Eylül itibarıyla moda dünyası için yeni bir maraton başladı. Sezonla birlikte vitrinler, bir önceki sezon podyumlarda izlediğimiz koleksiyonları ağırlarken, biz henüz yazın bitmesine üzüldüğümüz şu günlerde, bir sonraki yazın tasarımlarını izleyeceğiz moda haftalarında... 10’uncu sezonunu kutlayan MBFWI, 12-15 Eylül tarihleri arasında Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde (PSM) gerçekleşecek. Marka ve tasarımcıların İlkbahar/Yaz 2018 koleksiyonlarını sunacakları hafta, heyecan verici bir moda deneyimi yaşatacak.
Organizasyondan notlar
MBFWI bünyesinde, The Core Istanbul adı altında 50’den fazla Türk marka ve tasarımcının koleksiyonları, showroom formatında sunulacak ve yabancı satın alma sorumluları burada tüm tasarımları inceleyip, sipariş verme şansına sahip olabilecek.
10’uncu yıl şerefine özel bir sergi konukları bekliyor. Bugüne kadar Mercedes-Benz’in destekleyerek defile ve enstalasyonlarını sunduğu tasarımcılar Özlem Kaya, Zeynep Tosun, Gül Ağış (Lug Von Siga), Hande Çokrak (Maid in Love), Gülçin Çengel, Mehtap Elaidi, Bahar Korçan, DB Berdan ve Başak Cankeş (Bashaques’), Mercedes-Benz’in ikonik yıldızını kendi tasarım anlayışları doğrultusunda yorumladı. Ortaya çıkan
Üç tarafı denizlerle çevrili bir Akdeniz ülkesi olarak nüfusumuzun büyük çoğunluğu denizi, güneşi ve yazı sever. Bu mevsimi sabırsızca bekleyen çoğunluğun başlıca üyelerinden biriyim. Kaş/Kalkan’da büyümem, dört yaşımdan beri denize ve yüzmeye hayran olmamın bunda etkisi büyük. Beş yıl aradan sonra bu yıl yine kavuştuk o kadife sularla. Gidiş sebebim biraz da işle ilgiliydi.
Yarı Türk yarı İtalyan olan ünlü tasarımcı Alessandra Lanvin ile Kaş’ta yer alan evinde bir çekim gerçekleştirdik. Yaşadığı Fransa’nın sahillerini bırakıp, ailece Kaş’ta geçiriyorlar yazı. Tasarımcının babasıyla konuştuğum sırada duyduğum bir cümle beni çok gururlandırdı. “Dünyanın en güzel denizi” diyordu Limanağzı’ndaki koy için. Hâlâ da temizliğini koruyor Kaş, korktuğum kadar büyüyüp kirlenmemiş. Alaçatı ve Bodrum’daki gibi snob beach club’lara yenilen koylar var ama alternatifleri de çok. Aradığınız şey hep bu alternatifler olsun, güzel ve temiz bir deniz bakın, ünlü bir beach club değil...
Sizce yaz nedir?
Yaz; harika bir denizdir, doğanın içinde kaybolmaktır, ailedir, taptaze meyvedir, yüzmekten yorulmaktır, denize girerken taşların ayağını acıtmasıdır. Mısırdır tuzla yediğin, kitabını okurken
Her yıl Nevada’da Black Rock çölünde gerçekleşen en ünlü festivallerden biri Burning Man. Bir hafta boyunca onbinlerce insanı ağırlayan festival sonunda, ahşap bir kukla yakılarak kapanış gerçekleştiriliyor; festival de adını buradan alıyor.
