Milano, şu sıralar yılın en güzel günlerine tanıklık ediyor. Noel öncesi tüm mağazalar ve sokaklar ışıl ışıl. Şehir, her zamankinden daha çok cezbediyor ve alışverişe yöneltiyor. Fakat ben göz alıcı markalardan daha farklı, alternatif bir alışveriş deneyimi yaşadım geçen hafta.
East London Market’lerden ilhamla ortaya çıkan East Market Milona’da vintage kıyafetler, aksesuarlar ve antika eşyaları çok uygun fiyata alabilirsiniz.
Üstelik gelen kitlenin enerjisi ve DJ yönetiminde çalan müzikler eşliğinde keyifle alışveriş yaparken yiyecek-içecek standlarından faydalanmanızı sağlayan East Market Milano’ya giriş ücretsiz ve isterseniz bütün bir günü orada geçirebilirsiniz.
Gerçekten uzun zamandır karşıma çıkan en iyi ve en ekonomik vintage parçalar buradaydı. Etkinliği listenize ekleyin ve bundan sonraki organizasyonları mutlaka takip edin!
Ye kürküm ye!
Mevsim kış olunca en önemli konulardan biri şüphesiz dış giyim. Hele ki, kuru soğuğuyla bilinen Milano’da günlük koşturmanızı rahatça gerçekleştirmek için seçeceğiniz dış giyim parçası çok önemli. Fakat bu ışıltılı ve gösterişli sokaklarda herhangi bir mont giyip dışarı çıkmak, çok da yakışık almaz.
Sinema ve moda birlikteliğinin benim için gerçek aşkı temsil ettiğinden bahsetmiştim. Tam da bu aşka hizmet eden bir etkinlik vardı geçtiğimiz hafta sonu. Evet, Zorlu Center ev sahipliğinde gerçekleşen ve Tuna Yılmaz tarafından organize edilen Fashion Film Festival Istanbul 2016’dan bahsediyorum.
Ünlü tasarımcı Gareth Pugh’un da yer aldığı jürinin değerlendirmesi sonucu, ‘En İyi Moda Filmi’ ödülünü Emir Eralp’in yönetmenliğindeki ‘In and Out of Control’ aldı. Etkinlik partnerlerinden olan Elle dergisinin özel ödülü benim de favorilerimden olan Zeynep Tosun’un bir önceki sezon için hazırladığı, yerel dokuların yer aldığı koleksiyon tanıtımı kapsamında filme alınan, fakat Koray Birand dokununca müthiş bir esere dönüşen ‘Three Apostles’un oldu.
‘Genç Keşif Ödülü’ ise Femke Huurdeman’ın yönettiği ‘Pippin and the Pursuits of Life’a gitti. Daha çok moda daha çok sinema!
En moda yeni yıl tebriği
Gelelim başka bir moda markası ve filmine. Her geçen gün yepyeni projeleriyle kalbimizi çalan; sektörde yeni gelişmeleri takip edip sizlere aktarma görevindeki bizleri her an besleyen H&M, yine keyifli bir projeyle karşımızda. Markanın yılbaşı koleksiyonunun kampanya çekimi için harika bir ekip iş
Eylül ayında Milano’da gerçekleşen moda haftası kapsamında izlediğim Prada SS17 defilesinde, büyüleyici koleksiyonun yanında başka bir büyüleyici detaydan da bahsetmiştim: David O. Russell’ın yönetmenliğinde ortaya çıkan kısa film ‘Past Forward’ın görsel şölen tadındaki görüntüleri…
Öyle ki, her bir look için heyecanla modelleri seyrederken, bir yandan da görüntüleri kaçırma korkusuyla defile alanına konumlandırılan ekranlara kilitlenmiştik. Geçtiğimiz hafta bu filmin özel gösterimi için çok keyifli bir etkinlik gerçekleşti.
Soho House Istanbul’un kendinizi bir film sahnesinde hissetmenize neden olan sinema salonunda “Filmler duygudur, resimler duygudur” diyen yönetmenin birçok duyguyu barındıran görsel hikayesine tanık olduk.
Modayla sinemanın her daim büyük bir aşk içinde olmasını savunan biri olarak, bu tip projelerin artarak devam etmesini umuyorum, Her daim bize ilham olma konusunda yerleri doldurulamayacak bu değerli isimlere teşekkür ediyorum.
