktör X marka’ birlikteliklerinin en başarılı örneklerinden biri ‘Saraçoğlu X İnci’ iş birliği…
Dünyada markaların önüne geçen, transferleriyle ortalığı sallayan kreatif direktörlük ülkemizde çok yaygın değil. Bunun neredeyse tek örneği İnci ile Gamze Saraçoğlu’nun iş birliği. Çok başarılı bulduğum bu sürecin nasıl geliştiğini sordum sevgili Gamze’ye. Başlangıç takdire şayan!
Sponsor ihtiyacı
Moda haftalarında tasarımcılar için en önemli ihtiyaç, ayakkabı sponsorluğu. Çünkü bir defile ve koleksiyonun başarısı, aksesuarların da bütünlüğüyle oluyor. Defile eleştirilerinde ayakkabılar hep en çok dikkat edilen detaylardan. Gamze de uzunca zaman bu eleştirilere maruz kaldığından bahsetti. “Koleksiyon harika ama ayakkabılar pek olmamış.” Bu cümleyi sıkça duymuş tasarımcı, ta ki İnci ile yolları kesişene dek…
İnci, moda haftalarında tasarımcıları destekleyen ve ‘yere daha sağlam basmalarını’ sağlayan ülkemizin önemli markalarından.
1800’lü yıllarda işçi sınıfının giydiği bir üniformaydı o. Ardından popüler kültürün en önemli öğelerinden biri haline geldi. Hepimizin olmazsa olmazı oldu. Jean, denim diye adlandırılıyor olsa da, biz onu ‘kot’ diye çağırdık. Niye mi? Muhteşem Kot sebebiyle…
Muhteşem Kot, jean’i Türkiye’ye ilk getiren; terzilik konusunda döneminin üstadı ve bir konfeksiyon üreticisi. İşçilere yönelik ucuz kumaş arayışı onu jean kumaşıyla tanıştırıyor, o da bunu üretimini yapmak üzere Türkiye’ye getiriyor.
‘Kot’! Ve bu söylem günümüze kadar ulaşıyor. Fakat bir farkla. Hâlâ kot diye adlandırdığımız bu pantolonlar bir evrim geçirdi. Zamanında bir üniforma görevini üstlenen jean, günümüzde çabasız şıklığın vazgeçilmez unsuru! Sadece pantolonda değil, birçok farklı parçada hayat buluyor. Günlük hayatın koşturmacasında en önemli kurtarıcı. Ama en önemlisi genç!
Genç, cool, ışıltılı
Kim giyerse giysin, ona enerjik, genç, dinamik ve cool bir görüntü kazandırmakta üzerine yok. İşte tam da bu yüzden, özellikle son dönemde jean markaları, gençliğe ilham olan, enerjileriyle, rahat ve cool görüntüleriyle dikkat çeken isimlerle iş birlikleri gerçekleştiriyor. Bunlardan en çok konuşulanı şüphesiz
Kalın paltoları attıktan sonra gözdelerimiz arasına giren, ilkbahar’ın hit parçalarından biri: Bomber ceketler. Son iki sezondur hayatımızdaki yerini iyice sağlamlaştıran bomberlar bu sezon da oldukça trend. Hem spor kombinlerinize, hem şık bir elbiseye ayak uydurabilen, parlak kumaşları, farklı işlemeleri ve renkleriyle günlük hayatımızın kurtarıcı parçalarından biri o. Bu sezon bu ceketlerde karşımıza çıkan bir işlevsellik daha söz konusu! Birçok marka her iki yüzünün de kullanımının mümkün olduğu Bomber modellerle karşımıza çıkıyor. Bu da bizi tek ceket alarak iki ayrı ceket sahibi yapıyor. Hızlı tüketimin iliklerimize kadar işlediği günümüzde, moda markaları fonksiyonelliğe yönelik bu tip uygulamalarla alışverişi, tüketimi daha anlamlı kılmaya çalışıyor.
Sadece sana özel!
