Ece Sükan; yaptığı iş ve projelerle her zaman hayranlık duyduğum, moda haftalarındaki kombinleriyle bir numaralı ilham kaynağım olan tasarımcı. Tüm dünyanın tanıdığı Sükan, moda sektöründe Türkiye’yi en iyi şekilde temsil ediyor. Ve bunun yanında moda ve sanatın gelişimi için bilinilirliğini kullanarak, yatırım yapmaktan da geri durmuyor.
Pera64; neredeyse bir yıl önce Tepebaşı Pera’da, Ece Sükan ve Demet Müftüoğlu Eşeli’nin birlikte açtığı bir sergileme alanı. Her hafta başka bir etkinlik, farklı bir enstalasyon ve sergi yer alıyor. Dünyanın birçok farklı yerinde sergilenen tasarımlara ev sahipliği yaparken, değerli isimleri de ağırlıyor. Yani moda ve sanat dünyasının önemli isimlerinin projelerini İstanbul’daki sanatseverlerle buluşturuyor. Lokasyonu, atmosferi, kafesi, Ece Sükan Vintage’a ait parçalar ve daha birçok ilham veren detayıyla İstanbul’un en cool mekanlarından olan Pera64’ü mutlaka ziyaret edin ve etkinliklerden haberdar olun!
500 Stili
Stilin sadece kıyafetle ilgili olmadığını hepimiz biliyoruz. Evimiz, ofisimiz, dinlediğimiz müzik ve duruşumuz, stilimizin kodlarını yansıtır. Kullandığımız otomobil de buna dahil. Fakat stil ikonu olarak anılacak kadar özel otomobiller
Son birkaç sezondur gerek koleksiyonlarda gerekse sokakta biz kadınlara meydan okuyan erkek modası, Milano’yu salladı. 13-17 Ocak tarihleri arasında gerçekleşen Milano Erkek Moda Haftası kapsamında birçok defileyi ve sunumu yerinde inceledim.
İngiliz centilmen
Kadın koleksiyonundan sık bahsettiğimiz, hatta geçtiğimiz günlerde kreatif direktörüyle yaptığım röportajı sizlerle buluşturduğumuz marka Jimmy Choo, erkek koleksiyonunda da bir o kadar iddialı. Bu yıl daha da klasikleşen koleksiyon, İngiliz stilini en modern ve klas haliyle yansıtıyor. Yıldız detayları, leopar deseni ve kadife dokuları beğendim.
Zamansız konfor
Koleksiyon sunumunu incelediğim bir başka erkek ayakkabı markası Alberto Guardiani oldu. Sneaker’ları ve rahat ayakkabılarıyla son dönemde yükselişe geçen marka, aslında İtalya’nın köklü firmalarından.
İkinci kuşak kurucu Rubina Guardiani’yle yaptığımız keyifli sohbet eşliğinde incelediğim koleksiyon, gerçekten “Erkekler de artık ne kadar şanslı” dedirtti. Her yaş, stil ve davet için birbirinden şık ve cool modeller mevcut. Türkiye pazarında da büyük adımlar atmaya hazırlanan markayı radarınıza alın beyler.
Uyumsuzluğun uyumu
Her sezon defilelerini heyecanla beklediğim v
Dünya markası olma konusunda emin adımlarla ilerleyen Les Benjamins, bu sezon da iddialı. 10-13 Ocak 2017 tarihleri arasında İtalya’nın Floransa şehrinde gerçekleşen ve dünyanın dört bir yanından satın almacıları ağırlayan erkek moda fuarı Pitti Uomo’ya katılarak, markalaşma yolunda önemli bir adım daha atıyor. Önceki sezonlarda da Pitti Uomo’da yer alan, Milano Erkek Moda Haftası kapsamında çok ses getiren defileler organize eden marka, bu kez Paris’i sallamaya hazırlanıyor. 19 Ocak’ta Sonbahar/Kış 2017/18 Koleksiyonu’yla Erkek Moda Haftası kapsamında Paris’te olacak Les Benjamins’i tebrik ediyor ve Pitti Uomo 91 kapsamında bol şans diliyorum.