H&M TASARIM ÖDÜLÜ 2017
Her yıl düzenlenen tasarım ödülleri kapsamında birçok gence moda dünyasına adım atmaları için basamak olan H&M yine iş başında! Dünyanın dört bir yanındaki 40 farklı okuldan başvuran 500’den fazla katılımcı, bu yılı
Geçtiğimiz hafta büyük ses getiren bir ödül töreni kapsamında Megastar Tarkan sahnedeydi. Yine sesiyle, yorumuyla olduğu kadar kıyafet seçimiyle de göz dolduruyordu. İşte o bu yüzden Tarkan! Zira her daim üzerinde göz alıcı bir ışık var. Şahsen geçmişten bu yana Tarkan’ın stiline baktığımda her daim kusursuz diyemem belki ama dikkat çekici ve gösterişli olmayı, kendi duruşuyla örtüşen kıyafetler seçmeyi başardığını söyleyebilirim. İşte bu noktada da devreye her daim profesyonellerle çalışma profesyonelliği giriyor.
Her ceket göz kamaştırıyor
Kendini işin duayeni stylistlere ve tasarımcılara emanet eden Tarkan’ın Hatice Gökçe ile olan iş birliğini çok başarılı buluyorum. Erkek giyim konusunda ülkemizin en başarılı tasarımcılarından olan Hatice Gökçe’nin elinden çıkan ve Tarkan’ın geçtiğimiz yaz gerçekleşen konser dizisinde giydiği her ceket göz kamaştırıyordu. Kendisiyle birebir örtüşen yıldızlı ceket favorilerimdendi. Geçtiğimiz hafta gerçekleşen bir ödül töreninde giydiği ceket ise yine gökyüzünden, Megastar’ın ait olduğu galaksiden ilham alıyordu. Tasarımcının özgün bulut çizimlerinin yer aldığı ceketi sevdim. Tarkan’dan bahsetmişken, gazetemizin değerli yazarı Ali Eyüboğlu’nun
Geçtiğimiz günlerde en yakın arkadaşım evlendi. Düğün gününü belirledikleri andan itibaren gelinin en yakın arkadaşı olarak “Ben ne giyeceğim?” sorusu gündemime oturdu. Fakat hemen öncesinde yurt dışında olduğum için detaylı bir arayışa giremedim. Düğünden iki gün önce şehre döndüm.
Aslında bu hazırlanmam için yetersiz bir süre. Çünkü konu böylesine özel bir günse ve gece elbisesi giymek gerekiyorsa hep zorlanmışımdır. Açıkçası ‘abiye’ diye adlandırdığımız bu elbiselere yakınlık hissetmiyorum. Sınırı kaçan gösterişten hoşlanmıyorum. O özel gecede hem iyi görünüp, hem gecenin ağırlığına uyup hem de rahat hissetmek her zaman kolay olmuyor.
Bir süre bu endişeleri yaşadım, sonra gideceğim adrese karar verdim. Hayalimdeki gibi bir elbise bulacağımdan o kadar emindim ki, düğünden iki gün önce dönmüş olmayı hiç sorun etmedim. Zira bir gün önce her şey çözüldü. Gülçin Çengel sayesinde!
Her zaman çizgisini çok beğendiğim, en zarif elbiseyi dahi asi kılan dokunuşlarına bayıldığım bir tasarımcı. Kumaş kalitesi ve işçilikten bahsetmiyorum bile! Sonbahar/Yaz 2016 Couture Koleksiyonu’ndan özel bir parça seçtiğim tasarımcının atölyesinde kişiye özel şaheserler de ortaya çıkıyor. Eğer özel bir
Üçüncü İstanbul Tasarım Bienali kapsamında H&M sponsorluğunda, İsveç Başkonsolosluğu ve İsveç Enstitüsü iş birliğiyle gerçekleştirilen proje için İstanbul’a gelen H&M kreatif direktörü Ann Sofie ile röportaj yapma fırsatı bulmuştum. Her şeyden önce güler yüzü ve içten hali, sade stili beni çok etkiledi. 30 yıldır H&M’de çalışıyor, mağaza çalışanı olarak markayla buluşuyor ve bu yolda emin adımlarla ilerliyor. Günümüz tüketim dünyasında hızla değişen dinamikleri göz önüne alacak olursak, istikrarlı duruşuyla gerçek bir ilham kaynağı.