Tüketimi bizler için daha özel kılan bir diğer uygulama da ‘kişiye özel’lik. Kendinize aldığınız bir ayakkabının, bir jean pantolonun başka birinin üzerinde karşınıza çıkması çok olası bir durum. Bu bazı zamanlarda heves kırıcı olabiliyor. Ama aynı zamanda o markadan veya o ayakkabıdan vazgeçmek istemiyorsunuz! İşte o sırada devreye ‘customisation’ ‘kişiye özel’ uygulamalar giriyor. Spor ayakkabı deyince akla
Son yıllarda rahatlık, özensizmiş gibi görünen detaylarla yakalanan cool görüntü gerek podyumlarda gerekse sokaklarda oldukça trend. Buna en çok sevinenlerden biri şüphesiz ki benim. Her zaman doğallığı, rahatlığı, ‘hazırlanmış’ bir şıklıktan çok, ‘özensiz’ bir şıklığı çekici bulmuşumdur! Bu sebeptendir ki, dergi çekimlerimde yaratmak istediğim kadın da hep güçlü, maskülen ve havalı olmuştur… Bestyle Magazine’in nisan sayısı çekimimde de gerçekleştirdiğim üzere, çabasız şıklık bu sezonda da
ön planda!
Belki de hepinizin aklına gelen ama giymeye cesaret edemediğiniz kombinler vardır, mesela ipek bir pijama... Günlük hayatınızda hiç giydiniz mi? Ben ilk defa bundan iki sene önce Topshop’tan aldığım bir pijama takımını günlük hayatımda giydim. Ardından geçen sene Intimissimi’nin davetlisi olarak gittiğim Verona’da, etkinliğe katılan isimlerin gecelik ve pijamalarla kırmızı halıda nasıl harikalar yarattıklarına tanık oldum. Bu sezon da yerini iyice sağlamlaştıran gecelik ve pijama takımlarına hak ettikleri değeri vermek için moda çekimimde kullandım. Evet, günlük bir kıyafet olarak!
Doğru kesim, kumaş ve renkte seçilen bir pijama takımıyla dikkatleri üzerinize çekmeniz
Mart ayının son gününden merhaba... Hepimizin dört gözle beklediği bahar sonunda geldi. Atkılardan, berelerden, kalın montlardan, kat kat giyinmekten kurtulduk! Artık başrolde trençkotlar, yağmurluklar, sweatshirtler yer alacak. Ama en çok da tek parça bir sweatshirtün üzerine giyeceğimiz jean ceketle yakışacağız bahara. Son birkaç sezondur oldukça trend olan ‘mottolu’ sweatshirtler yerini koruyor. Beni anlatan bir motto yok, ben kendimi sanatla ifade etmek istiyorum diyenlerdenseniz bir marka tavsiyesi: Let’s Code. Tasarımcıları Nisa Kalo ve Damla Atik, ‘Sanat bizi farklı kılar’ sloganıyla yola çıkıyor ve basic sweatshirtleri soyut çizimleriyle buluşturup markalarına hayat veriyor. Siz de benim gibi sanatın her şeyi özel kılacağına inananlardansanız markayı radarınıza alın derim!
Yeni Lüks: Hayvan Dostu
Moda dünyasının en çok tartıştığı konulardan biridir ‘gerçek / sahte kürk’ meselesi! Hayvanlara zarar vermeyi kim ister? Ama iş şık bir kürk giymeye gelince birçok insan o kürkün nasıl üretildiği aşamasını düşünmeden hareket ediyor. Ve nasılsa “Ben yapmadım. Yapılmış olanı aldım. Ben almasam başkası alacak” düşüncesinden yola çıkıyor. Bu noktada devreye üretimi yapan markaların
Bu yıl defileler ve The Core Istanbul, Zorlu Center’ın hemen yanında kurulan Mercedes Benz Fashion Week çadırında gerçekleşti. İptal olacak olmayacak derken, IMG’nin varlığı; L’appart’ın başarısı ve bitmeyen enerjisi; Mercedes-Benz’in adı, güler yüzlü ve çözüm odaklı ekibi, tüm organizasyon boyunca basın mensuplarına sunduğu sınırsız imkanlar ve İHKİB, MTD, İMA’nın da aralarında olduğu diğer tüm sponsorlar sayesinde başarılı bir moda haftasını geride bıraktık.