‘Polo Bizim İşimiz’
Erkek modası demiş ve de İtalya’dan bahsetmişken Port Royale markasından söz etmenin tam sırası. Birçok erkeğin vazgeçilmezi olan polo yaka tişörtlerin yaz-kış giyilebilir olduğunu vurgulamak üzere yola çıkan marka, birçok renk ve desendeki tişörtleri dört mevsime yayıyor. Ayrıca kış sezonunu uzun kollu basic’ler ve de kaşe yeleklerle tamamlıyor. Peki İtalya ile ilgisi ne mi? Markanın Türkiye dışında satış yaptığı tek ülke, İtalya. Hatta İtalyan pazarında çok daha fazla noktada satışı var. Bari ve Palermo bunlardan
Dünyaca ünlü iç giyim markası Victoria’s Secret’ın merakla beklenen görkemli şovu bu yıl da oldukça renkliydi. Birbirinden büyüleyici tasarımlar, müthiş sahne şovları, müzikler ve tabii ki birbirinden güzel meleklerle... Marka olmanın sadece iyi tasarımlar üretmekle ilgili olmadığını, görselliğin ve şovun ne kadar önemli olduğunu her geçen yıl bir kez daha ispat eden marka, model seçimlerinde de tercihini yeni nesil sosyal medya fenomeni modellerden yana yapıyor.
Son dönemin en dikkat çeken isimlerinden biri Bella Hadid. 9 milyon takipçisi, estetik harikası güzelliği, soğuk ve cool duruşuyla kardeşi Gigi’ye göre çok daha karakteristik. VS’ın bu yılki şovunda sahne alan eski sevgilisi The Weeknd ile sahnedeki anları, şovun kendisi kadar konuşuldu. Medyatik gelişmeleri dışında son dönem projeleriyle de yükselişe geçti Bella. Zira, Milano Moda Haftası kapsamında izleyip, sizinle de paylaştığım Fendi’nin İlkbahar/Yaz 2017 Koleksiyonu için Karl Lagerfeld’in fotoğrafladığı kampanyayla karşımızda.
İlk kez
Moda, her yönüyle eğlenceli görünen bir dünya. Fakat aslında her aşaması oldukça zor ve de özellikle hukuki olarak dikkat edilmesi gereken pek çok detay barındıran bir dinamik.
İşte tam da bu noktada, sektörün her aşamasında moda endüstrisinin yapısal sorunlarına çözümler getirmek için birçok farklı hukuk disiplinini içinde barından moda hukuku doğuyor.
Moda hukuku deyince akla ilk gelen konu şüphesiz ki taklitçilik. Bu konu ayrıca dünya devi markaların da başlıca sorunu.
Gucci; Alessandro Michele ile hayatımıza giren, at nalı, arı, yılan ve kaplan kafası gibi motifleri markanın tutarlılığını korumak için sürekli olarak kullanacağını, bu anlamda taklitlerinden korunmak için tüm bu motifleri marka tescili kapsamında korumak için gerekli başvuruları yaptığını açıkladı.
Ben de bu konunun detaylarını ve daha nicelerini, geçtiğimiz hafta sonu Moda Hukuku Enstitüsü tarafından düzenlenen; Bulgari Londra PR Sorumlusu Hurigül Sarıtunalı Yavuz ile Moda İletişim Stratejileri ve Sosyal Medya Semineri vesilesiyle öğrendim.
Moda Hukuku Enstitüsü, uzman avukat ve akademisyenlerin önderliğinde sektörün hukuk zeminini sağlamlaştırmak için moda hukuku alanında eğitimler ve sertifika programları
Stil sahibi olmak, sadece giydiklerimizle ilgili değil… Evimiz, ofisimiz, çalışma masamız ve sıkça vakit geçirdiğimiz mekanlar aslında hep stilimizi yansıtıyor. Seyahat ettikçe, okudukça, araştırdıkça ve tabii ki sosyal medyayı ve interneti faydalı şekilde kullandıkça, gözümüz gelişiyor.
Hep güzel olanı yemek, içmek, giymek; bize bunları veren yerde vakit geçirmek istiyoruz. Stiliniz; yaşınızla, yaşantınızla, öğrenimlerinizle oturdukça zaten o ‘güzel’ olanın dışına çıkamıyorsunuz. Farkında olmadan hayatınız her detayıyla o çizgide ilerliyor.