Etkinliğin şüphesiz en ilgi çekici yanlarından biri de katılımcıların kıyafetleri. Özgürlüğün vurgulandığı, din-dil-ırk ayrımının olmadığı festivalin kıyafetleri de bir o kadar sınırsız ve özgür. Katılımcıların festival öncesi profesyonel ‘styling’ desteği aldığı da sosyal medyadan öğrendiğimiz bir detay. Bence katılımcıların işi artık daha kolay! Çünkü bu anlamda müthiş ilham veren bir tasarımcı var: Ilgın Utin
Kadın başarısıyla gelen destek
Ilgın, sanat tutkusunu erken yaşta keşfediyor ve önce Türkiye’de Güzel Sanatlar-Resim bölümünden ve daha sonra ‘NABA Milano Moda Tasarımı Bölümü’nden mezun oluyor. Öğrenciyken, Rolling Stones dergisinin ‘Ayakkabı Tasarım Yarışması Ödülü’nü kazanıyor. Koleksiyon dergide yayımlanıyor ve Milano’da ‘MIPEL Ayakkabı Fuarı’nda sergileniyor. 2014 yılında ilk koleksiyonu olan ‘India Trippin’i üretmek için, Hindistan’a gidiyor. Koleksiyon hakkında birçok yerli ve yabancı derginin yazılar yazması, tasarımcının NYC’de
Maslow’un ihtiyaçlar teorisinde de belirttiği gibi; kabul görme, saygı ve sevgi ihtiyacı hepimiz için önemli. Toplum tarafından dışlanmak, sosyallikten uzak, yalnız bir hayat insan ihtiyacına pek de uygun bir durum değil. Maslow’un piramidinde yer alan bu ihtiyaçları karşılayan her birey şüphesiz mutlu olacaktır. Fakat günümüzde bu piramidin taşları yerinden oynadı. Teknolojinin, sosyal medyanın gelişmesi ile; sosyal arkadaşlık programları arttıkça daha sosyal olacağımıza, yalnızlaşıyoruz.
Akıllı telefonların olmadığı zamanlarda ne yapıyorduk ben de çok net hatırlamıyorum ama daha fazla sosyalleştiğimiz, yeni insanlarla tanıştığımız, çok sohbet ettiğimiz bir dönem olduğu kesin. Zira şimdi her şeyi yapan telefonlarımız var. Kimseye ihtiyacımız yok. Dünyanın bir ucuna da gitsek ailemize, arkadaşlarımıza ulaşabiliyor, mesaj yollayabiliyor hatta görüntülü konuşabiliyoruz. Bu sebeple gittiğimiz yerlerde yeni insanlar tanıyacağımıza, telefonlarımıza sığınıyoruz.
Sınırları kaldıran, uzakları yakın kılan teknoloji, bize birçok yenilik de getiriyor. Binlerce insanın takip ettiği fenomenler, yeni meslekler ortaya çıktı mesela. Sosyal medya kendi ünlülerini yarattı. İnternet çağından önce
Aksesuarlar her daim stilimizin tamamlayıcıları ve kurtarıcıları. İster gündüz ister gece, ister plajda ister sporda; doğru seçeceğiniz aksesuarlarla her şeyi değiştirmek ve güçlü kılmak sizin elinizde. “Aksesuarları en çok yakıştırdığınız mevsim ne?” diye sorsam çoğunluğun yaz mevsimi diyeceğine eminim. En azından benim için öyle. Bu sezon oldukça öne çıkan ve yazı daha da keyifli kılan öyle aksesuarlar var ki; henüz keşfetmediyseniz,
hâlâ şansınız var!
Nomadic State Of Mind; birkaç sezondur hayatımızda olan bu halat görünümlü terlikler, sezonda yükselişte. Yüzde 100 el yapımı ve geri dönüşümlü olması onu daha hızlı benimsememize yardımcı oldu.
Le Specs X Adam Selman; hayatımıza ilk olarak 2015’te girdi bu iş birliğinden ortaya çıkan güneş gözlükleri. Üzerinden iki yıl geçmesine rağmen bu yıl da oldukça trend gözlükleri Rihanna, Bella-Gigi Hadid, Kendall Jenner gibi isimler de sıkça kullanıyor. Şu anda tüm mağazalarında tükenmiş olsa da yakında yeniden aramızda olacak.