5th position
14 - 19 Mart tarihleri arasında gerçekleşen, geçtiğimiz haftaya damga vuran moda haftası benim için 5th Position defilesiyle başladı. Mercedes Benz Fashion Week Istanbul kapsamındaki 2. defilesini sunan markanın yeni koleksiyonundaki favori detaylarım çizgili mayolar, yüksek bel bikiniler ve yanık tenle müthiş bir uyum sağlayacak olan tarçın ve bakır tonları oldu...
No future
Stanley Kubrick’in 1971 yapımı Otomatik Portakal filminden yola çıkarak hazırladıkları ‘Ultra Violence’ adlı Sonbahar - Kış 2016 koleksiyonlarıyla yine büyük ilgi uyandıran muhteşem anne - kız Deniz - Begüm Berdan, hayatlarımızda normalleşen şiddete, içinde yaşadığımız kaosa dikkat çekiyor ve adeta bunu bir tokat gibi hatırlatıyor. Birçok
Paris… Aşk şehri! Moda konusunda da durum aynı… Bu sezon öyle büyüleyici bir moda haftasına ev sahipliği yaptı ki; gerçekten her detayıyla kendine aşık etti! Geçen haftaki yazımda Paris Moda Haftası detaylarından bahsetmiştim. Fakat sonrasında devam eden etkinlikten eklemek istediklerim var!
Chanel: Giyilebilir couture
Moda dünyasının dahisi deyince ilk akla gelen isim şüphesiz o: Karl Lagerfeld! Her sezon şaşırtan bir konseptle karşımıza çıkan Chanel, bu kez de ‘Front rowonly’ temasıyla karşımızdaydı. Benmerkezciliğin zirvede olduğu bu sosyal medya dönemine gönderme yapan moda evi, couture’u sokağa taşıyor.
Chanel’in olmazsa olmaz incileri, tüvitleri,jeanle harmanlanarak sokak stilinin vazgeçilmezleri arasına girmek için göz kırpıyor!
Miu Miu: Görkemli kapanış
İşte bir dahi daha: Miuccia Prada! Farklı dönemlere gönderme yapan dokunuşlar, couture işçiliğiyle level atlayan jean, militer detaylar, göz alıcı desenler, beli ön plana çıkaran kemerler, sezonun hit parçası olmaya aday terlikler…
Tüm bu detaylar tasarımcının vazgeçilmezi layerstyling ve Adriana Lima’lı kadroyla podyumda devleşerek, Paris’te tadı damakta bırakan bir kapanışa sahne oldu.
İSTANBUL MODA HAFTASI
Güneşin kendini gösterdiği, baharın resmi olarak hayatımıza girdiği şu günlerde modumuza uyan şey, renklerin dünyasında kaybolmak şüphesiz ki! Havalar hâlâ soğuk da olsa siyahtan, griden uzak durmayı; kazaklarımızı rafa kaldırmayı düşündüğümüz günlerdeyiz…
Nina Ricci: Aşık kadın
Böylesi bir psikolojideyken nasıl olur da siyahların, grilerin, kahverengilerin, külotlu çorapların ve kürklerin varlığı içimizi bu kadar açabilir ki?
Nina Ricci, tam da bu detaylarla kışı öyle cazip kılıyor ki, yazı atlayıp bir sonraki kışa geçmeyi kabul edecek duruma getiriyor bizleri! Grilerle dans eden kırmızısının tonu can alır nitelikte…
Yeşil tonları da kışı kabullenip, sabırsızca beklememiz için zeytin dalı uzatıyor!
Loewe: Altın çağ
Çantalarıyla ön planda olan ünlü İspanyol marka Loewe, Paris Moda Haftası’ndaki defilesinde aksesuarlarını da konuşturdu. Styling’de yaratılan layer etki, doğru parçaların bir aradayken nasıl güçlü görünüm yakalanabileceğini kanıtlar nitelikteydi.