Ben de bir süredir farkında olmadan her fırsatta kendimi orada buluyorum. Şehrimizin en cool’larından, beni en iyi anlatan ve evimde hissettiren Soho House!
Londra, New York, Berlin, Toronto, Şikago, LA, Miami ve İstanbul’da yer alan kulüpler zinciri. İçinde otel, harika bir kulüp, sinema salonu, SPA ve daha birçok etkinliğe hizmet eden bölümler mevcut. Gidin vakit geçirin ve ‘Instagram friendly’ (Instagram dostu) özelliğinden de faydalanın.
25 Aralık Pazar günü, birçok farklı sektörden üyeye sahip kulüpler ve tasarımcı üyelerinin markalarının yer alacağı bir alışveriş etkinliği düzenliyor.
Uğramaya ve yılbaşı öncesi özel bir alışveriş deneyimi
Şık, lüks ve el yapımı Jimmy Choo ayakkabılar, her kadının hayalini süslüyor. Dünyanın tanıdığı marka, 20 yıldır modanın öncülüğünü yaparken; başarı grafiğini sürekli yükseltiyor. Markaya adını veren, Malezyalı tasarımcı Jimmy Choo, aileden ‘ayakkabı ustası’... Sektöre Londra’da eski bir hastane binasını kiralayarak giren Choo, şimdilerde 90 ülkede yer alan mağazalarıyla kadınların başını döndürüyor.
Jimmy Choo, 2013’te markasını yeğeni Sandra Choi’ye emanet etti. Üniversite yıllarında amcasıyla yaşayan Choi, küçük yaşlardan itibaren ayakkabı dünyasının içine girdi, markayla büyüdü. En son Milano Moda Haftası’nda 2017 İlkbahar/Yaz Koleksiyonu’nu sunan iş kadınıyla bir araya geldik. Jimmy Choo’nun kreatif direktörü Sandra Choi; markanın hayatındaki yerini, ilham kaynaklarını ve modaya bakış açısını CADDE okurlarıyla paylaştı.
Öncelikle sizi daha yakından tanıyabilir miyiz? Kariyerinize nasıl başladınız?
Londra’da eşim ve iki kızımla birlikte yaşıyorum. Wight Adası’nda doğdum fakat 13 yaşıma kadar büyükanne ve babamla Hong Kong’ta yaşadım. 13 yaşımda tekrar Londra’ya taşındım. Üniversiteye hazırlanırken halam ve amcam Jimmy ile yaşıyordum. Benden önceki tüm başarılı moda
İtalya deyince akla ilk gelen markalardan biri şüphesiz Versace. Sadece bir marka değil, moda tarihine damga vurmuş bir modaevi. 1978 yılında Milano’da Gianni Versace tarafından kurulan ve ardından Donatella Versace’nin yönetiminde varlığını sürdüren, şirket ismi ile Gianni Versace S.P.A. Her geçen gün yaptığı projeler, ortaya çıkardığı koleksiyonlarla moda ve lüks dünyasının ikonik markaları arasındaki yerini sağlamlaştırıyor.
Giyim, güzellik bir yana markanın iddialı olduğu bir alan da saat. İlk saat üretimi 1994 yılında Gianni Versace ve Frank Muller iş birliğiyle İsviçre’de gerçekleştiriliyor. O günden bu yana çok iddialı tasarımlarla dakikaları sayıyor marka. Ben de bu zamana, ana merkezi çıkış noktası Milano’da, Türkiye distribütörü Saat&Saat aracılığıyla tanık olma şansı yakaladım. Milano’daki en keyifli dakikalarıma eşlik eden bu eşsiz saatler gerçekten kadın için en özel aksesuarlardan biri olduğunu bir kez daha ispat etti. Yeni yılda kendinize bir hediye almak ve her geçen saniyeyi daha anlamlı kılmak istiyorsanız mutlaka inceleyin. Madonna’nın reklam yüzü olduğu ikonikmodel favoriler arasında.
1994 yılından bu yana dünya markası saatlerin Türkiye’deki tek yetkilisi olan