Hızla hayatımıza yerleşiyorlar
Alberte Ferretti; sosyal medyanın, özellikle de Instagram’ın hayatımızdaki yeri sağlamlaştıkça, günlere göre paylaşım yapma alışkanlığımız daha da pekişti. ‘Throwback Thursday’ler,
Gülçin Çengel’den İstanbul Moda Haftası kapsamında sunduğu defilenin ardından bahsetmiştim son olarak. Giyilebilir detaylar ve cool dokunuşlarla ortaya çıkardığı couture koleksiyonuyla beğeni toplamıştı. Emin olabilirsiniz ki adını daha çok duyacaksınız benden. Zira defilesinden çok özel bir parçayı, geçtiğimiz hafta çok sevdiğim bir arkadaşımın düğününde giyme şansı yakaladım. Şans diyorum çünkü her detayı el işçiliğiyle hazırlanan çok kıymetli bir kıyafetti. Baktığınız zaman ışıldayan bir sanat eseri olduğunu düşünüyorsunuz fakat buna karşılık asla hareket etmeden duracağınız ‘ağırlık’ta değil. Bütün gece kendimi çok rahat hissettim ve dans ettim. Elbiseyi alırken yaptığımız sohbette öğrendiğim kadarıyla, başarılı tasarımcı bu çizgideki couture tasarımlarına ağırlık verecek önümüzdeki sezonlarda. Ayrıca yurt dışı için de gurur veren birçok gelişme kapıda. Takipte kalın.
Modanın En Can Alıcı Sorusu: Çevre Dostu musunuz?
Doğa isterse her şeyi bir anda nasıl durdurabilir; karşısında ne lüks evler, ne son model arabalar bir anlam ifade eder, geçtiğimiz hafta İstanbullular olarak deneyimledik. Doğanın gücü karşısında hepimiz neredeyse etkisiz elemanız. Yapmamız gereken tek şey onu
İstanbul’un ne kadar büyülü ve güzel bir şehir olduğunu anlatmaya kelimeler yetmez. İstanbul’da yaşayanlara göre durum böyle fakat bu şehri ziyaret etme şansına erişmiş, henüz fotoğraflardan gördüğü kadarını bilen birçok yabancı için de durum aynı. Her geçen gün yaşamak zorlaşıyor. Büyüyor ve kalabalıklaşıyor; trafik, karmaşa bizleri çok yoruyor. Fakat o bıkkınlık hissi, dünyada tek olan ve Asya ile Avrupa kıtalarını birbirine bağlayan Boğaz’dan geçerken yok olup gidiyor. Nedir peki bu filmlere, şarkılara, şiirlere konu olan İstanbul’un sırrı?
İki denizi birbirine bağlayan, iki kıtayı birleştiren o müthiş Boğaz’ı mı, Boğaz’ın iki yakasında uzanan o büyüleyici ve tarihi yalıları mı, Asya’dan Avrupa’ya geçerken bir rüyada gibi hissetmenize sebep olacak vapur seyahati mi, martıların aşk fısıltısı tadındaki ötüşleri mi? O kadar çok ki...
Mesela vapurla karşıya geçerken martılara simit atmanın hazzını başka hiçbir şeyle kıyaslayamam.
Her şehir her kültür
Paris’in en ünlü ve ikonik konsept mağazası Colette ile moda markası H&M yeni bir işbirliğiyle karşımızda. Markanın tasarım odaklı kapsül koleksiyonu H&M Studio Sonbahar/Kış 2017’den özel bir seri, H&M Studio X Colette adıyla aramızda olacak. 21 Ağustos’ta sunulacak ve iki hafta boyunca hem Colette mağazasında hem de online olarak müşteriyle buluşacak koleksiyonda, Colette’in imza rengi mavinin hakimiyeti ve H&M Studio’nun asıl koleksiyonunda olmayan iki özel parça var.
İlhamını New York City’den alan koleksiyonda, el yapımı boyama detayları yer alıyor ve güçlü dikiş teknikleriyle işçilik vurgulanıyor. Feminen silüetler punk etkiyle buluşuyor ve ortaya dokuz parçalık özel bir koleksiyon çıkıyor. 14 Eylül’den itibaren seçili H&M mağazalarında ve online’da satışa sunulacak H&M Studio ana koleksiyonundan önce bu özel tasarımları keşfetmek gerek! Çünkü bu kez gerçekten çok özel.
Her güzel şeyin sonu var
Bu arada ne yazık ki, Colette mağazası kapanacağını açıkladı. ‘Her güzel şeyin sonu var’ diyerek haberi Instagram hesaplarından duyurdular. 20 yıldır varlığını koruyan, Paris’in hatta dünyanın en ünlü konsept mağazalarından biri olmayı başarmış Colette, farklı ürün