“Yeni tasarımcılara tavsiyeleriniz nedir?” diye sorduğumda söylediği üç şey: “Sabırlı, yaratıcı ve insanlara karşı nazik olmak” oluyor. Her şeyin başına iyi insan olmayı koyan bu yaratıcı ve vizyoner kadının dokunuşuyla başarı kaçınılmaz.
Proje kapsamında genç yeteneklerin ortaya çıkardığı sürdürülebilir koleksiyonlar Ann Sofie’nin de aralarında olduğu jüri tarafından değerlendirildi ve kazanan Asude Şenoğlu oldu. ‘Geleceği Giydirmek’ sergisi 4 Aralık’a kadar Adahan Otel’de sergilenecek. Yepyeni bir iş birliği için hazır olun. Zira öncesinde inceleme ve hatta giyme şansı bulduğum H&M x KENZO iş birliğiyle ortaya çıkan renkli ve eğlenceli koleksiyon,
Monaco’ya ne zaman gitsem, gerçekliğine inanamadığım o gösterişli sokaklarda Grace Kelly’i hayal ederim. Durum yine değişmedi. Yağmurlu Monaco sokaklarında gezerken hem Kelly’i düşündüm hem de o atmosferde kendimi gerçekten bir prenses gibi hissettim.
50’li yılları anlatmak için örnek gösterilecek başlıca isimlerden o. Benim ve eminim birçok kişinin özellikle moda konusunda geçmişe olan hayranlığının kaynaklarından. Günümüzdeyse her şey çok hızlı keşfediliyor, değişiyor. Ve aslında moda sektörü bu hız ve değişimin üzerine kurulu. Sektörün tam içinde olan, markaların tüm yeni ürünlerini bilen, araştıran ve de tüm bunların içinde yeni ve farklı olmayı amaçlayan bir kadın olarak zaman zaman sıkılmıyorum, yorulmuyorum desem yalan olur.
İşte bu noktada hızdan dönen başımı kendine getirmek üzere ‘vintage tutkusu’ devreye giriyor. Örneğin, Grace Kelly’nin 50’lerdeki bir görünümüne olan hayranlık delicesine heyecanlandırıyor beni...
Vintage tutkusu
Annesinin kıyafetlerini giyip etrafta dolaşan kız çocuklarındandım ben de. Hâlâ onun gençliğinden kalan ve zevkle kullandığım parçalar var.
Moda haftası koşturması bütün yoğunluğunun ardından sona erdi. İlk günün beğendiğim defilelerini geçen hafta sizlerle paylaşmıştım. Şimdi sıra geri kalan günlerde...
İkinci günün en beğendiğim koleksiyon sunumu, Özgür Masur’a aitti. Türkiye’de son dönemde couture’u hem müthiş işçiliği hem de farklı ve modern tasarımlarıyla hayatımıza sokan bir isim. Yine bizi şaşırtmadı. Gerçekten renk, işçilik, kumaş ve tasarım açısından harika bir koleksiyon; müzik, styling ve model seçimi açısından etkileyici bir defileyle karşımızdaydı. Öyle ki, defile sırasında önde oturan Burcu Esmersoy, Derin Mermerci gibi isimlerin başı çektiği bir grup, birçok tasarımı alkışladı. Alkışlanmayı gerçekten hak eden tasarımcının 60’lı ve 70’li yılların ilhamıyla oluşturduğu koleksiyonu, bizi büyülemek konusundaki ‘ritüel’inden ödün vermedi.
Toplumsal mesajlar...
Üçüncü gün benim için Deniz Berdan defilesiyle başladı. Defileyle ilgili vurgulamak istediğim ilk şey, anne-kızın alışık olduğumuz renkli, eğlenceli, mottolu desen ve tasarımları değil, modayı her zaman olduğu gibi toplumsal mesajlar vermek için kullanmış olmaları... Çünkü aslında moda, barış-özgürlük-eşitlik gibi mesajlar verdiğinde, toplumsal